4: pişmanlık

1K 96 142
                                    

Min Yoongi'den

Telefonun karşısında konuşan Namjoon'u sıkılmış bir şekilde dinliyordum. Çünkü anlattıklarının hepsinin olacağını biliyordum ve bunları bir daha ondan dinlemek sıkıcı geliyordu. Derin bir nefes aldım ve dayanamayarak lafını kestim. "Her neyse Namjoon, cesetin çaresine bak ve buraya gel." Karşı taraftan beni onayladığında telefonu kulağımdan çekmiştim ki odamın kapısı kırılırcasına açıldı.

Kaşlarım çatılırken kapıya dönmüştüm. Hiddetli adımlar ile içeriye giren Lisa ile sinirli bir şekilde sordum. "Sen ne yaptığını sanıyorsun Lalisa?" Kapıyı çalmasını falan beklemiyordum ama odama alıcaklı gibi girmekte neyin nesiydi?

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?" Onun da sesi sinirli çıktığında oturduğum yerden kalkmış ve başımı hafifçe yana yatırmıştım. "Ne yapıyormuşum?"

"Bana attığın mesaj Yoongi! 'Ji-Yong'un kulağına birisinin sevgilisi Chae-rin'e takıntılı olduğunu fısıldayacağım.' Da ne demek?" Söyledikleri ile derin bir nefes verip gözlerimi devirdiğimde eklemişti. "Ölmek mi istiyorsun?! O adam sevgilisine takıntılı ve böyle bir iddiada bulunduğun için bile seni öldürür." Bir kez daha gözlerimi devirmemek oldukça zordu.

Benim için endişelenirken odama beni öldürecek gibi girmesi ise... oldukça ironikti. "Sevgili kardeşim, kendi canımı ya da senin canını tehlikeye atacak kadar aptal mıyım?" Kaşları çatıldı hafifçe. Korktuğunda tam bir salağa bağlıyordu... ama bunu bilmese daha hoş olur. "Namjoon'a söyledim ve bir kurban ayarladı." Tabii adam işin sonunda öleceğini bilmiyordu. En azından geride kalan ailesi bizim sayemizde güzel bir hayat yaşayacaktı! "Ve iş halloldu bile." Derin bir nefes verdi dediklerim ile ve siyah kısa saçlarını geriye attı.

"Peki kimin üzerine saldın onu?"

"Jeon Jungkook'un." Diye yanıtladım onu. Gözlerini hafifçe büyüterek bana baktı. "Onu halletmek için birilerine ihtiyaç duyacağını düşünmezdim." Göz devirerek yeniden yerime oturdum. "Kendi işim için değil, Jeon Jisoo için. Kardeşlermiş meğersem."

Aslında Jeon Jungkook'un işini kesinlikle Ji-Yong'a kalmadan ben halledectim, Jisoo'dan gelecek adresi bekliyordum sadece. Fakat o istediği için yine de bunu yapmıştım ki şu iyilik olayından hâlâ bir tane olsun.

Lalisa'nın kaşları kalktı duyduğu isim ile ve başını iki yana salladı. "Birbirlerinden bu kadar mı nefret ediyorlarmış? Jeon Jungkook'un üzerine resmen bir canavar salıyor."

"Baya nefret ediyorlarmış. Kardeşinin canını yakacağımı söylememe rağmen bana onun adresini vermeyi kabul etti."

"Sen ne yapacaksın onun adresini?"

"Ben öldüreceğim Lali. Depomu patlatmasını ve bir kaç ay önce yaşananları elbette unutmadım." Gözlerini devirip derin bir nefes aldı. "Sende onun deposunu patlatmıştın. Ayrıca şu kıskanç abi tavırların hiç çekilmiyor." Yüzünü buruşturarak kurduğu cümleleri pek umursamasamda cevap vermiştim.

"Yetmez, daha fazla mali zarar vermeliyim. Ve kıskanç abi tavırları falan sergilemiyorum sadece seni koruyorum." Güler gibi bir ses çıkarttı ve masanın üzerinde hafifçe bana yaklaştı. "Ben korunması gereken küçük bir kız çocuğu değilim Yoongi, mafyayım aynı senin gibi." O kesinlikle korunması gereken küçük bir kız çocuğuydu.

black swans, lisgguk yoonsooWhere stories live. Discover now