42-final

597 61 45
                                    

Aida o iki bebeği çıkartı oradan, bir kız bir de erkek çocukları olmuştu. Hyunjin yine neden pişman olduğunu hatırladı. Onlar gibi olmayacağına söz vermişti. Anne ve babası gibi olmak istemediğine söz vermişti. Anne ve babası alphalardı ve Hyunjin dünyaya geldikten sonra annesi hayatını kaybetti işte o gün bunun bir daha olmayacağına söz vermişti ama o sözü tutamadı... Hwang Hyunjin hayatının bir parçasını kaybetmişti.

8 Ay Sonra

(Bebek kurtlar her ay bir yaş büyüyor gibi düşünün olur mu🥺)

Bütün her şeyin üstünden sekiz ay geçmişti, bu sekiz ayda ne mi oldu? Chan ve Seungmin'in çocukları dokuz yaşına girdi, Changbin ve Felix birbirlerine daha çok yaklaştılar, üç kız kardeş yeni Kraliçe ilan edildi artık buz Kraliçesi Soleil doğa Kraliçeleri de Darci ve Aida olmuştu. Minho Jisung'un yokluğundan kendini daha çok işine vermişti Alessi ve Jisung hala ortalıklarda yoklardı, o yüzden de Minho yeni savaş öğretmeni olmuştu. Wonhyuk 3.sürünün Lideri seçildi, Chan-hee San ile barıştı, San ve Wooyoung birbirlerine aşık oldular. Hyunjin ise o eski haline dönmüştü, eski soğuk sürü liderine. Çocukları sekiz yaşına gelmişti.

Kızlarının adını Chun Hei oğlunun adını da Jisung'u simgelemesi için Han koymuştu. Savaş bittikten sonra Minho ve Wonhyuk Alessi ve Jisung'u çok aramışlardı, akıllarına gelen her yere bakmışlardı. Ölü değillerdi yani Alessi değildi, Alessi ölmüş olsaydı diğer kardeşleri de yok olurdu ama Jisungdan emin değildik. Hyunjin her şeyi idare ediyormuş gibi duruyordu ama hayır aralarında en çok o zorlanıyordu. "Baba, annemi bize anlatır mısın?" Diye sordu Chun Hei Hyunjin'in dizine oturarak, Hyunjin kızına sarılmış diğer dizine de oğlunu almıştı. "Anneniz sürünün en güzel Alpha erkeğiydi, gözleri gözleri hiçbir şeye değişmeyeceğim kadar mükemmeldi. Jeongin yani anneniz bir mucizeydi. Sizi görmek çok isterdi."

"Bende annemi görmek istiyorum." Han dudaklarını hafif büzmüş ve kafasını eğmişti. "Annenizi görmek istediğiniz de aynaya bakın, çünkü ikinizde annenize çok benziyorsunuz, sen ateş gücünü sen ise suyu temsil ediyorsun." Demişti ilk oğluna sonra kızına. Chun Hei Jeongin'in su gücünü almıştı, onun sayesinde su temsilcisi üçe çıkmıştı. "Cidden bize mi benziyordu? O zaman cidden çok güzel olmalı." Chun Hei saçlarını arkaya atmış ve kıkırdamıştı. "Evet çok güzeldi, aynı siz gibi." Hyunjin iki çocuğunu da kocaman sarılmıştı, şu hayatında en değerli şu an onlardı. Jeongin gibi onlardan kaybetmeyi planlamıyordu.

"Bu güzel iltifatlarınız için çok teşekkür ediyorum Sayın Hwang ailesi." Bütün odayı bir ses doldurmuştu, Jeongin'in sesi. Hyunjin şaşkınlıkla ayağa kalkmıştı. "Beni gördüğüne sevinmedin mi Hyunjin-ah?" Ağlak çıkmıştı sesi, tek değildi yanında Jisung ve Alessi de vardı. Hyunjin hızlıca Jeongin'i kendisine çekti ve sarıldı, özlemişti onu. "Özlemez olur muyum? Her gün aklımdaydın."

"Biliyorum, sende benim aklımdaydın." Koca odayı sadece onların sesleri duyuluyordu. "Baba bunlar kim?" Diye sordu Han, Han bu soruyu sormasa Jisung ve Alessi'nin burada olduğunu anlamayacaktı bile. O ikisine baktığında değiştiklerini fark etti eski halleri yoktu, fazla yorgun duruyorlardı ama eskisine göre daha güçlülerdi. "Amcan, teyzen ve annen canım." Han ve Chun Hei annen lafını duyunca şaşırmışlardı. "Annemiz mi?" İki çocuk aynı anda konuşmuşlardı. Jeongin iki çocuğuna da dolu gözlerle bakmıştı, sarılmayı ilk kabul eden kişi Chun Hei olmuştu sonra ise Han aralarına katıldı. İşte Hwang ailesi tekrar birleşmişti, Jeongin Alessi ve Jisung sayesinde yaşıyordu. Onu Ormanda bulmuşlardı, sonra da ikili güçlerini birleştirerek Jeongin'i diriltmişti. Ama Jeongin biraz daha burada kalmak istediğinden ortaya çıkmamışlardı, ama bugün geri dönme kararı vermişti. "Demek biz yokken çocuğun bile oldu he Jeongin, beş aydır beraberiz neden bize söylemedin kırıldım gücendim şu an." Jisung Jeongin'e tirip atıyormuş gibi konuşmuş kollarını birleştirmişti. "Jisung yapma, şu halin ile onlardan farkın yok." Alessi Jisung'un omzuna kolunu koymuştu ta ki birisi ona sarılana kadar. "Sen benim teyzem misin şimdi?" Han Alessi'nin bacağına yetişebildiği için sadece oraya sarılabilmişti, Alessi Han'ı kucağına almış ve konuşmuştu.

"Evet Han."
"Ama sen çok güzelsin." Dediğinde hepsi gülmeye başlamıştı. "Wonhyuk bunu sevmedi." Dedi Jisung gülerek. "Wonhyuk demişken biz yokken ne oldu?" Jeongin bu güzel anın içine bir soru sıkıştırmıştı. "Her şeyi anlatacağım ama sırayla bence şu an o ikisini yalnız bırakmamız lazım." Hyunjin kapıya doğru döndüğünde Minho koşarak içeri girmiş, ve Jisung'u boğacakmış gibi sarılmıştı. İkisi de birbirlerine sarıldığında ağlamaya başlamışlardı, sırayla herkes içeri girmişti. Diğer üç kardeş Alessiyi görmeleri ile ağlamış ve ona sarılmışlardı. Felix ve Seungmin Jeongin'e gitmişlerdi, Chan ve Changbin ise uzaktan gözleri dolu şekilde bakıyorlardı. "Siz yaşıyorsunuz"

"Tabi yaşıyoruz, biz olmasak ne yapacaksınız acaba." Diye dalga geçmişti Jisung. "Ama sanki birisi eksik he?" Chan Alessiye gülümseyerek bakmış sonra da kapıya bakmıştı. Wonhyuk'un içeri girdiğini gördüğü gibi sarılmıştı Alessi ona, o ikisinin bir araya gelmesi çok zaman almıştı ama değdiğine eminlerdi. "Herkes tekrar bir araya gelebildi demek he." Wonhyuk gözünü odada gezdirmiş ve gülümsemişti. "Shuyang'ı unuttum!"

"O kim?"
"Minho senden sonra savaş öğretmeni oldu ve az önce Shuyang'a ders veriyordu." Hyunjin elini boynuna atmış olacakları beklemişti. "Benim pozisyonumu mu aldın?! Bana bak Lee Minho efendi bunu yanına bırakmam, ben savaş öğretmeni olmak için ne kadar çalıştım biliyor musun?" Alessi Minhoyu odada kovalıyor Minho da Kaçmaya çalışıyordu biz ise sadece onların bu haline gülüyorduk. "Ya tamam, bir sakin olur musun? Hala baş öğretmen sensin hem bi Kraliçe böyle mi davranın, Aida biz Alessi Adalet Kraliçesi yapmasak mı ya?" Minho dalgasına söylese de Alessi dona kalmıştı. "Adalet Kraliçesi mi dedin sen?"

"Evet doğru duydun, yeni Adalet Kraliçesi sen olacaksın." Demişti Darci. Tam ağzını açmış konuşacakken Hyunjin araya girdi. "Affedersiniz ama biz bir aile olarak kalabilir miyiz? Biraz özlem gidermek istiyoruz da." Dediğinde Changbin Han ve Chun Heiyi yanına çekmişti. "Biz gidelim o zaman." Deyip koşmaya başlamışlardı üçü. "Ya Changbin beni bekle!" Felix Changbin'in arkasından koşmuş ve onları yakalamaya çalışmıştı, Chan, Seungmin, Soleil, Darci, Aida, Wonhyuk ve Alessi odadan onların peşinden çıkmıştı. "Size bol özlem gidermeler." Diyerek Jisung'un elini tutmuş ve hızlıca odadan çıkmıştı Minho. "Ya Minho!" Jeongin arkadan onlara bağırsa bile bunu sadece Hyunjin duymuştu. "Sonunda yalnız olabildik prenses he." Hyunjin Jeongin'in beline kollarını bağlamış ve kulağına fısıldamıştı. "Hwang Hyunjin biliyor musun beni deli ediyorsun." Dediğinde Hyunjin gülmeden edememişti. "Sende beni Hwang Jeongin."

Bitti🥺 Ağlıyorum sanırım, ilk gözümün ağrı final verdi. Fice çok fazla kişi önem verdi ve bu beni çok mutlu etti şu an geldiğin yer hem bu fic hem de sizin sayenizde oldu. İlk bu fice başladığımda bu kadar büyüyeceğini hiç düşünmemiştim bu da beni çok mutlu etti. Bu fic sayesin de çok güzel insanlar tanıdım bu da beni mutlu etti, fic de ki kadın karakterler gerçek kişiler ve değer verdiğim kişiler o yüzden onlara çok teşekkür ediyorum. Geçen diğer ficlerin kapak fotoğraflarını attım onları da yazacağım ama şu anlık suçlu ve büyü akademesine devam edeceğim siz bu bölümü saat 22 ya da 23 civarlarında okuyacaksınız ama ben bunu saat 15 civarlarında yazıyorum sizleri çok seviyorum diğer ficlerde görüşmek üzere🥺❤

Alpha ~hyunin~Where stories live. Discover now