52- Özel Bölüm

2.7K 157 18
                                    

Ülkece zor günler geçirdiğimiz şu sıralarda karşıma çıkan bir şarkı aklıma Asya ile Sarp'ı düşürürken özel bir bölüm yazmak istedim. Biraz hüzünlü bir bölüm oldu ancak bu aralar ruh halim böyle.
Keyifli okumalar dilerim.

Bölüm şarkısı: Zakkum - Gökyüzünde

ASYA

2 yıl sonra - Londra

Bugün o gündü.

O lanet ve kara gün. Hayatımın gidişatını sonsuza kadar değiştiren, sevdiğim adamı elimden alan o gün. Ben çocukken babaannem her şeyin insan için olduğunu ve ne olursa olsun insanın başına gelenlere alışacağını söylerdi. Yaşı ve hayat tecrübesi dolayısıyla ona inanmayı hep makul bulurdum. Ne vardı insan her şeye alışırdı, değil mi?

Alışamıyordum.

Sevdiğim adamla yaşayamadıklarımız zihnimde öylece dururken kalender bir tavır takınamıyordum. Çünkü bu haksızlıktı. Gencecik, hayatının baharında bir adamdı Sarp. Kariyerinin zirvesindeydi. Önünde pırıl pırıl gülümsemesiyle yaşlandığı yıllar olmalıydı. Birlikte planladığımız o geleceği yaşıyor olmalıydık.

Bugün Sarp'ın öldüğü gündü.

Onu kaybettikten sonraki ilk bir yılda hayatım bir bitkinin hayatı gibiydi. Yaşamsal biyolojik faaliyetlerimi gerçekleştirirken insanın olmanın tüm getirilerini, tüm duygusal faaliyetleri bir kenara bırakmıştım. Aylarca kaldığım ruh sağlığı kliniğinde insanlar iyileşmem için her şeyi yaparken, annem, babam ve Utku bir kere olsun gülümsemem için ellerinden geleni yaparken daha fazla dayanamamış ve hayata geri dönmeye karar vermiştim. Şirkette yeniden çalışmaya başlamak iyi gelmiş olsa da yaşadığım şehrin her köşesinde Sarp'a ait anılarım dururken İstanbul'da yaşayamayacağımı anlamıştım. Bir şehrin her köşesi sevdiğinizin artık hayatınızda olmadığını ve bundan sonra olmayacağını anlatırken orada yaşamaya çalışmak cehennemde olmaktan farksızdı.

Artık yalnızlığım müebbetti. Bunu kabul etmekte zorlanmadığımı düşünüyordum. Bir kere çok sevmiş ve sevilmiştim. Benim hayatım, geleceğim ve yalnızlığımı paylaştığım insan Sarp'tı. Ona gencecik yaşımda rastlayacak kadar şanslıydım. Sonra ani bir şekilde onu kaybetmiş olmaksa. Bunu şanssızlık ya da kötü talih olarak adlandıramıyordum bile. Çünkü her şeyin en başında bile Sarp'ı kaybetme ihtimalini bilsem yine onunla olurdum. Yalnızca ona daha sıkı sarılırdım, daha sık seni seviyorum derdim. Aramıza giren bütün kötülükleri görmezden gelir ve onun yanında olurdum.

Eskiye dalıyordu gözlerim. Dünyada beni ilgilendiren hiçbir şey kalmamışken dalmayıp da ne yapacaktım? Benim hayatım geçmişteydi. Sarp en güzel gülüşüyle öylece zihnimde benimleydi. Konuştuklarımız, paylaştığımız onca şey, birlikte el ele sokaklarda yürüyüşlerimiz. Bu anılar hala o kadar canlıydı ki Sarp sanki yanıma gelecek gibi hissediyordum. Döndüğüm bir köşe başında aniden belirip "Asya'm seni çok özledim." diyecekti ve ben koşarak boynuna kollarımı dolayacaktım. Yaşadığımız her şey inandırıcı bir film sahnesi gibi gittiğim her yerde benimleydi.

Gökyüzünden beni görüyor olabilir miydi? Sarp ölmeden hemen önce bana bir defter bırakmıştı. Onunla konuşabilmem içindi bu defter. Ve şimdi onu kaybedişimin üçüncü yıldönümünde elimde Sarp'a yazılmış on iki defter vardı. Yokluğuna ancak böyle tahammül edebiliyordum. Sayfalarca Sarp'a yazarak.

Sevgilim;

Bugün sen gideli tam üç yıl oluyor. Aldığım her nefesin ciğerlerimi acıttığı üç koca yıl. Sana içimdekileri dökmeden önce baştan bir anlaşma yapmak istiyorum. Giderken üzülmemi hiç istemediğini biliyorum ancak bugün hüzünlenmeye hakkım olduğuna inanıyorum. Sana söz yalnızca bugünle sınırlı kalacak. Arkanda kalıp seninle ölemediğim için yalnızca bugün sana dert yanacağım. Sonra yine mış gibi yapmaya devam edeceğim sevgilim. Yaşıyormuş gibi, gülüyormuş gibi, sensiz aldığım nefesler vicdan azabına dönüşmüyormuş gibi. Sadece gerçeklerden bahsedeceğim ve sen bana bugün kızmayacaksın. Bugün benden hayata devam etmemi isteme, olur mu?

Sen gittiğinden beri dünyadaki bazı doğal olayların bana ifade ettiği gerçekler değişti Sarp. Mesela doğan güneş eskiden beni gülümsetirdi. Şimdiyse her yeni doğan günü istemsiz bir öfkeyle karşılıyorum. Çünkü koskoca yirmi dört saati sensiz geçirmem anlamına geliyor ve buna dayanmak çok zor. Ama sonra gün bir şekilde bitiyor ve güneş batıyor. Her gün batımı güneşe bakarak gülümsüyorum. Çünkü biliyorum ki yanına gelmeye bir gün daha yakınım.

Eksiğim sevgilim. Sen gittiğinden beri kendimi tamamlanmış hissettiğim bir gün bile olmadı. Arkandan gelmeyi denediğim için bana çok kızdığını tahmin edebiliyorum. Yine de pişman değilim. İçten içe yalnızca yanına gelmeyi başaramadığım için üzgünüm. Ne yaparsam yapayım bu histen kurtulamıyorum. Beni affet. Yaşamak içimden gelmediği için bana kızma, olur mu? Yeniden yanına gelmeyi deneyemeyeceğimi biliyorum. Annemi ve babamı evlat acısıyla baş başa bırakamam. Utku'ya yeniden bir kız kardeş acısı yaşatamam. Kendi bencilliğim yüzünden başka insanlara nasıl acı çektirebilirim?

Yine de bazen yokluğun öyle dayanılmaz bir seviyeye ulaşıyor ki Sarp, ellerimle göğsümden kalbimi söküp atmak istiyorum. Aldığım nefes yetmiyor, boğuluyor gibi hissediyorum. Sana ihtiyacım var sevgilim. O kadar uzun zamandır yoksun ki senden gelecek küçücük bir işaret bile olsa buna ihtiyacım var. Yalvarırım bana aklımı kaçırmamam için yardım et. Yanımda olduğuna, beni gördüğüne dair minicik bir işaret gönder ne olur.

Asya'n.

Sarp'a yazdığım kim bilir kaçıncı mektubu bitirirken gözyaşlarımdan önümü göremez hale gelmiştim. Ona söz verdiğim için üzülmek canımı sıksa da bazen dayanamıyordum işte. Hıçkıra hıçkıra ağlamanın insana iyi gelen bir tarafı vardı. Gözyaşlarıma aldırmadan kapıyı açtım ve kendimi sokakta koşarken buldum. Yeterince hızlı koşarsam bu acı azalır mıydı?

Güneş bana inat ışıl ışıl parlarken evimin yakınındaki parka vardığımda soluk soluğaydım. Acı zerre kadar azalmamıştı. Başımı çevirip gökyüzüne baktım ve etrafımdaki insanlara aldırmadan var gücümle bağırdım. "Sarp! Beni duyuyor musun? Orada mısın sevgilim?"

Elbette ki hiçbir cevap gelmedi. Yere çöküp sırtımı bir ağaca yaslarken yeniden hıçkırarak ağlamaya başladım. "Çok özledim seni. Sarp, dayanamıyorum!"

Ve sonra bir mucize oldu. Güneş insafa geldi ve sahneyi ani bastıran sağanak bir yağmura bıraktı. Yağmur etrafımı sararken gülümsedim. "Teşekkür ederim sevgilim." dedim minnetle.

Sarp oradaydı işte. Gökyüzünde.

Yanına gitmemi bekliyordu yol arkadaşım.

Yol Arkadaşım (Tamamlandı)Where stories live. Discover now