2.3

8.1K 813 106
                                    

"Jisung kalk ve bu soruyu yap"
Onca parmak kaldıran varken niye ben demeyeceğim ders Minho'nun dersiydi. Soru kolaydı. Yapıp yerime oturacaktım.
"Tenefüste odama gel"

Duyduğum fısıltı ile göz ucuyla ona bakmıştım. Kimsenin duyduğunu düşünmüyordum. Ben bile zor duymuştum. Soruyu çözüp kalemi eline vermiştim. Yerime gittiğimde dikkatlice dersi dinlemeye başlamıştım. Zil çaldığında Minho kitaplarını toplayıp sınıftan çıkmıştı. Şimdi peşinden mi gitmem gerekiyordu?

Yavaşça yerimden kalkıp onun odasına doğru ilerledim. Ne diye çağırmıştı beni? Gene neden bağıracaktı acaba. Kapıya geldiğimde tıklatıp içeri girmiştim, masada oturmuş bana bakıyordu.
"Bir şey mi oldu Bay Lee?"
"Hayır sadece seni görmek istedim"
"Öğretmenler öğrencilerini görmek için odalarına mı çağırıyor?"

"İnsanlar sevdikleri kişileri görmek için yalnız kalmak isteyebiliyor Jisung."
"Sevdiğin kişi?"
"Evet?"
"Jisung lütfen dinle beni"
"Seni dinlemem için tek bir sebep söyle"
"Sen beni seviyorsun ben de seni seviyorum bundan daha önemli bir sebep var mı?"
"Beni mi seviyorsun güldürme beni"

"Bu gece kendimi açıklamama izin ver Jisung. Buluşalım ve konuşalım."
"Üzgünüm bu gece bana ders vermeyi seven öğretmenim ile dersim var"
"Jisung beni dinle artık."

Zil çalmıştı. Sonunda kaçabilecek bir bahanem vardı.
"Üzgünüm derse gitmem gerekiyor"
Kapıya doğru ilerlediğim sırada sırtım sertçe kapıya doğru ittirilmişti.

"Yeter artık beni dinle kendi kafanın dikine gitme"
"Emin ol Minho kendi kafasının dikine giden ben değilim"
"Hadi ama Jisung üzülen kişi tek sen değilsin."
"Sana böyle davranmama rağmen üzülüyorsan kendimi düşünemiyorum Minho"

Burukça nefes verip bana bakmıştı.
"Üzgünüm"
"Ne?"
"Üzgünüm Jisung"

"Seni üzdüğüm için sana sert davrandığım için özür dilerim."
Susmuş sadece ona bakıyordum. İlk defa onu bu kadar yumuşak konuşurken görüyordum. Gözlerinin içine baktığımda gerçekten pişman olduğunu görüyordum. Fakat affetmeyecektim çünkü gerçekten o beni çok üzmüştü. Azıcık sürünmesinde bir zarar olmazdı.

Gözleri dudaklarıma kaydığında yutkunmuştum. Kafasını yavaşça bana yaklaştırıyordu. Kapının kolu zorlandığında birinin geldiğini anlamıştık.

"Minho?"

Bu Mingi'nin sesiydi.
"Dolaba saklan"
"Ne neden?"
"Çünkü ders saatinde olduğumuz için olabilir mi? Senin ders saatinde burada ne işin var?"

Haklıydı hızlıca dolaba girip kapağı kapamıştım. Aslında bu benim işime gelirdi ne konuştuklarını dinleyebilirdim.

Teachers °Minsung°Where stories live. Discover now