İzin Vermiyorum

386 36 72
                                    

Keyifli okumalar~

Olmazdı.

Olamazdı.

Ölmezdi.

Ölemezdi.

......

İkisi de ölemezdi değil mi..? İkisinin de önündeki kan birikintisi orada olamaz, ikisinin de cesedi önlerinde duramazdı.

Ama öyleydi...

Herkes bu hayata gelir, gider..
Doğar, ölür..
Bazıları ise ölenler ile ölür..
Fiziksel olarak değil,
İçlerinde, kalplerinde yanan ışık söner...
O ışık, hayatın anlamıdır.
Işık olmadan bazı şeyler kaybolur.
Hayatın ışığı söndüğünde, anlamı kaybolur.

(Of of sözü ne güzel kafadan salladım..)

Okyanustan sular taşıyordu..

Toprağa yağmur suyu temas ediyordu...

Dazai ve Chuuya ikilisinin kalbi acıyor, bunu ise gözlerinden akan göz yaşları ile belli ediyorlardı...

İkisi de orada öylece kalakalmıştı.
İkisi de önlerinde duran iki cesede bakıyordu.

Ne yapmalılardı? Öylece hiçbir şey olmamış gibi, iki kişi olarak bu yolda devam mı etmelilerdi? Öyle mi yapacaklardı?

"Şimdi ne yapacağız..?"

"Öylece hiçbir şey olmamış gibi devam mı edeceğiz..?"

"Ya..biz de birbirimizi unutursak..?"

"O zaman ne olacak..?"

" Ah, Tanrı aşkına Dazai bir şey söyle!"

"NE YAPACAĞIZ!?"

"BİLMİYORUM!"

"AKLIMA HİÇBİR ŞEY GELMİYOR. BU LANET OLASI YERDEN NASIL ÇIKACAĞIZ HİÇBİR FİKRİM YOK..!"

"Biz bittik.."

"Ne saçmalıyorsun?"

"Ha?"

"Benim tanıdığım Chuuya ne olursa olsun buradan çıkmak için her şeyi yapardı. Hiçbir şey düşünmeden..hiçbir fikri olmadan.."

"Hah..ben de öyle düşünürdüm.. Demek ki ben bile kendimi yanlış tanımışım.."

Kızıl saçlı genç gözlerini iki ölü gence çevirdi. Fark etmeden sesli konuşmaya başlamıştı:

"İzin vermiyorum..hayır..ölemezsiniz.."

"İZİN VERMİYORUM ANLADINIZ MI!?"

"BUNUN BİR ŞAKA OLDUĞUNU ŞİMDİ SÖYLERSENİZ..söz veriyorum daha az dövücem.."

"Hadi..?"

"HADİ KALKIN!"

"Hadi..."

"Dur artık..."

"Onlar gitti ve geri dönmeyecekler.."

"Kabullen bunu.."

"Onlar için hiç mi üzülmüyorsun?"

"Onlar senin için değerli değil miydi?!"

"Sinirlisin,bu konuyu sonra konuşalı-"

"NEDEN?YOKSA BENİ ÜZER MİSİN? HA, NE OLUR?"

"İyi değilsin, sakin o-"

"NASIL SAKİN OLAY- AHH..!"

Bandajlı genç, sinirle kızılın kolunu tutmuştu. Fazla sıkı tuttuğundan dolayı kızıl saçlı oğlan acı ile inlemişti."

"Sözümü bölme."

"Söylesene, ne yapayım?"

"Yapacağın şeylerde ilk önce sözümü bölmemen gerektiğini öğrenmen de var. Bunca yıldan sonra,sözümün bölünmesinden nefret ettiğimi öğrendiğini düşünüyordum."

"Hmm yanılmışsın."

"Şu an..ne sen, ne de ben en güzel günümüzü yaşıyoruz. O yüzden, bence sadece susmalıyız belki de, hm?"

"Bunu, az önce bağırıp çağıran Chuuya mı söylüyor?"

"Yüzüne yumruk atsam daha hoşuna gider sanırım?"

"Hmhm kesinlikle."

"Bir an kıyamet yaklaşıyor zannetmiştim..senin sakinliği tercih etmen..."

"Kes."

"Senin bu halini çok seviyorum Chuuya~"

"Sözünü tamamladıysan gidiyorum, burada kalmaya daha fazla dayanamayacağım."

"Hey, sen bana alındın mı yoksa~"

Bandajlı genç, işi şakaya vursa da..içinde fırtınalar kopuyordu. Chuuya elinden geldiğince sert görünmeye çalışsa da yıkılmış durumdaydı.

İkisi de sırtlarını dönüp yürümeye başladı. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı, rastgele yönlere sapıyorlardı. Tek amaçları buradan birlikte çıkabilmekti.

Yürüdüler..yürüdüler..güneş battı..durmadılar..devam ettiler..

Tanrı'ya dua ettiler. Buradan çıkabilmek için..

Ve o sırada bir mucize gerçekleşti...
Çıkış tam karşılarındaydı. Önlerinde kapı ile çıkışı kapatılmış, çember şeklinde, oldukça büyük bir alan vardı.

Fakat iki kişi değildiler şu an..üç kişilerdi..
Önlerinde duran kişi ise...

"Fyodor Dostoyevski.."

--------------------------------------------------------

Merhabalar, nasılsınız? Umarım iyisinizdirr. Bölüm fazla saçma oldu..
Kurgu zaten saçma sapan yerlere doğru gidiyor...
Sonunu aslında kafamda belirledim ama yazıya dökerken çok saçmalıyorum...
Neysee, kendinize iyi bakınn görüşmek üzeree!~

Labirent /•/ Soukoku /•/ حيث تعيش القصص. اكتشف الآن