9 'show must go on'

9.8K 644 168
                                    

Balemiz: Kuğu Gölü Balesi

Baş roller: Odette ve Prens Siegfired

Perde sayısı: 4

Prensin ilk görünüşü: Perde 1

Odette'in ilk görünüşü: Perde 2

Konu: Prens Siegfried, göl kenarında dolaşırken kuğuların arasından ortaya çıkan biri, ona prenses Odette olduğunu, büyücü Rothbart’ın onu ve arkadaşlarını kuğu şekline soktuğunu; ancak geceyarısı insan kılığına geri dönebildiklerini sabah karşı yeniden kuğuya dönüştüklerini anlatır. Büyünün bozulması için bir erkeğin kızlardan birisine âşık olup –sadece onun- aşkına yemin etmesi gerekmektedir. Prens, Odet’i yanında alıkoymak ister ama o kuğuya dönüşüp göle (gölün lanetlenen kişilerin ailelerinin göz yaşlarından oluştuğu hakkında efsaneler vardır) geri döner.

Ertesi gün 21. doğum günü nedeniyle onuruna verilen baloda Prens, kendisine tanıtılan kızlardan birini evlenmek için seçmek durumundadır. Baloya baron kılığına girmiş büyücü Rothbart yanında Odette’in yüzünü kullanan kızı Odile ile gelir. Prens, Odile’in Odette olduğunu zannederek onu sevdiğine dair yemin eder.

Buna tanık olan Odette, ihanete uğradığı için ölmek ister. Durumu fark eden ve bağışlanmak için göle gelen prens, Odette’e yalvarıp aşkını kabul ettirir. Bu sırada büyücü Rothbart çıkagelir ve prense kızıyla evlenmek için ettiği yemini hatırlatır. Odette’ten ayrılmak istemeyen prens, sevgilisi ile ölmeye karar verir ama iki sevgilinin fedekârlığı büyüyü bozar. Büyücü ölür; kuğular insana dönüşür; Pens Siegfired ile Prenses Odette birbirine kavuşur.

İyi okumalar...

"Şaklabanımız burada, köylüler burada... prens nerede?"

Sahne görevlerinden birinin çağırısı ile ona döndüm. "Buradayım." Dedim sessizce.

Görevli gülümseyerek başını salladı. "Son yirmi dakika!"

Oturduğum sandalyeye biraz daha yayıldım. Üzerimdeki tayt rahatsız etmeye başlamıştı.

"İyi misin?"

'Odette' karakterini oynayan Sevim yanıma gelmişti. En yakın olduğum kişi olabilirdi bu balede.

Omuz silkerek cevap verdim sorusuna.

Yüzüne acı bir tebessüm yerleştirdi. "Gelmedi mi?"

"Kapı görevlisi kimsenin bileti almaya gelmediğini söyledi."

Sevim yanağının içini ısırdı. "En son konuştuğumuzda gelecek demiştin."

"Fikrini değiştirdi." Yüzümdeki makyajı umursamadan ellerimi yüzüme kapattım. "Ben çok kötü biriyim."

Sevim ellerimi yüzümden çekti. "Birincisi: elini yüzünden çek, makyajın bozulacak." Yüzümü kontrol edip devam etti. "İkincisi: senin kadar iyi bir erkek hayatım boyunca görmedim, kendini aşağılama. Üçüncüsü: ilk sıra tamamen dolu."

Gözlerimi onun gözlerine diktim. "Ne?"

"Yerlerinize!"

Sevim bana göz kırparak ayağa kalktı. Ben de peşinden ayağa kalktım ve sahne görevlisinin gösterdiği yere geçtim.

(İlk sahnede çoğunlukla saraydaki davetliler ve şaklaban dans etmektedir. Prens arada görünür.)

Benim sıram gelince girişimi yaptım. Müzik küçük bir duraksama ile girişimi vurgularken ön sıraya küçük bir göz attım. Anında gözlerim güzel yüzü buldu.

Çillerle kaplı yüzünü, hafif uzun saçlarıyla gizlemişti. Burnu biraz büyüktü, gözleri nizamsızdı, dudakları küçücüktü, kaşları fazla inceydi, alnı genişti ve yanakları içe göçüktü. Bunlara rağmen çok güzeldi. O kadar güzeldi ki, ışıklar benim üzerimde değil de, onun üzerinde gibi parıldıyordu. Vücudu küçücüktü, düz bir beli vardı, omuzları vücuduna oranla geniş olsa da, normal bi erkeğe göre küçüktü. Bu fazla minik bedenin küçükken geçirdiği bir hastalık olduğunu sonradan öğrenmiştim.

Bütün bu şeyleri geride bırakmamız gerek, içi çok güzeldi bu çocuğun. Kendisine kötülük edenlere bile iyilikle yaklaşma gibi kötü bir huyu vardı küçüğün. Ancak kalbinin büyüklüğüne dayanıyordu bu huy.

Birinci perde ben onu izlerken bitivermişti.

Sıra ikinci perdedeydi.

••••

Gelmemem gerekiyordu...

Herkes bana bakıyor. Okuldakilerin yarısından fazlası burada.

Başını eğ Dünya, seni görmelerine izin verme.

'Kork onlardan Dünya, onlar senin cehemnemin.'

Cebimden telefonumu çıkardım. Ancak ilk defa tuşlu telefon kullandığıma lanet ettim.

"Bakın kim buradaymış?"

Dünya gözlerini sıkıca kapatıp ensesinden çekilmeyi bekledi, ancak hiçbir şey olmadı.

Gözlerini yavaşça arkasına çevirdiğinde Turgut'un başkasıyla uğraştığını gördü.

Okul birincisi, Cenk.

Dünya dudaklarını ısırdı ve etrafına bakındı. Kimse onları umursamıyordu. Yumuklarını sıktı ve yerinden kalktı.

"Turgut!" Dedi kendinden beklenmeyecek bir cesaretle (salaklıkla).

"Duble dayak mı?" Turgut kötü bir gülüş sergiledi ona. "Harika."

Dünya yutkundu ve üzerine yürüyen Turgut ile geriledi. Ta ki orekstra çukurunun korkuluklarına dayanana kadar. Turgut ile arasında kısa bir mesafe kalmıştı ki, zil çaldı.

Turgut homurdanarak geri çekildi ve sırasına ilerledi. Dünya rahatlamış bir nefes verdi.

Telefonuna baktığında zilin beş dakika erken çaldığını gördü.

Çirkin//bxbWhere stories live. Discover now