Labirent - Final

460 44 103
                                    

Final yaptığım için ben de pişmanım..

Keyifli okumalar!~

İkisi de önlerinde duran şeref yoksunu ile öylece kalakalmıştı.

Chuuya: "Neden?"

Fyodor: "Ne, "Neden"? Ha, arkadaşlarınızı kast ediyorsun sanırım. Ya da belki de " 'eski' arkadaşlarınızı" demeliydim? Hm?"

Chuuya: "Cehenneme git diyeceğim ama seni orada da görmek istemiyorum..."

Fyodor: "Bunlar, bir bücüre göre fazla iddialı sözler."

Dazai: "Bunlar da, birazdan işi bitecek olan birine göre fazla iddialı sözler, değil mi Fyodor Dostoyevski?"

Chuuya: "Ne saçmalıyorsun sen bandaj beyinl-"

Chuuya: "AĞHH!"

Fyodor: "Hediyemi beğendin mi, Chuuya Nakahara?"

Chuuya, başını hızla arkasına çevirmesi ile, yüksek duvarın en üstünde duran kişiyi görmüştü. Mark Twain..

Mark Twain, bilindiğinin aksine, o gün ölmemişti. O günden sonra ise Fyodor için çalışmaya başlamıştı.

Fyodor: "Yeteneğini kullanmana izin vermeli miyim?~ Belki yaran için işine yarayabilir?~"

Chuuya: "Dazai. Zekan şu an çok işime yarayabilir. Söyle, şu çip nerede olabilir?"

Dazai bir yandan kısa boylu gencin dibine girmiş yarasına bakmaya çalışıyordu. Ama dediğim gibi, sadece çalışıyordu. Chuuya yarasını görmesine izin vermeyip eli ile yarayı kapatıyordu. Bunu bilerek yaptığı belliydi.

Dazai, Fyodor'a soğuk bir bakış atmış ve sevgilisine dönüp cevap vermişti :

Dazai: "Sol bileğinde."

Chuuya: "İz yok?"

Dazai: "Buraya geldiğimiz gün uyanmadık. Önce buraya getirildik, sonrasında çipler takıldı. 2 hafta uyutulduktan sonra uyandık."

Dazai: "Yanlışım var mı, Fyodor Dostoyevski?"

Fyodor, kafasını yüzündeki nedeni bilinmeyen bir sırıtma ile 'hayır' anlamında iki yana salladı.

Fyodor: "Yine zekânı konuşturuyorsun ha, Dazai? Neden bu düşüncelerini küçük sevgilin ile de paylaşmadın?~"

Dazai, hızla kafasını kızıla çevirdi. Baktığında, beklediği gibi oldukça sınırlı görünüyordu.

Chuuya: "Bizi buraya getirenin Fyodor olduğunu biliyor muydun?"

Dazai: "Be-"

Chuuya: "Belki Fyodor olduğunu söyleseydin düzgün bir plan yapabilirdik!"

Chuuya: "Şimdi, hangi bilekti?"

Dazai: "Sol."

Bütün bu konuşmalar geçerken Fyodor ise sadece izliyordu. Nedeni belli olmasa da, hiçbir şey yapmıyordu.

Kızıl saçlı genç, hızla yerden bir taş alıp sol bileğini kesmişti. Acı ile yüzünü buruşturup birkaç saniye sonra çipi bulmuş ve çıkartmıştı.

Labirent /•/ Soukoku /•/ Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang