Üç

28 6 0
                                    


Genç adam elindeki gözlerini elindeki bardağın içindeki sıvıya dikmiş, sanki sıvıyı öldürmek istermişcesine bakıyordu. İçindeki fırtınanın gözlerine yansıdığından bir haber, çenesini kasarak öylece kehribar rengindeki sıvıyı inceliyordu.

Masanın üzerindeki telefonu titredi. İfadesiz bakışları ekrana kayarken, yazan ismi görmesiyle boşluk dolu gözleri parladı, fırtınada çakan bir şimşek misali.

Alara: Senin derdin ne?

Bilinmeyen: Bilmem. Neymiş?

Alara: Kapımın önüne koyduğun kutudan bahsediyorum. Manyak mısın? Bu telefonu nereden buldun?

Bilinmeyen: Denizin dibinden.

Alara: Bak sen şu işe! Dalga mı geçiyorsun benimle?

Bilinmeyen: Dalga geçmiyorum. Şaka da yapmıyorum. Sadece kendini gör istiyorum.

Alara: Bu sana mı düştü? Hem ben gayette kendimi görüyorum, kes şunu!

Bilinmeyen: Görmüş halim bu mu? İntihar ediyordun gerizekalı!

Alara: Dışarıdan insanları yargılamak kolay, ne yaşadığımı bilmeden hakkımda ileri geri konuşamazsın!

Bilinmeyen: Doğru, bilmiyorum. Ama bu aciz olduğun gerçeğini değiştirmiyor.

Alara: Sen...sen ne çeşit bir manyaksın?

Bilinmeyen: İki gerçeği önüne serdim diye manyak mı oluyorum? Pekala...

Alara: Yazma bana!

Bilinmeyen: Yazan sendin?

Alara: Her ne bokumsa. Yazma.

(Görüldü)

Genç adam, telefonu yeniden yerine gelirken çarpık bir gülümseme eşliğinde bardağı tepesine dikerek yerine bıraktı.

Oturduğu yerden kalkarken evinin ve arabasının anahtarını cebine attı. Kabanını üzerine geçirirken kendinden emin adımları adeta yeri titretiyordu.

Yarasından Öptüğüm | TextingWhere stories live. Discover now