29

414 43 4
                                    

Yalvarırcasına karşılık beklediği kızdan sert nefeslerden başka tepki gelmedi. Başını kızın boynuna gömdü. İkisinin de göğüsleri heyecanla birbirine çarpıyordu. Tamer kıza muhtaçtı. Cemre ise pürüzsüz bir geleceğe... 

Kızın kokusunu sertçe içine çekti. Beyaz boynuna öpücükler kondurdu. Elleri rahat durmuyordu. Karnının yanlarından kalçalarına oradan da bacaklarına indi arzulu dokunuşları. Kendini bastırdı. Öpücükleri de tahammül sınırını aşmıştı.

Cemrenin gözkapakları titreşti. İyiden iyiye inliyordu. Kocasının ateş gibi dokunuşları onu küle çevirecekti. Adamın eli bacaklarının arasına ulaştığında çığlık atmak istedi. Onu teninin her bir zerresinde arsızca istiyordu. 

Bir beraberlik çoğu şeyi tamamladığı gibi her şeyi de tepetaklak ederdi. Cemre tecrübelerine güvenirdi. Olaylar istediği gibi gitmemişti.

"Tamer..."diyerek inledi.Genç adam, ismini fısıldayan karısını yanlış değerlendirdi. Ellerinin baskısını arttırdı. 

Kız resmen bağırdı.

"Tamer, dur! Ko-konuşmamız lazım."

Genç adam çatılmış kaşlarla karısına baktı. Yeşil gözleri zevkten kararmıştı. Ses tonu meraktan uzaktı. Bir an önce konuşmayı bitirip karısının tadına bakmak istiyordu. "Söyle güzelim." Derin bir nefes verdi. "Konuşalım. Hemen."

Kızın gözlerinden yaşlar akmaya başladı."Bunu yapamam."Adamın omuzları çöktü. Başını eğdi. Sabırsızca sordu.

"Neden?"

"Neden-nedenini biliyorsun işte..." Sözler yeni patlamış bir volkanın ateşi gibiydi. İkisini de kavuruyordu. "Biz evlendik. Ama... Ama... Çocuk için! Biz... Ayrılacağız!"

Tamer üç kalp atımı süre kadar sessizliğini korudu. Gözlerini karısının hüzünlü bakışlarına kaldırdığında bir damla yaş ikisinin arasına düştü.

Cemre kalakaldı. Onun için mi ağlıyordu? Onu... Onu seviyor olabilir miydi? Genç adam üzerinden hızlıca doğruldu. Pencere yanına geçti. Kızın bedeni resmen buz kesti. Tamer'in temasının yokluğu değildi bu. Gözlerindeki uzaklıktı onu olduğu yere mıhlayan.

"Ayrılmayı aklından hiç çıkarmıyor olmalısın."

Güçlü kalmaya çalışan kız yavaşça yataktan kalktı. Titremekten neredeyse konuşamayacaktı. "Bir anlaşma yapmıştık. Bu-bunlar... İşleri biraz karıştırır."

Adam hışımla kıza döndü. Saçı başı dağılmıştı. Kazağı kaymış, pantolonu kırışmıştı. Cemre bayılacağını sandı.

"İş mi?" Sesi iğrenir tondaydı. "Sen buna iş mi diyorsun?"

"Be-ben..."

"Bu evlilik sahte evet! Seninle neden evlendiğimi hala anlamayacak kadar saf mısın sen? Sana değer veriyorum! Murat'a değer veriyorum! Sizlerin konken masalarında, sonradan görme kadınların brunch tabaklarında malzeme olmanızı istemedim!" Nefes nefese kaldı. Yüzündeki dehşet ciğerlerinde bir hırıltıya çevrildi. Gözlerini kızın karnına dikti. "Hangi erkek başkasının bebeğine baba olmak ister? Üstelik henüz doğmamış ve babasının kim olduğunu bilmediği bir bebeğin!" Kızın üzerine yürüdü. Cemre de geriye adımlar attı. İkisinin de gözleri Cehennem'i görmüş gibi kocamandı. "Seni akıllı bir kız sanıyordum. Eğlenceli beyninde biraz fikir de ürer diye ummuştum." Kızın kolunu sertçe yakaladı. "Sen aptalın tekisin Cemre! Aptalın tekisin!"

Cemre hıçkırıklara boğuldu. Ellerini gayriihtiyari başına çekti. Bedenini koruma amacıyla eğdi Tamer şoka girdi.

Buz gibi bir sesle sordu. "Sana vuracağımı mı sandın? Sen beni hiç tanımamışsın Cemre. Hem de hiç!" Kızın kolunu itti. "Şimdi..." Derin enfesler aldı. "Bana hediyemi ver sahte karım!"

Yaşlardan gözünün önünü görmüyordu. Şaşkındı. Kırgındı. Bozguna uğramıştı. Çılgın değildi. Ezilmişti. Ve aşıktı.

Başını iki yana salladı.

Tamer ısrar etti. "Eğer bana hediyemi vermezsen tüm evi alt üst eder, o şeyi bulurum."

Kız takılmış bir makine gibi başını sallamaya devam etti.

"Vermemek de ısrarcısın. Öyleyse beni daha da deli edecek bir şey." Kızı dolapla arasına sıkıştırdı. Tehditkardı. "Hemen hediyemi ver Cemre. Yoksa gerçekten evi talan ederim. Ağabeyine durumu sen açıklarsın. Hangisi daha iyi?"

Onun ciddiyetini ölçerken omuzları yenilmişlikle düştü. Zihni pelteye dönmüştü. Tek bildiği ağabeyine durumu açıklamak istemediğiydi.

Genç kız çıplak ayaklarıyla dolabına yürüdü. Kıyafetlerinin arasındaki zarfa uzandı. Kısa bir süre elinde tuttu. Vermemeyi düşündü. Her şeyi unutabilir miydi? Yıllardır tanıdığı o kibar adamla gerçekten mutlu olabilir miydi? Zarf elinden sertçe çekildi. Adam onun itirazlarını ve çırpınışlarını görmezden gelerek zarfı yırttı. İçindeki kağıdı okuyunca acıyla güldü. Zaten ne bekliyordu ki?"Boşanma dilekçesi." Adam şöyle bir yazılanları okudu. "Anlaştığımız gibi beş ay içinde boşanacağız." Dudağını büzdü. "Neden şaşırmadım acaba?" Kağıdı yatağa doğru fırlattı. Evden çıkmazsa kızı da hırpalayacaktı. Gözü dönmüştü. Ceketini aldığı gibi evden bilinmezliğe attı kendini.

YALANCI AŞK Where stories live. Discover now