36.

211 6 3
                                    


Zehra'nın dilinden

Hepimiz birden odadan çıkmıştık. İkisinin de gözlerindeki ümidi görmek beni mutlu yapmıştı. Daha da güçlü bir şekilde odadan çıkıp annemin olduğu yere ilerlemiştik. Annem elinde ki telefonu kapatırken anneme soru yöneltmiştim. "polisi aradın mı anne" kafasını olumlu anlamda sallayınca tuna ve semaya sarılıp "çok şükür" diye tepki vermişti. Baygın adamlarda ki silahları da alınca etrafa dikkatlice bakarak aşağı inme kararı almıştık. Ellerimizde silahla yavaşça aşağı inmiştik. Aşağısı çok farklı bir yerdi.  Büyük bir yerdi ve ayrı ayrı odalar yoktu. Biraz araç park etme yerlerine benziyordu. Burası çok daha karanlıktı ve etraf pek net gözükmüyordu.

Gözüm daha karanlığa alışmamıştı ama hepimiz çok dikkatli ve sessiz bir şekilde yavaş yavaş ilerliyorduk. Tuna'nın elimi tutması ile hafif titreyince "sakin ol benim" diyerek beni sakinleştirmişti. Gözlerine bakıyordum öylece... Bana bakıyordu oda ellerimi hafif sıkıp "seni seviyorum kurtulacağız buradan söz veriyorum." diyerek alnımdan öpmüştü. İlerlemeye devam ederken adam sesleri duymaya başlamıştık. Adamların sesinde tedirginlik yada korku var gibiydi. Adamlara çok yaklaşmayarak dedikleri şeyleri dinliyorduk.

"karım hamile ve doğurmak üzere onun yanında olmalıydım ama ben burada gelmiş şu Faruk şerefsizinin pis işlerine yardım ediyorum"

"sakin ol abi bak tehdit ediyor ve sen karını ve kızını korumak için bu işi yapıyorsun unutma"

"haklısın kardeşim ama aklım sürekli onlarda ve karım bana giderken ne dedi biliyor musun? o haldeki kadın çocuğunu görmeden ölmeni istemiyorum dedi.  Şimdi kadın bile ne bok işim olduğunu biliyor"

"abi inan bana bu işten kurtulacak o güzel kızını göreceksin"

...

Faruk'un adamlarının konuşması kanımı dondurmuştu. Adamın karısı doğum yaparken burada bu pislik adamın işlerini yapmak zorunda kalmıştı. Ama gene de o adama merhamet edemezdim. Çünkü o bizim düşmanımızın adamıydı. Karısını ve kızını korumak için başka yöntemler de bulma hakkı varken kötü bir adam olmayı seçip pislik bir adamın koruması gibi olmuştu. Ne yapacağımızı düşünürken direk onlara doğru saldırma planı geçiyordu aklımdan  Tunaya hızlıca direk silahla tehdit mı etsek diye danışıyordum. Oda tehlikeli olduğunu bilse de başka çaremiz olmadığını biliyordu. İçime gelen enerji ve güven ile adamların önüne atlamıştım. Silahı onlara tutarak kaldırın ellerinizi derken aynı şekilde Tuna,Sema ve annem o ikisine silahı tutuyordu. En önlerinde liderliklerini yapıyor gibi bir şeydim. Adamlar önce şaşırsa da ellerini silahlarına atıp bize doğrultmayı planlarken adamın kafasına dayamıştım. O sırada "karın ve daha hiç göremediğin çocuğunu babasız mı bırakmak istiyorsun" dedim sert bir şekilde Adamı zayıf noktasından vurmak akıllıcaydı.  Adam silahı yere bırakınca ayağımla itekleyip uzaklaştırmıştım. Diğer adamda pes etmiş şekilde silahı kendinden uzağa koymuştu. Tuna onları köşeye doğru götürürken etrafı izliyordum. Baya bir ilerde bir ışık ve adamlar var gibi gözüküyordu. Annemgir ve semagir adamlarla ilgilenirken oraya yani ışığın olduğu yere ilerlemeye başlamıştım. Fakat saklanarak gitmiyor kafam dimdik bir şekilde gidiyordum.Hiç bir şey umrumda değildi ama o oradaki adamların Faruk ve İbo abi nin olduklarından adım gibi emindim. 

 Hepimiz ilerliyorduk. İçimde ki korku ve cesaretin tarifi çok büyüktü,belki yaşadığım tüm şeylerin ağırlığını kaldıramıyordum artık. Uzun süredir faruktan intikam almak istesemde olmuyordu. Bugün her şey bitecekmiş gibi hissediyordum. Dönüp anneme baktım. Kısa sürede kadının tüm enerjisi bitmiş gibiydi. Göz altları morarmıştı dışardan sanki dokunsan düşecek gibi duruyordu. Belki o bugün onu son görüşüm olucaktı, İçimdeki o his artmıştı. Ne olduğunu bilmediğim o his... İçime batıyordu. Ne olduğunu bilemediğim his ile Faruğun sesini duymam bir olmuştu. Kahkaha atıyordu. Bu adamın amacını her zaman öğrenmek istemiştim, küçüklüğümden beri bir korku bir savaşla yaşıyordum. Ve bugün herşey bitecek hissiyatı vardı içimde belki gerçektende herşey bitecekti.

  Aydınlık tarafa hepimiz geçmiştik. Karşımızda faruk ve ibo abi vardı, ikisinin de saçı başı dağılmış şekilde bize bakıyorlardı, ibo abinin gözlerinden şaşkınlık okunabiliyordu, Farukta ise nefret kokusu dışında hic bir şey yoktu, tek yaptığı şey bana öfkeyle bakmaktı. Bana tamamen dönmesiyle belindeki silaha gözüm kaymıştı. O nan içimdeki korku ile bi iki adım atmıştım. Korkmamın tek sebebi sevdiklerime zarar gelecek korkusuydu. Faruk bana seslenmeye başlayınca üzerine doğru atlama isteğini kafamdan kovmaya çalışıyordum. 

- en başından beri bu günü bekliyordun zehra

dedi faruk ona sadece boş boş bakışlar göndermekle yetindim. Bir kolum annemdeydi. Onu arkama alıp bi iki adım tekrar attım. Farukla dip dibeydik. Ve o kadar çok nefret ediyordum ki.Yüzüne yumruk çakmak için can atıyordum resmen. Ve düşüncelerimin arasından tekrar konuşmaya başladı.

- Baban, herşeyin suçlusu babandı. 

Demesi ile belindeki silahı alması bir olmuştu. Kimse hiç bir şeyi anlamadan silahı bana doğrulttu. O an anlamıştım İçimdeki hissin ne olduğunu..

 Ardından kafam durmuştu. Kafamın içinden her an geçiyordu, olan tüm şeyler herşey sanki bir flim şeridi gibi önümden geçiyordu. Ben napmıştım ki bu adama? bana neden zarar veriyordu, neden benim hayatımı başlı başınca mahvetmişti. Herşey bana zarar veriyordu. Babam dedim, babam, neden baba neden? neden benim bunları yaşamama yol açtın babam. Senin yokluğunda bile senden ne kadar nefret etsem de içimde bi yerde hep bi sevgi vardı sana karşı, neden sen yaptın bunu bize baba? 

Ardından silah sesi gelmişti. Karnımda ki acı ile kalbime sanki bıçaklar batıyordu. Tüm olan şeyler kalbime daha çok zarar veriyordu. Elimi karnıma getirmemle elimdeki ıslak hissiyatına bakmıştım. Elim, karnım her yerim kan içinde kalmıştı. Anneme baktım acıyla ve annemin çığlık atması bir olmuştu. Yere devrilecek gibi olmamla tunanın refleksle beni belimden tutması bir olmuştu. Tuna dizlerinin üzerine çökmüştü. Üzerinde yığılmış kalmıştım. İbo abi,annem,tuna ve sema hepsi feryat içinde ne yapacağını şaşırmıştı. İbo abi faruğun üzerine atlamıştı, acı içinde kıvranırken herşeyi duyabiliyordum. Boğuşuyorlardı. Yanı başımda Tuna saçlarımı geriye atıyor. 

'nolursun güzelim, nolursun dayan,AMBULANS AMBULANSSSS,nolursunuz biriniz yardım edin' 

Tüm feryatlarını duyuyordum. Kafamda herşey siliniyordu sanki,sesler azalıyordu. Uğultular kalmış gibiydi, gözüm kapanıyordu, herşey yavaş yavaş karanlığa kayboluyordu. Herşeyin sesi gitmişti. Gözlerim karanlığa hapsolmuştu... 

DÖVÜŞÇÜ KIZWhere stories live. Discover now