27

3.2K 194 52
                                    

Dünya sınıf tamamen boşalınca çantasını aldı ve koridora çıktı. O ilk çıkış curcunasını yaşamaktansa eve geç gitmeyi tercih ederdi.

Bir keresinde tam kapının önünde bir kız düşmüştü ve insanlar onu umursamadan yanından geçip gitmişlerdi. Kız ise zar zor kendi kendine ayağa kalkıp kapının önünden çekilmişti.

Dünya en az o kız kadar sıska ve güçsüz olduğu için kendi kendine böyle bir kural koymuştu.

Bomboş kordoru geçip çıkışa ulaştığında bahçede hâlâ sohbet eden kişilerin olduğunu gördü. Birkaç hoca ise onlarla birlikte sohbet ediyorlardı.

Dünya bahçe kapısından çıktığında kendisini bekleyen Toprak'ı gördü.

Doğru, bugün okul çıkışı için söz vermişti. Sözü bir hafta kadar önce verdiği için tamamen aklından çıkmıştı. Sınav senesi olduğundan kafası çoğu zaman gidebiliyordu.

Özellikle haftanın 5 günü saat 16.00'dan 19.00'a kadar dershaneniz varsa...

Toprak gülümseyip yaslandığı duvardan ayrıldı ve dikleşti. "Selam." Dedi samimice.

Dünya birkaç saniye ona boş boş baktı ve üzerine yığılır gibi ona yaslanıp sarıldı. Fazla yorgundu.

Toprak sarılışına sıkıca karşılık verdi. "Birilerinin beyni yanmış bakıyorum da."

"Sen şanslısın tabi okula falan gitmiyorsun, işin gücün dans edip burs kazanmaya çalışmak." Yüzünü Toprak'ın ceketine gömdüğü için sesi boğuk çıkmıştı.

"Dans tutmumu lütfen küçümseme, bir gün ünlü bir balet olunca görürüm paralarımı yerken seni."

Dünya yüzünü ceketten ayırdı. "He ya köşeyi dön de şöyle rahat bi hayat sürelim."

İkisi birbirinden ayrıldı ve yan yana yürümeye başladılar.

"Tüm umutlarını bana bağlamışsın."

"Benim köşeyi dönmem için plastik cerrah falan olmam gerek. Benlik değil o da. Kendim çirkinken insanları hiç güzelleştiremem valla."

Toprak kolunu Dünya'nın omzuna attı. "Ne güzel işte fil dişim insanlara geldiklerinde umutsuz bir vaka gösterip teşvik edersin."

Dünya güldü ve yavaşça Toprak'ın göğsüne vurdu. "Ya bi yürü git."

"Ama sen beni yanlış anladın." Dedi gülerek Toprak. "Ben iç güzellik bakımından dedim. Kesin seni gördüklerinde derler ki; bu adam kendiyle ne güzel barışık ben asla onun gibi olamam bari dışım güzel olsun."

Dünya sağ eliyle sanki vites kolu çevirirmiş gibi yaptı. "R'ye geçtin bakıyorum." Devam etti. "Ya sen ne güzel ilk yazdığın zaman çok güzelsin bebeğimsin falan diyordun. İlla bunları demem için depresyona mı girmem gerek?"

"Yoo hâlâ güzelsin. Güzelliğinden asla bir şey kaybetmedin." Dedi Toprak gayet normal bir tonda.

Dünya bir süre onun yüzünü inceledi. Yola bakan yüzde herhangi bir ciddiyetsizlik göremeyince önüne döndü.

"Dengesiz."

Toprak kolunu Dünya'dan çekti ve elleriyle yüzünü sıvazladı. "Yine suçlu oldum ben."

Dünya ilerlediklerinde istediği çiğ köfteciyi görünce Toprak'ın kolunu tuttu. Bu sarışının durup ona bakmasına neden oldu.

"Efendim?"

Dünya çiğ köfteciyi gösterdi. "Çiğ köfte alsam susar mısın?"

Toprak kafasını salladı. "Çiğ köfte için kurşun atarım."

Dünya kaşlarını çattı. "Kurşun yemez misin?"

"Bebeğim kurşun yersem nasıl bir daha çip köfte yiyebilirim ki?"

Dünya başını salladı ve çiğ köfteciye girip iki dürüm aldı. Birini Toprak'a uzattı. Toprak dürümü elinden alıp yemeğe başladı. Dünya'da yemeğe başlayınca aralarında sessizlik oluştu.

Toprak kaşlarını çattı. "Etli mi bu?"

Dünya başını salladı.

"Restoranların etli yapması yasak değil miydi?"

Dünya omuzunu silkti.

İkisi birlikte en son parktaki bir banka oturdular ve sohbet etmeye devam ettiler.

"Ya abi askeri sistem daha mı iyi? Adamlar bir referandum yaptı yüzde doksan evet dedi g*t korkusundan."

"Sanki İnönü ikinci Atatürk'tü."

"Olmaya çalıştı ama fayda etmedi, değil mi?"

"Bir kere güç zehirlenmesi yaşadı o."

"Peki hiç mi iyi icraati yok? Fabrikaları kim kurdu?"

İkilinin tartışması yanlarından geçen arkadaş grubuyla bölündü. 3 kız önlerinde dikildi.

İçlerinden bir tanesi öne çıktı. "Pardon topumuz şuradaki ağaca takıldı üçümüz de alamadık. Siz de baya uzun boylu birisi gibisiniz, yardım eder misiniz?"

Toprak bir an Dünya'ya döndü. Dünya omuz silkince onlara geri döndü. "Olur, nerede?" Diyerek ayağa kalktı ve iki kızı takip etti.

Dünya'nın yanında kalan kız yavaşça Dünya'nın yanındaki boş yere oturdu. Sonra gülümseyerek Dünya'ya döndü. "Eee yanındaki olan bekar mı?"

Dünya aniden gelen soruyla afalladı. Kaşlarını kaldırıp kıza baktı. "A-afedersin?"

Kız gözlerini devirip tekrarladı. "Sarışın diyorum, bekar mı?"

Dünya sakince nefes aldı. 'Sakin ol sevgilin olduğunu vahiy yoluyla öğrenecek değil ya' dedi içinden.

"Hayır bekar değil, aslında benim sevgilim." Dedi olabildiğince nazik bir şekilde.

Kız ona küçümseyici bir bakış attı. "Sahi mi?" Dedi fısıldayarak. Daha sonra saçlarını savurdu. "Çirkin şansı denilen şey harbiden varmış."

Dünya dişlerini sıktı. "Öyle diyebiliriz. Özellikle benim kadar anlayışlı birine denk geldiğin için çok şanslısın." Dedi samimiyetsizce gülerek.

Kız birkaç saniye afalladı ve Dünya'nın yanından kalktı. "Ben şu topa bakayım." Dedi ve hızla arkadaşlarının yanına gitti.

Dünya o tarafa baktığında Toprak'ın ağaçtan topu kızlara attığını gördü. Daja sonra ağaçtan indi ve kızlara el sallayıp yanına geldi.

"Gerizekalılar futbol topunu nasıl ağaca diktilerse." Diyerek yanına oturdu.

Dünya güldü ve ona baktı.

••••

Yeni tanıştığım kişi: F1 ne?

Annem: Oh no

Babam: Oh no

Yakın arkadaşım: Oh no

Sıra arkadaşım: Oh no

Öğretmenlerim: Oh no

Sınıfım: Oh no

Kuzenlerim: Oh no

Akrabalarım: Oh no

Kapıcımız: Oh no

Sokakta beslediğim köpkeler: Oh woof

Abim ve ben: OTURUN HİKAYE ZAMANI




Çirkin//bxbWhere stories live. Discover now