Yedinci Emir

266 3 2
                                    

Dönüş yolundaydık. Yol boyunca hiç konuşmadık Cenk ile. Ara ara yine baktım dikiz aynasından, iki üç kez göz göze geldik. Tüm bu olanlar bir kâbustu resmen. Sevdiğim âşık olduğum kadın hakkında duyduğum şeyleri hazmetmem epey zaman alacaktı, bunun farkındaydım. Cenk yolda bir ara "İyi misin Oğuz" diye sordu dalga geçer gibi ya da bana öyle geldi bilmiyorum. Nasıl iyi olabilirdim ki. "Hıh" diyerek kinayece gülümsedim Cenk'e bakıp, anladı iyi olmadığımı o da...

Tabii siz merak ediyorsunuz şimdi, Ceylin'e sorduğum sorunun cevabını. Ceylin Yedinci Emir'in ne olduğunu söylemedi, daha doğrusu Ceyda artık onunla sırlarını paylaşmadığı için bilmediğini söyledi. Bana pek inandırıcı gelmedi bu ama inanmaktan başka ne yapabilirdim ki. Yolda bir ara Cenk'e bunu sormak istedim ama yapamadım.

Eve gelmiştik. Hiç konuşmadan indim yine arabadan, Cenk'te indi. Cebimden anahtarımı çıkarıp hızlı adımlarla kapıya yönelmiştim ki "Oğuz, bir saniye dur lütfen" dedi Cenk. Durdum. Arkam dönük vaziyette "Hiçbir şey duymak istemiyorum Cenk, sadece eve girip uyumak istiyorum" dedim. Kaldıramazdım çünkü, gücüm yoktu buna. Cenk "Peki Oğuz, iyi geceler" diyerek hiç ısrarcı davranmadan arabaya bindi ve gitti. Eve girip, kapının önünde birkaç dakika kalakaldım öyle, gözlerim dolmuştu, ağlamak istiyordum haykırarak ama annem uyuduğu için sesimi çıkaramadım. Sonra odama yönelip yatağıma attım kendimi, gözüm saate ilişti, sabahın 05:00'i olmuş. Ne bitmeyen geceydi, ne lanet bir geceydi diye hayıflanarak uyuya kalmışım...

Bir ara gözümü açtım, saate baktım 07:07'yi gösteriyordu. Allah kahretsin resmen bilinç altıma işlemiş bu yedi rakamı diyerek tekrar daldım uykuya.

Tekrar gözümü açtığımda saat 10:00'du. Eyvah geç kaldım işe. Lanet saatin alarmını niye duymadım ben, anne niye uyandırmadın beni diyerek bağırarak deli gibi dolandım odanın içinde. Sesimi duyan annem yanıma geldi ve "Oğuz sakin ol oğlum, kaç kere geldim yanına, kalkmak istemediğini söyledin, git başımdan dedin, uyuyacağım gitmeyeceğim işe" dedin, o yüzden bende zorlamadım oğlum" dedi. "Tamam anneciğim, olan oldu artık, geç kaldım zaten, bir şekilde hallederim" diyerek sarıldım anneme. Telefonum defalarca çalmış, mesaj da gelmiş, bilin bakalım kim. Evet doğru tahmin, o benim sikik patronum, yine bir sürü hakaretler, kovarım lan siziler falanda filan. Kim takar seni lan amına koduğumun yavşağı diyerek mesaj atmak istedim ama atamadım tabii yine. 

Hızlıca giyinip bir şey yemeden attım kendimi yine dışarı, hemen bir taksi çevirdim ve yola koyuldum. Zaten berbat bir gece geçirmiştim, bir de patronum denen o dallamayı nasıl çekeceğim hiç bilmiyordum, muhtemelen kovulacaktım zaten, ters bir cevap ya da hareketimde. Sakin kalmayı deneyeceğim, çünkü bu işe ihtiyacım var, zaten zor buldum malum. Yol boyunca bunları düşünerek, işyerine vardım. Hadi oğlum Oğuz deyip derin bir nefes alıp girdim içeri...

Öğlen için hazırlıklar devam ediyor. O gün aksi gibi öğleden sonra önemli özel müşterilerimiz de olacakmış. Bunu sonradan Cenk'ten öğrendim. Ee tabi normal, o kadar şansızım ki bugüne denk gelir.  Saat 10:35 olmuş. Kimseye gözükmeden üstümü değiştirmeye gideyim derken, çok sevgili göt patronum karşıma çıktı ve "Ooo Oğuz bey, hoş geldiniz" dedi. "Selçuk Bey, özür dilerim efendim  geç kaldığım için" diyebildim sadece. Ben öyle söyleyince daha da sinirli bir ses tonuyla "Lan ne geç saati, saate baktın mı, kaç saat" dedi. Ben de cevaben "10:39" efendim dedim. Bunu duyunca daha da deliye döndü Selçuk Bey, ve "Oğuz!! seni kovdum oğlum, siktir git lan restoranımdan" diye bağırdı. 

Ulan şerefsiz, zaten birkaç tane müşteri var, onlarda kahvelerini içiyorlar, daha zaten yemek servisi, şu bu için bir ton zamanımız var diye haykırmak istedim suratına, ama yapamadım yine, zor tuttum kendimi. Ama bir dakika lan, kovmadı mı beni bu dallama, istediğimi söylerim diye tam ağzımı açacaktım ki, Cenk geldi koşarak yanımıza ve "Selçuk Bey, efendim her şeyi izah edeceğim size, Oğuz sen de içeri git hazırlan hadi" dedi. Hiçbir şey demeden içeri doğru yöneldim, bu sırada Selçuk Bey "Lan, neyi açıklayacaksın, seni de kovdum göt herif, siktirin gidin ikinizde restoranımdan artık" diye Cenk'e bağırıyordu bu sefer. İçeri doğru yürürken, bir gülme tuttu beni, beni öyle görünce "Senin gülüşüne sokarım, bak bir de gülüyor, ibneye bak ibneye" deyince durdum. Bu sözden sonra artık daha fazla dayanamadım, ne olacaksa olsun diye arkamı döndüm, ağızıma gelene sayıp bir dünya küfür edip basıp gidecektim ki o esnada inanılmaz bir şey oldu, karşı masada Ceyda'yı gördüm...

BENİM KARANLIK SEVGİLİM 🔞Where stories live. Discover now