Risk Almaya değer

329 44 28
                                    

O güzel günün üzerinden 1 hafta geçmişti. O günden sonra seokjin gelmemiş ve çok meşgul olduğuna dair sadece bir mesaj atmıştı. Taehyung bu duruma çok kırılmıştı. O kadar eğlenirken bir anda böyle olması canını sıkmıştı.

Pencerenin önünde olan koltuğuna oturmuş çenesini eline yaslamış ve dışarıyı izliyordu. Gözleri o yere takılınca durdu. Uzun zamandır o kırmızı gözleri görmüyordu. Oraya bakarken ormana kayan gözleri ile tehlikeli bir şekilde sırıttı.

Biraz Aksiyon güzel olmaz mıydı?

"Risk almaya değer"  kendi kendine konuşup koltuktan kalktı. Bugün bir şeyler olacaktı belki de zarar görecekti ve ölüsünü bile bulamayacaklardı ama o yine de bu riski almak istiyordu.

Hızla dolabını açıp büyük sırt çantalarından aldı. Çantayı yatağa atarken dolabına tekrar döndü. Uzun ve bol mavi bir pantolan aldı üzerine ise siyah dar bir tişört almıştı. Üzerini değiştirip sporunu giymişti. Çantayı eline alırken odadan çıktı. Çekmeceden el feneri ve pil alırken yanında böceklere karşı bir sprey ve ne olur ne olmaz diye yedek kıyafet ve bir mont koymuştu. Fotoğraf makinesini alırken heyecanlıydı çünkü beğenebileceği ve kamerasına yakalanabilecek kayda değer bir şey istiyordu.

Saçlarına çiçekli bir toka takıp gözlerinin önüne düşmesini engellerken evden çıktı. Büyükannesi kasabaya inmişti bir arkadaşıyla buluşmak için.

Kırmızı gözleri gördüğü çalılara doğru yürüdü. Her ne kadar tereddüt içinde olsa bile bu kadar hazırlanıp gitmemek olmaz diye düşünüp çalıların içinden geçti. Girdiği anda küçük çamlar ve daha fazla çalı gördü. Etrafını kontrol ederken aynı zamanda ileriye doğru yürüyordu. Fark etmeden ormanın derinliklerine doğru yol alırken tehlikenin farkında değildi.

Neredeyse 70 metreyi bulan çam ağaçları vardı. Her yer yemyeşildi ve bu insanı ferahlatıyordu. Neden buraya gelmek istememelerini anlayamıyordu şuan. Çünkü etrafta duyduğu kuş sesleri gördüğü çiçekler ve ağaçlar onu hayran bırakmıştı.

Fotoğraf makinesi ile çok güzel fotoğraflar çekerken duyduğu kuş cıvıltıları onu mutlu ediyordu.  Şuana kadar en fazla gördüğü sincap olurken daha tehlikeli hayvanlar veya o çocukların tabiri ile kurt adamlar görme isteği vardı ve bu nedenle daha da derinliklere gidiyordu. Yürürken bazen elini ağaçların gövdesine sürtüyor ve ona kendince sevgi verdiğini düşünüyordu  Kendi sevgisini...Fotoğraf çekerken çok fazla zaman kaybediyordu. Uygun açı ve doğru ışık vurumuna dikkat ediyordu. Bu konulara takıntısı vardı ve bu sandığından uzun sürmüştü. Kol saatine bakınca neredeyse iki buçuk saattir ormanda olduğunu fark etmişti.

Bazen yokuş gibi bir yeri çıkarken bazen iniyordu. Ve gördüğü ağaçlar soluduğu o çam kokusu onu mest etmişti. Elinde olsa buradan çıkmazdı bile. Ağaçların arasından vuran küçük güneş ışınları bile sıcacık hissettiriyordu. Bazen yürürken yerde gördüğü yaban çileklerini yiyordu. Tatları normal şehirde yetişen çileklere oranla çok daha güzeldi. Tatlı ve ekşiyi ayni anda tadarken oldukça keyifliydi. Hatta büyükannesine bile götürmek için toplamıştı.

Geri döneceğini düşünüyordu çünkü asla sağa ya da sola dönmemiş her zaman düz gitmişti. Eğer düz geri dönerse eve dönebilirdi değil mi?

O böyle düşünürken ve giderken gördüğü ceylan durdu. Şuan yanlış görmüyorsa orada çok güzel bir ceylan vardı. Uzaktaydı ancak gözle görülebiliyordu. Taehyung bu hayvanı hayatında ilk defa gördüğü için heyecanlanmıştı. Güzel gözleri boncuk boncuktu ve etrafına bakıyor ve gördüğü bir şeyi yiyordu. Muhtemelen bir çiçekti. Buradan çok fazla görünmüyordu. Kamerasını eline alırken oldukça sessiz olmaya dikkat etti. Bu güzel hayvanın kaçmasını istemiyordu. Elinde bu güzelliğin bir fotoğrafı olması gerektiğini düşünüyordu. Bunları düşünürken kamerası ile doğru açıyı ve ışığı uzaktan ayarlamaya çalışıyordu.

Tam kameranın düğmesine basacakken duyduğu hırıltı ve Ceylanın üzerine atlayan  kahverengi bir kurt ile korkuyla soludu. 

Kurt ceylanı yaralayamadan ceylan hızla kaçmıştı. Hızlı hızlı uzaklaşırken kurt peşini bırakmış ve etrafına bakıyordu. Kurdun hemen pes etmesi ve avını kaçırması onu şaşırtmış ama aynı zamanda mutlu etmişti. Ancak tehlikenin yeni yeni farkına varınca korkuyla soludu.

Taehyung hızla gövdesi geniş bir ağacın arkasına yaslanırken korkuyla tir tir titriyordu. Ya kurt onu görür ve yanına gelirse? Ya ona saldırır ve parçalara ayırırsa?

O bu düşünceler ile farkında olmadan nefes alışverişini arttırırken kurt onun soluk alma seslerini duymuştu. Ve yavaş yavaş yaklaşıyordu.

Taehyung küçük bir açıyla fark ettirmeden arkasına bakınca kahverengi bir kürke sahip olan kurtun ona yaklaştığını gördü. Gözleri daha da büyürken kendini ağacın gövdesine daha da bastırdı.

Kurt küçük bir hırıltıyla önünde belirince korkudan kıpırdayamıyordu bile. Şimdi öleceğim diye düşündü. Öleceğim ve her şey bitecek cesedimi bile bulamazlar. Tabii ceset diye bir şey kalırsa...

Kurt ona bir süre sert gözlerle baksa da sonradan bakışları yumuşamıştı ancak taehyung korkudan bunu fark edemiyordu bile. Belki görseydi ve fark etseydi buradan uzaklaşabilme şansı olurdu. Ağaca çıkabilirdi belki de...

Kurdun gözlerine bakınca koyu kahverengi gözlerin kırmızı olduğunu gördü. Bu onu daha da korkuturken kurdun ona bir adım daha yaklaşması ile kalp atışları daha da hızlandı. Kurdun burnu neredeyse yüzüne değecekti ve dişlerini hafifçe açması ile titredi. Dişlerine bulaşmış kan vardı. Taehyung gördüğü kanla daha da korktu. Şuan burada kesinlikle öleceğini düşünüyordu hemde acımasızca parçalara ayrılarak. Kurdun hırlaması ile vücudu kendini daha tutamadı ve orada kurdun tam da önünde vücudu kendini karanlığa teslim etti.

Gözleri kapanırken ve yere düşerken kurdun onun yüzüne doğru eğildiğini gördü. O gözlerini daha fazla açık tutamadan ve karanlığa teslim olurken bir daha gün ışığı göreceğini sanmıyordu.

Karanlığa teslim olmuş bedeni ışığı tekrar bulabilir miydi?





Selam nasılsınız?

Bölümü nasıl buldunuz?

Sizce kahverengi kurt kim?

Kendinize iyi bakın



Yazar sizi seviyor 💜
Taejin sizi seviyor 💜

Gospel Truth / TaejinWhere stories live. Discover now