~4~

5.6K 380 24
                                    

Multimedya, benim ikinci kitabım <3 Yani serimizin ikinci kitabı. :)




Genç kız Brokklyn kampüsüne giriş yaptığında çimlerin üzerinde arkadaş çevresini gördü. Birkaç amerikalı ve onun gibi bir Türk arkadaşıyla takılıyordu. Ara sıra gruplarına yeni insanlar katılıyor, partilerin tadını çıkarıyorlardı, ama artık durması gerektiğini biliyordu. Karnındaki bebeği için yaşamını değiştirmeye hazırdı.

"Hey, Cemre!" dedi Türk olan çocuk.

"Hey Kemal!" diye arkadaşının yumruğuna minik yumruğuyla vurdu. "Ne yapıyorsunuz?" Diğer çocukları da ingilizce selamlayıp, Türk olduğu için her zaman iyi anlaştığı genç adamla sohbete girişti.

"Birkaç gün içinde okula merhaba partisi yapılacakmış, onu konuşuyorduk."

"Bu yıl ki konsept ne? Maskeli baloyu girişeceklerse ben gelmem. Geçen sene Zorro görünümlü bir çocuk üzerime kusmuştu ve ben onu tüm okulda bağıra çağıra bir hafta aradığım halde bulamamıştım."

O anı hatırlayan çocuklar güldüler ve Cemre'nin öfkeyle kızaran yüzünü görmezden geldiler.

Kemal büyük elini onun omzuna vurup, "Unut bunu! Senden düşman olmaz, onu çok iyi anladık. Hem kocan gelmene izin verecek mi?" diye sürdürdü konuşmasını.

Kocam? Diye düşündü Cemre. Evet birkaç haftadır kocası vardı. Aynı evi paylaştıkları, gereksiz konularda atıştıkları, ayrı yatak odalarında uyudukları, dert ortağı olmayan, tek bir amaç için bir araya geldikleri bir kocası vardı...

Birbirlerinin hayatlarına karışmayacaklardı, fakat bu tamamen bağımsız takılacakları anlamına gelmiyordu. Kendi hayatları kadar, kurulan ortak hayata da saygı duyulacaktı. O yüzden dışarıya karşı dikkatli ve sahici bir evlilik yaptıklarının garantisini sunuyorlardı.

"Kocam..." deyip bekledi. Duraksamasının sebebi, Tamer'in ne diyeceğini düşünmesi değildi. Tamamiyle bu kelimeye alışmaya çalışıyordu, çünkü bir süre daha bununla yaşayacağını iyi biliyordu. "Tek başıma gelmeme ne der bilmiyorum, ama belki benimle gelmek ister."

"Vay!" dedi sarışın çocuklardan biri. Cemre'nin sevdiği alman arkadaşlarından biriydi ve aksanı tuhaf şekilde kulağını gıdıkladığından hoşuna gidiyordu. "İlk kez evli bir çift katılacak partiye. Sence çok mu eğlenceli olacak Cemre? Çünkü sen çok komiksin."

Tamer'in görüntüsü geldi gözleri önüne. Giydiği takımın içindeki ağırlığı, ela gözlerinin çekiciliği, dalgalı saçlarının dokunmayı bekleyen rüzgarda havalanışı... O genç olamayacak kadar oturaklıydı artık ve New York partilerine ayak uyduramayacak kadar da... Sıkıcı.

Genç kız gülümsedi ve kimsenin anlamadığı bir alayla, "İnan bana hayatın boyunca hiç böyle eğlenemeyeceksin!" deyip sırıttı.

O sırada genç adam, birkaç arkadaşıyla beraber paylaştığı iş odasında oturup pencereden dışarıya bakıyordu. Elektrikli ev aletleri ihracatı yapan şirketin bir ayağı da buradaydı ve malları yurtdışına yollamadan önce son kontrolleri Tamer ve ekibi tarafından yapılıyordu.

"Tamer?" diye ona seslenen kadına baktı genç adam. R harflerini yutan, hoş, Belle isimli Fransız bir kadındı. Belle, zarif anlamına gelirdi ve Tamer iki haftadır orada olsa da, herkes gibi onun zarifliğinden etkileniyordu.

"Belle, nasıl gidiyor?"

Kumral ve kahve gözlerini çevreleyen koyu kestane saçlarını omzundan arkaya atıp gülümsedi.

YALANCI AŞK Where stories live. Discover now