Ruhuna aldığı yaralar ile daha güçlü olan, inatçılık mesleğinde master yapmış bir kız, Ezra.
Annesi ile bir kasabada yaşayan oradan kaçmak için türlü girişimlerde bulunan ve asla yılmayan bir kızdır.
Ezra'nın umudu bitince inadı başlıyordu.
Ve Ezr...
Ben böyle olmasını her istememiştim, çok yalvarmıştım ona ama o beni bırakmayıp bu küçücük kasabaya hapsetmişti.
Annem, kabuslarımın baş karakteriydi.
"Anne?" diye seslendim ona. Bakışlarını bana çevirip 'ne var' der gibi salladı başına.
Kafan kopsun!
"Fırtına hastalanmış, burada tedavi edilmiyor İstanbul'a gitmesi gerekiyormuş bende götüremeyeceğim için gelen kamyonculardan birine sattım, yarın gelecek haberin olsun."
"Parası?" Aklı fikri para puldaydı zaten! Bir kere de nesi var dedi ölecek!
"At benim atım parasını ben alacağım, sanane yahu! Sattım işte ses çıkmayacak daha yeni at alırım belki sonra." diyerek omuz silktim.