16-Çakmak

3.8K 365 178
                                    

Bölüm müziği: Bedo, Patron- Ölebilirim

Kumral adam, kafasını okuduğu kitaptan kaldırırken önündeki cipsten alıp ağzına attı. Gece lambasının soluk ışığı gözlerini ağrıtmaya başladığından, birkaç kez kırpıştırdı gözlerini.

Ne kadar süredir masa başında olduğunu bilmiyordu bile. Sırtının iyiden iyiye ağrımaya başladığını fark ederek gerindi.

Saat gecenin on buçuğuydu ve Timuçin'in doğum gününün ardından tam dört gün geçmişti.

Timuçin, adımlarını alt kattaki mutfağa yönlendirirken merdivenlere her basışında gıcırdamalar geliyordu. Bazen bu ses hoşuna gitse de, geceleri bir hayli rahatsız edici olabiliyordu. Bu sebeple yüzünü buruştururken derin bir nefes verdi.

Mutfağın girişteki ışığını yakıp buzdolabını açtı. Carlsberg marka birayı alıp açtıktan sonra çıktı mutfaktan.

Tekrar odasına döndüğünde, üzerine yatağın üzerine gelişigüzel attığı gri hırkayı alarak giyindi. Havalar hâlâ sıcaktı sıcak olmasına ancak geceleri soğuk olduğunu inkar edemezdi.

Elinde birasıyla beraber balkona çıkarken, balkon için yeni aldığı sandalyeye attı kendisini. Ayaklarını mermer kısma uzatıp etrafına bakındı.

Bakışları birkaç saniye karşıdaki koyu yeşil evde gezindikten sonra Doğan'ın balkonuna ilişti gözleri. Ama balkonda uzun süre takılı kalmamıştı bakışları. Zira o sırada, ışığı yanık olduğu için tül perdeye rağmen içerinin net bir biçimde gözüktüğü oturma odasında daha dikkat çekici şeyler oluyordu. Doğan, kumral bir adamla hararetli bir biçimde öpüşmekle meşguldü. Birkaç saniyeye kalmadan adam hızlıca çıkarttı sarışın adamın üzerindeki tişörtü.

Timuçin, birasından bir yudum daha alırken alt dudağını ağzının içine göndererek oynamaya başladı.

Doğan'ı daha önce de başka biriyle buna benzer bir sahnenin içinde görmüş olsa da, kendisini o andan farklı olarak rahatsız olmuş hissediyordu.

Değişen ne olmuştu onun için? Uzun zamandır biriyle beraber olmadığından, kıskanıyor muydu sarışın adamı?

Ama aklından geçer geçmez bu düşüncenin ne kadar saçma olduğunu fark etmişti kumral adam. Doğan'ın beraberlik yaşadığı kişilerin hiçbiri kadın değildi. Neyi kıskanmış olabilirdi ki böyle bir durumda?

Çok sık cinsel ilişki yaşadığı için rahatsız olmuş olabileceğini düşündü ardından. Ama insanların ne sıklıkla seks yaptığıyla ilgilenmezdi. Öyle sevişmeye çok düşkün biri olduğu da söylenemezdi.

Her ne kadar elinde tuttuğu bira onun gün içindeki ilk birası olsa da -ki içmeye yeni başlamıştı ve yarısına bile gelmemişti- düşüncelerinin kaynağının alkol olduğunu düşündü.

Bunun yanlış olacağını bildiğinden bakışlarını olabildiğince uzak tutuyordu Doğan'ın evinden. Bakmaya tenezzül etse, oturma odasından çıkmış olduklarını fark edecekti ama havlamaya başlayan sokak köpeğini incelemekle meşguldü. Evet inceliyordu, çünkü bu kadar uzun süre aynı köpeğe bakmasının başka bir açıklaması olamazdı. Beyaz tüyleri kirden griye dönmüş köpeği pür dikkat bir biçimde izliyordu.

Siyah bir audinin altına girmiş kedi, ön patilerini uzatarak köpeğe mırladığında; zavallı köpek uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Artık girmiyordu kumral adamın bakış açısına.

Yarısına geldiği birayı mermerin üzerine bırakırken kollarını göğsünde kavuşturdu Timuçin. Şişenin mermerde çıkardığı ince sesi birinin duyup duymadığını düşündü birkaç saniyeliğine.

saat sabah beş gibi | bxbWhere stories live. Discover now