Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Laflarına dikkat et Marlene. İnce buz üstündesin"
---
×Sıkı×
"FRANSA'YA NE İÇİN GİTTİN HAYLEY!" dedi James.
"Bana bağırma James!" dedim koltuktan kalkarken.
"Annemgil öğrense kim bilir naparlar!" dedi. "Bilmezlerse birşey yapmalarına gerek kalmaz!" Bir anda durup gözlerini bana dikti.
"Annemgile söylemiyceğimi mi düşündün cidden!"
"İkinizde bağırmayı kesin" dedi Remus.
Ancak ikimizde çevremizi görmüyorduk. İkimizin de gözü kararmıştı. Bana göre ben haklıydım, James bana fazla sıkı davranması insanı boğar cinstendi. Bazen iyi ve bana bulaşmayan bir abiyken, bazen de fazla sıkı bir abiye bürünüyor oluyordu.
"Annemgile söylemiyceksin James yoksa bende senin sigara sattığını söylerim!" James tam üstüme yürüycekken Sirius James göğsünden ittirdi.
"O senin kız kardeşin James. Biraz daha ılımlı düşün" dedi.
James her sinirlendiğinde olduğu gibi yüzü kırp kırmızıydı.
James yerinde durup gözlerimin içine baktı. Bakışları soğuk ve sertten, yumuşak ve naif bakmaya başlamıştı.
Tam bana doğru ilerliycekken Lily önüne geçti.
"Herkes bir şeyler hissedebilir...senin bana hissettiğin gibi" bütün odak ben ve Jamesten Lily dönmüştü.
James şaşkın gözlerle Lily baktı sonra ise bana 'bu konu kapanmadı' bakışı atıp yatakhaneye gitti.
Kavganın başında akan yaşlarımı elimin tersi ile sildim.
"Ben gidiyorum" dedim ve bir şey demelerine fırsat dahi vermeden ortak salonu terk ettim.
Mutfaktan bahçeye çıkınca sırtımı şatonun soğuk duvarına yasladım.
Arka cebimde ki sigarayı yakıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Bakışlarım ilerim de ki ormana kaydı.
Fazla karanlıktı...
Yaslandığım duvardan destek alıp ayağı kalktım ve ormana doğru ilerledim. Ağzımda ki sigarayı yere atıp ayakkabımın ucu ile ezdim.
