42🍷

6.9K 623 397
                                    


Hyunjin'i gördüğümde ona doğru ilerledim ama yaklaşık 2 metre ötesinde durdum.

Hyunjin kızarmış yüzü ile dolu gözlerle bana bakıyordu.

Telefonumdan saate baktım.

11.55

Daha 5 dakika vardı dolunaya ancak kısa bir zaman olduğu için dert etmemiştim.

Direk gözlerime baktı ve güldü.

"Dolunay açığa çıkmak üzere. Artık b-başlamalıyız..."

Hyunjin'i ilk kez bu kadar dağınık görüyordum. Sevmemiştim bu görüntüyü.

"Neye başlamalıyız ?"

Gülümseyerek sorduğumda kaşlarını çattı.

"Mühürü bozma ayinine?"

Ciddiyetle konuştuğunda tekrar gülümsedim ve ona doğru 1-2 adım attım.

Hala çatık kaşlarıyla beni izliyordu.

"Benim senden ayrılacağımı düşünüyor musun gerçekten?"

Kaşları daha da çatıldı.

Gözleri hala doluydu ancak kaşlarıyla tezat oluşturuyordu.

"Ne diyorsun?"

Gülümsemeye devam ederken biraz daha yaklaştım ona.

Göz ucuyla saatime baktım.

12.00

Tam orada, dolunayın altında atılmıştım dudaklarına.

Kollarımı Hyunjin'in boynuna doladığımda
Hyunjin şaşkınlıkla gerilemişti bir adım.

Hyunjin'in karşılığını hissedemediğimde yavaşça geri çekildim.

Hyunjin şaşkınca bana bakıyordu.

"Ne yapıyorsun?"

Hyunjin kısık bir şekilde konuşmuştu.

"Bana eğer istersem bu mührü bozabileceğimizi söylemiştin. Mühür müdür nedir, inan umurumda değil. Ben senden ayrılmak istemiyorum.
Seni çok seviyorum. Dolaysıyla buradayız, çünkü birbirimizi seviyoruz...."

Mutlulukla söylediğimde Hyunjin'in sağ gözünden bir damla yaş  süzüldü.

Onu ilk kez ağlarken görüyordum...

Hızla kollarımı boynuna dolayıp sarıldım bedenine. Bu sefer karşılık almıştım. O da kollarını belime sardı.

"Çok korkuttun beni... Bu da neydi böyle?"

Güldüm.

Onu korkutmak istememiştim aslında. Sadece onu mutlu edip, onun hep yanında olacağımı ve ayrılmak istemediğimi söylemeye çalışmıştım.

Ama kabul ediyorum, bunun için biraz değişik bir yöntem seçmiştim...

—————:::::::::::::———————

"Bunu yaparken çok eğlendin mi?"

Hyunjin'in alaycı cümlesiyle güldüm.

"Imm, biraz?"

Hyunjin'in evinde oturuyorduk ve saat çoktan gece yarısını geçmişti.

Yavaş yavaş uykum geliyordu ancak Hyunjin'in kolları arasındayken ve birlikte konuşurken uyumak istemiyordum.

"Bunun bedelini ödeyeceksin. Ama sonra..... Şu an bedel ödeyemeyecek kadar uykulusun..."

Başımı kaldırıp hayır anlamında salladım.

"Hayır uykum yok."

Uyumak istemiyordum.

Hyunjin güldü ve saçlarımı geriye doğru nazikce tarayıp alnıma yumuşak bir öpücük bıraktı. Soğuk dudaklarının alnıma değdiğini hissettiğimde gevşekçe gülümsemiştim.

"Artık uyuma vakti."

Oturduğumuz koltuktan kendisiyle birlikte benide kaldırdı ve ben hala kucağındayken merdivenleri çıkmaya başladı.

Yatak odasına geldiğimizde beni yavaşça yatağa yatırdı.

Kendiside yanıma yattı.

Beni kendine çektiğinde bende boynuna başımı sokup iyice sokulmuştum ona.

Mutkulukla gülümsedim.

"İyi geceler meleğim..."

//////////////////////////////////

"Hyunjin , yapma, eğer yapmaya devam edersen, ceza alacağız..."

Bacağımı okşayan soğuk ve kemikli eli itmeye çalışırken nefes nefese konuştuğumda Hyunjin umursamazca omzunu indirip kaldırdı.

Eli biraz daha yukarı çıktığında daha da kasmıştım kendimi.

"Seninle ceza hiç fena olmazdı doğrusu..."

Şaşkınca ona baktığımda göz kırptı ve gülümsedi.

Tanrım, şu an çok tehlikeli görünüyordu...

Elini aletime dokundurduğunda oturduğum yerde yana kaymıştım.

Bu kayma işlemi ise yere büyük bir gürültüyle düşmemi sağlamıştı. Sınıftaki tüm gözler beni bulurken biyoloji öğretmeninin yüksek sesi
kulaklarıma dolmuştu.

"Hwang Hyunjin ve Lee Yongbok Felix, kütüphanedeki koliler ve raflara kaldırılcak kitaplar sizi bekliyor."

Omuzlarımı düşürdüm ve yerden kalkmadan derin bir nefes verdim.

"Ama hocam-..."

Lafımı bölen Hyunjin'in kolumdan tutarak beni kaldırması ve sınıf kapısına sürüklemesi olmuştu.

"Tabiki hocam, biz hemen hallederiz. Bitti sayın..."

Hyunjin kolumdan çekiştirmeye devam ettiğinde şaşkınca ona uydum ve birlikte sınıftan çıktık.

"Gerçekten bravo..."

Hyunjin'i alaycı bi tavırla alkışladığımda Hyunjin omzuma kolunu attı ve kütüphaneye doğru ilerledik.

'"Böyle şeyler için hiç teşekkür etmene gerek yok güzelim. Lafı bile olmaz..."

Derin bir nefes verdim ve belli etmemeye çalışarak bende güldüm.

Hyunjin'in bu tavrı hoşuma gitmiyor değildi doğrusu...

Kütüphane kapısından içeri girdik.

Gerçekten burası cezalı öğrencileri bekleyen bir sürü işle doluydu.

"'Buraya ilk geldiğimiz zamanı hatırlıyor musun sevgilim?"

Gülümseyerek konuştuğumda o da gülmüştü.

"Nasıl unutabilirim?"

Güldüm.

O zaman sevgili bile değildik. Ve şimdi o zamanlar hatırlamam buruk bir gülümseme oluşturmuştu yüzümde...

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Dear vampire 🍷 / HyunlixWhere stories live. Discover now