43🍷

7.2K 597 362
                                    

Aga bunlar azgın ya birazcık smut sahne gibi gibi gibiii bişi var rahatsız olacaksanız lütfen okumayın

Hyunjin'in ağzından:

Olduğu yerde biraz daha sıkıştırdım onu.

"Bir şey mi dedin güzelim, duymadım?"

Kütüphanedeki kameraların görüş açısında olmayan bir masadaydık.

Felix'in kalçasını bir elimle kavrarken diğer elimlede kazağının içinden çıplak belini okşuyordum.

"Y-yapma Hyunjin. Biri görecek..."

Kısık kısık konuştuğunda biraz daha bastırdım kendimi ona.

Ardından tahrik edici bir şekilde belinde parmağımı gezdirdim ve kasıklarına kadar indim.

Felixde cilveli bir şekilde kalçasını salladı ve kendisini kasıklarıma bastırıp sürttü.

Oyunuma o da dahil olduğunda sırıttım.

Elim yavaşça pantolonunun içine süzüldü ve boxerini çekiştirdim.

Elimi boxerinin içine soktuğumda soğuklukla irkildi ve hafifçe öne gitti.

Bu masanında hafifçe ona kaymasına ve metalik bir ses çıkarmasına sebep olmuştu.

"Şşhh, sessiz olmalısın bebeğim. Kütüphane yüksek ses çıkaranları sevmez."

Parmağımla yavaşça Felix'in deliğine hafif darbeler atarken Felix başını masaya yasladı ve derin nefesler aldı.

Bir parmağım yavaşça deliğinde ilerletirken belini okşamaya devam ettim.

"Sessiz olabilecek misin Lee?"

Elimi çıplak göğüslerine getirip göğüs ucuyla oynayarak konuştuğumda hafifçe inledi.

Başını masada olan koluna gömdüğü için inlemesi boğuk ve kısıktı.

"Sessizliğini sikeyi-ahh..."

İkinci parmağımı da deliğine gönderdiğimde kısık ve boğuk bir ses daha duydum.

Yavaşça kulağına eğildim ve kulağının altına ıslak bir öpücük bıraktım.

içindeki parmaklarımı yavaşça ilerletirken değdiğim noktayla duraksadım.

Parmağımın ucundaki pürüzlü noktaya hafifçe tırnağımı sürttüğümde Felix aceleyle ellerini ağzına kapattı.

Normalde buna karşı çıkardım ancak şu an gerçekten sessiz olmalıydık...

Duraksadım ve masumca sevgilime baktım.

"İyi misin güzelim?"

Masum sorum Felix'i kızdırmış olacakki kaşlarını çattı ve bana baktı.

"'Sus ve başladığın işi bitir Hwang..."

içindeki gelgitlerimi hızlandırdım ve onunla eş zamanlı olarak göğüs uçlarıyla ilgilendim.

Felix masanın kenar kısmına penisini sürtmeye çalıştığında onu masanın kenarından uzaklaştırdım ve parmaklarımın hareketlerini daha da hızlandırdım.

Üçüncü parmağımıda eklediğimde Felix mızmızca bir ses çıkardı ve ardından boğukça inledi.

Felix hafifçe titrmeye başladığında sona yaklaştığını anlamıştım.

Ona biraz yardımcı olmak için belini okşadım.

Derin bir inlemeyle geldiğinde masaya kapanmıştı.

Parmaklarımı yavaşça içinden çıkardım ve bedenini okşayarak orgazımın etkisinden sıyrılmasını bekledim.

"Maalesef ki çok sessiz değildin ama yine idare eder..."

Alaycı bir şekilde konuştuğumda Felix başını bana doğru çevirdi.

Yanakları kızarıktı ve dudaklarını ısırmaktan diş izi yapmıştı ve oldukça pembe duruyordu.

"Dayak mı istiyorsun?"

Güldüm ve dudaklarımla dudaklarını örttüm.

Öpüşlerime o da karşılık verirken uzun sayılabilecek bir süre öpmüştük birbirimizi.

/////——////——////——///——

Felix'in ağzından:

"Yine kütüphane cezası almışsınız?"

Seungmin'in soru sorarcasına bakışlarına karşı sinirle Hyunjin'e baktım.

"Evet, aslında hiç bir şey yapmamıştık. Nasıl oldu anlamadım..."

Hyunjin masumca konuştuğunda sinirle ona döndüm.

Hyunjin ise pişkince sırıtarak bana bakıyordu.

"O kütüphane daha neler görecek çok merak ediyorum gerçekten...."

Chan konuştuğunda kızardığımı hissederek yavaşça başımı aşağı eğdim.

Okulun kantininde oturuyorduk. Önümdeki meyve suyundan bir yudum daha aldım.

Hyunjin'in ne içtiğine bakmak için içeceğini elime aldım ve bardağı elimde döndürdüm.

Üstü kapalı olduğu için pipetini ağzıma aldım.

Ağzıma gelen metalik tatla kafamı hemen geri çektim. Telaşla geri çekildiğim için boğazıma kaçan sıvıyla öksürmeye başladım.

Hyunjin gülerek sırtıma vurmaya başlamıştı.

Biraz sakinleştiğimde yüzümü buruşturdum ve elimdeki içecek kutusunu Hyunjin'in eline tutuşturdum.

"Bu da ne böyle?"

Hyunjin'e sorduğum soruyla Hyunjin güldü ve elindeki içecek kutusunu salladı.

"Geyik kanı, mmm, en sevdiğim..."

Onun bu cevabı herkesi güldürmüştü.

"Kanını alırken geyiği öldürüyor musunuz?"

Jisung'un bu sorusuyla ortam biraz ciddileşmişti.

"Bundan 100 yıl önce ailem yapay kan üretmeye çalışmıştı ancak işe yaramadı. Kanın o demir oranı ve içindeki mineral oranlarını ayarlamak imkansız gibi bir şey. Ayarlansa bile bizim kan ihtiyacımızı karşılamıyordu. Ve kan yoksa, bizde yokuz. Bu yüzden bir canlıdan onu öldürmeyecek kadar az bir şekilde kan alınıyor ve onun DNA'sının
örgüsü kopyalanıp çoğaltılıyor. Bizde onları kullanıyoruz..."

Hyunjin'in dedikleriyle kaşlarımı çattım.

"Sizin değiminizle kanı sulandırıp içiyoruz..."

Chan'ın söylediklerinden sonra başımı salladım. Böylesi gerçekten daha açıklayıcıydı....

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Dear vampire 🍷 / HyunlixWhere stories live. Discover now