'Seni seviyorum' demek

444 52 72
                                    

Medyadaki şarkı bana Chuuya ile Dazai'ın ilişkisini hatırlattı. Dinleyip dinlememek size kalmış. Keyifli okumalar~

Birkaç saattir ortak bir alandaydık. Ben, elimdeki  taş ile yere birşeyler çiziyordum. Birşeyler karalamak her zaman daha iyi hissetmemi sağlamıştır. Dazai ise hala cebinde olduğuna şaşırdığım her zamanki kitabını okuyordu. Onun, intihara olan bu ilgisi içten içe beni üzse de ona bu konuda söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu. Aramızda neredeyse hiçbir samimiyet yoktu. Yaptığımız tek şey kavga etmekti. İkimiz de birbirimizden nefret ediyorduk. En azından o ediyordu...
Her zaman nefret eden kişi ben olarak görünsem de, ne kadar çabalarsam çabalayayım ondan nefret edememiştim. Ama ben, Dazai'ın nefret dolu,insanın içini soğutan o bakışlarını görmüştüm. O bakışlardan sonra ben de bunun içten içe tek taraflı bir sevgi olduğunu anlamıştım.

En sonunda, taşı yere doğru atıp Dazai'a döndüm. Bütün dikkatini kitaba vermişti. Gökyüzüne baktım. Güneş batmak üzereydi. Hava yavaş yavaş soğuyordu ve ceketim yanımda yoktu. Dazai'ın ceketiyle birlikte kitabı bile yanındayken benim ceketim alınmıştı. En azından şapkam alınmamıştı.

Bir süre etrafıma bakındım, parmaklarımla oynadım. Hava soğuduğunda sıkıntıyla iç çektim. Gözlerimi yumup kollarımı birbirine kenetledim ve dizlerimi kendime çektim.

Bir anda omzumdaki sıcaklıkla irkildim. Gözlerimi açtığımda Dazai'ın yanımda bana baktığını gördüm. Ceketini bana vermişti. Yanaklarım yanıyordu. Yüzlerimiz oldukça yakındı. Yüzümü biraz geri çekip teşekkür ettim. Birkaç saniye önüme baktıktan sonra ona döndüm. 'Sen üşüyeceksin' Bana dönüp cevap verdi. 'Kolay kolay üşümem.' Hafifçe başımı sallayıp önüme döndüm.

Ay, kendini yavaş yavaş belli etmeye başlamıştı. Dazai'a hızlıca döndüğümde, onun da bana o sırada dönmesi ile dudaklarımız birbirine değmiş, öpüşmüştük.

Gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Geri çekileceğim sırada Dazai bunu engellemiş, dudaklarımızı birbirine daha da bastırmıştı. Yaklaşık 10 saniye sonra ayrıldığımızda kıpkırmızı olmuştum. Dazai ise oldukça sakin görünüyordu. Alnını alnıma dayadı. Bir süre öyle durduktan sonra kulağıma yaklaşmış, 'Seni seviyorum' demişti. Ağzım açık kalmıştı.

Tekrar bana baktığında, bu sefer yüzünde endişe vardı. Benim onu reddetme olasılığımın getirdiği bir endişe. Cevap vermek yerine dudaklarınızı birkaç saniyeliğine buluşturmuştum. Yüzüme sevinç ile bakıyordu.

Ona sarıldığımda, o da bana karşılık vermişti. Bir süre öyle durduk. Sanki zaman kavramını yitirmiştik. Ayrıldığımızda, başımı onun bacağına yasladım. O, saçımı okşarken benim de uykum geliyordu. Uyumamak için konuşmaya karar verdim.'Benden nefret ettiğini zannediyordum.' düşünmeden direkt cevap vermişti. 'Senden hiçbir zaman nefret etmedim. Eğer senden nefret ediyor gibi görünmeseydim, yıllar önce sana haber vermeden gitmeseydim seni daha çok üzecektim.' 'Birlikte gidebilirdik.' 'Benden nefret ettiğini düşünmüştüm.' bir sessizlik oluştu. Oldukça uykum gelmişti. Gözlerim kapanırken tek düşündüğüm şey Dazai'dı...

___________________________________________

Merhabalar, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bir günde iki bölüm atmayalı bayağı olmuş. Bölüm umarım hoşunuza gitmiştir. Yazım hatalarım varsa lütfen söyleyin, en kısa sürede düzeltirim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere~

Labirent /•/ Soukoku /•/ Where stories live. Discover now