IX

26.5K 1.1K 402
                                    

Hayatta ne oldum değil, ne olacağım demelisin. Bugün ömrümün sonuna kadar aynı hayatı yaşayacağını düşünebilirsin ama yarın ne getirir bilinmez.

Ben Rusya'nın minik kasabalarından birinde yaşayan sıradan bir köylüydüm.

O zaman hayatımı düşündüğümde, orada öleceğimi sanıyordum.

Şimdiyse yanımda Avusturya Arşidükü, Avusturya yolunda bir at arabasındaydım. Bu sefer köylü güzeli Nadia değil, İngiliz leydisi olarak.

Krallık yolundan çıkana kadar ikimizde tek kelime etmedik. Yaklaşık on dakika kadar sonra konuşmaya karar vermiş olacak ki "Leydim," diye seslendi. "Bu yaptıklarımı mazur görün lütfen. Şu an size kabaca gelebilir fakat hayatınızı kurtardım. Artık benim himayemdesiniz."

Tebessüm ederek kafamı ona çevirdim. "Öncelikle sayın Arşidük Lucas, ben kimsenin himayesinde değilim. Ayrıca 'kurtardım'dan kastınız nedir? Beni kasabama götürecekmiş gibi konuşmayın."

Ağzını arıyordum. Eğer götürmeyeceğim derse, isteğimi hiç belli etmeyecektim.

Belli edersem, Avusturya'da sıkıntı çekebilirdim. Veya bu isteğimi günün birinde aleyhime kullanabilirlerdi.

Kafasını bana çevirerek yüzümü kısa bir an inceledi. "Tabi ki de götürmeyeceğim. Avusturya'da benimle kalacaksın."

İçimde ki tüm umutlar yerle bir oldu. Derin bir nefes alarak tebessüm ettim. Öfke, tüm bedenimi esir alıyordu ve buna izin vermemeliydim.

"Neden bana gerçeği söylemedin? Avusturya'ya hükmettiğini, bir Arşidük olmadığını nasıl söylemezsin?!"

Diliyle dudaklarını yalayarak bedenini bana doğru tamamen döndürdü. "Nadia söylememem gerekiyor. Avusturya hükümdarıyım ve bu Rusya'da duyulsaydı, diğer güne çıkamazdım."

Gülerek kafamı sağa sola salladım. "Seni ben mi öldürecektim? Bana neden söylemedin?!"

Bir eli kucağımda ki elime kapandı. Elimi çekmeye çalıştığımdaysa izin vermeyerek sıkıca tuttu.

"Duyulsun istemedim Nadia. Bil istemedim. Bilsen bana o kadar kendin gibi davranacak mıydın? Seninle vakit geçirmeyi çok sevdim. Seni senken sevdim."

Omuz silkerek kafamı önüme çevirdim ve ellerimi hızla elinin altından çektim.

"Ama ben eski Nadia değilim. Beni neden yanına istedin?"

Kısa bir süre sustu. Sonraysa "Geçen yazdan beridir aklımdan çıkmıyorsun," dedi. "Her anım sen. Gözümü kapattığımda sen, yemek yediğimde sen, kılıç talimimde sen."

Şaşkınlıkla ona döndüm. İşte şimdi her şey mahvolmuştu.

"Rusya'ya gittim. Ailenle konuştum Nadia."

Elbisemi sıkarak gözlerimi kapattım. Fakat söyledikleri beni dumura uğrattı.

"Sen yoktun. Ailene seni sorduğumda korsan saldırısı olduğunu ve seni aldıklarını söyledi. Anne babansa hiç perişan gibi değildi."

Gözlerimi açarak kafamı ona doğru çevirdim. "Ne diyorsun Lucas?"

 "Ne diyorsun Lucas?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
RİCHARD KRALLIĞI (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin