48.SADAKAT

25.5K 2.2K 1K
                                    

SELAM MİLLET.

Yeni Bölüm sizlerle.

Sınır 800-800 oy ve yorum.

Sizden ricam sınır geçilsin diye yb, emoji, nokta vb. şekillerde yorum yapmamanız.

Bölüm şarkısı medyada. Dinleyerek okuyabilirsiniz. Dilerseniz Salim Dündar Aynalar parçasını da dinleyebilirsiniz.

Bölüm oldukça uzun... Keyifli okumalar 🖤

Bölüm sonunda ufak bir konuşmam var okumadan geçmeyin lütfen

Bölüm sonunda ufak bir konuşmam var okumadan geçmeyin lütfen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

. "... eski bir hukuk deyişini hatırlayalım: Șüpheli için hareket, hareketsizlikten daha iyidir, çünkü hareket etmeyen, hiç farkında olamadan bir terazinin kefesine konulabilir ve günahlarıyla birlikte tartılabilir. "

Sayfayı çevirip okumaya devam etmeden arasına kitap ayracını yerleştirip kitabı komodinin üzerine bıraktım ve Yusuf'a döndüm. Franz Kafka en sevdiği yazarlardan bir tanesiydi ve ben bana bir ömür gibi gelen bu zamanda neredeyse tüm kitaplarını okumuştum Yusuf'a. Şimdiyse Dava'yı okuyordum. En sevdiği kitaptı... Yoğun bakımdan özel odaya alınmıştı. Hala entübeydi. Ekim sonundaydık ve bu odada geçirdiğimiz yirmi üçüncü günümüzdü... Yusuf ise yirmi yedi gündür komadaydı. Onu bu odaya aldıktan sonra yanından hiç ayrılmamıştım. Okulu dondurmuştum, annemle her saat telefonda görüşüyorduk. Haydar abi ve Emir her Allah'ın günü yanıma geliyorlardı.

Aslan ve Doğu'da yanımdan hiç ayrılmazken Baran tamamen Zümrüt Hanımla ilgileniyordu. Aslan ile küçük yollar kat etmişken Doğu ile dağları aşmıştım şu bir ayda. Desteğini hiç esirgememiş her an yanımda olmuştu. Kerem bu süreçte oldukça aksileşmiş ve üst üste grip olmuştu. İlk başta hastalığının nüksetmesinden korkmuştuk ancak iyiydi... Çok şükür iyiydi. Henüz karşılaşmasam da Zümrüt Hanım'ın annesi Kanada'dan gelmişti. Babaannem ve dedemle birlikte Kerem'le ilgileniyordu.

Güneş ise hastaneye yattığından beri tüm görüş taleplerini reddediyordu. Doktorunu her Allah'ın günü arıyor ve bilgi alıyorduk. Tamamen içine kapanmıştı ve tedaviye henüz bir cevap vermemişti. Oflayarak nefesimi bıraktım ve ellerimi Yusuf'un eline sardım ve kendime çekip elinin üzerini defalarca öptüm.

"Soğuktan nefret eden bir adam için fazla soğuksun sevgilim." bir elimi yanağına yasladım ve sakallı yüzünü sevdim. O sıra odanın kapısı çalındı ve içeriye daha önce görmediğim bir hemşire girdi.

"Temizlik vakti." diyerek yatağın ucunda durdu ve elindeki küçük el havlusu ve sıcak su dolu kabın bulunduğu metal tepsiyi anamnez dosyasının bulunduğu masaya yerleştirdi. Oturduğum yerden kalkıp lavaboya geçtim. Ellerimi yıkayıp saçlarımı topladım ve odaya geri döndüm. Hemşire elinde ıslattığı havluyla Yusuf'un kollarını siliyordu. Önce komodinin çekmecesinden iki tane eldiven çıkartıp ellerime geçirdim. Sonrasında hemşirenin yanına gittim ve elindeki havluyu aldım.

ADEN | GERÇEK AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin