11!dasom

241 34 21
                                    

Odamın kapısı tıklatıldığında balkonda oturmuş böğürtlen çayı içiyordum. Ses etmedim. Bir süre sonra kendiliğinden içeriye adım atacaktı nasıl olsa. Evdeki küçük kız kardeşim beni bu saatlerde yoklamaya gelirdi. Benim tam tersim olmasına rağmen, en çok onunla anlaşabiliyordum. Bir şekilde benden daha olgun olduğu için beni pür dikkatle dinlerdi. Bazen hangimizin gerçekten de abla olduğunu unutuyordum.

Sessizce yanıma adımladı. Yerdeki puflardan birine kendini bırakırken göz ucuyla ayağımın ucundaki pakete bakıyordu. Birazdan azarlayacı bir türde konuşma duymaya hazırdım. Her zaman olduğu gibi kollarını bağlayıp kaşlarını çattı. Sokak lambasının ışığı yüzüne hafifçe vuruyordu. Çatık kaşlarını görebiliyordum. "Sana kaç kez söylemem gerek? Bunu içerek kendini rahatlatmıyorsun. Aksine daha da kötüleşiyorsun, içmediğin zamanları bir düşün. Sen de nasıl bir bağımlılık yarattığını düşün. Kendine hiç değer vermiyorsun, abla. Bilmeni isterim ki, senin ardında ben varım. Beni erkenden yalnız bırakamazsın!" Son cümlesini özellikle bastırarak söylemişti. Gülmemek için dudaklarımı dişliyordum. Ölmekten bahsediyordu yine. Sanki ben tam şu an hayata gözlerimi yumacakmışım gibi. Pakete uzandım. İçinden birini çıkardım, dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Şu an dediği gibi bu bağımlılığa ihtiyacım vardı, her ne kadar beni berbat bir duruma soksa da.

"Onunla konuştun mu?"

Durduk yere sorduğu soruyla kıkırdadım. O kimdi çok iyi biliyordum. Ancak, küçük kız kardeşimle uğraşmak daha çok işime geldiği için salağa yatmak beni cezbediyordu. "Kimden bahsediyorsun, Dami?" Gözlerinin içine baka baka söylemiştim. Sinir olmuştu. Yine...

Kısa saçlarını kulağının arkasına attı. Dudakları büzülürken gözlerini benden kaçırıyordu. Utanıyor muydu sahiden? Ona böyle olmamasını öğretmeliydim belki de. Böylelikle bana ihtiyaç duymazdı. Sıkıntıyla ofladı. Çakmağımı alıp sigaramı yaktım ben de. Gecenin sesizliği güzeldi. Ara sıra birileri sokaktan geçiyordu. Burayı seviyordum. İçime çektiğim dumanı yavaşça geriye bıraktım. Buna bu kadar ihtiyacım olmamalıydı. Kafamı dinlendiren tek şey buydu. Aptal gibiydim.

Omzumda hissettiğim baskıyla o tarafa döndüm yine. Bana yalvaran gözlerle bakıyordu. İsteklerinin son bulmayacağını biliyordum. Bir şekilde bu işe başlamıştık. Devamını getirmem gerekiyordu.

"Kang Dasom, beni onunla tanıştır."

Gözlerim hızla büyürken anlamakta zorlanıyordum. Bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim. Üzerinden çok geçmemişti. "Sen hazırsan benim için bir sorun yok." Gülümsedim. Böyle bir şey söylemesi beni şaşırtmış olabilirdi. Ancak, cesaretini toplayabilmesi beni daha mutlu etmişti. Pişman olarak bu dünyadan gitmek istemiyordu belki de.

 Pişman olarak bu dünyadan gitmek istemiyordu belki de

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


hoş geldin Dami:)

she's not afraid, hwang hyunjinWhere stories live. Discover now