bedenim gibi ağır geliyor

375 36 1
                                    

Jihoon her yeni sabaha başladığında kendi için farklı bir hayat diliyordu. Uzun bir uykudan gözlerini her yeni açtığında farklı bir bedende olmak istiyordu. Farklı bir beden farklı bir hayat ve farklı bir Jihoon’a ihtiyacı vardı. Hiçbir sabah bir diğerinden farklı değildi. 

O sabah da gözlerini açtığında farklı bir şeyler bekledi ancak olmayacağını biliyordu. Olmadı da. Aynı bedeninde aynı günlerden tek farkı son sınıfın ilk gününe başlıyor olmasıydı. Çok uzun zamandır katlandığı bu işkencenin sonlarına geldiği için kendini biraz daha iyi hissetmek isterdi. 

Hiçbir zaman böyle hissedemedi yine de. Böyle insanların sadece okulda olmadığını aksine her yerde olduğunu biliyordu. Bu yüzden evden dışarı çıkmak istemiyordu. Annesi ona okul için hazırlanmasını söylediğinde yorganın altında saklanmak istedi. Eskiden işe yarardı halbuki. 

Okul üniformasını giyerken olabildiğince aynada kendine bakmamaya çalıştı. Oraya baktığı zaman insanların neler diyeceğini az çok tahmin edebiliyordu. Bu konuda tecrübe kazanmıştı artık. Tecrübeleri onu şaşırtmayarak daha okul bahçesinde omzuna çarpıp geçen Kyungwoo onun yüzüne karşı alaylı bir gülümseme bahşetti. 

Kapüşonunu kafasına çekip koca ve tıknaz bedenini olabildiğince az insanın olduğu yere yönlendirdi. Jihoon ergenliğe ilk girdiği zamanlarda çok hızlı bir şekilde kilo almış ve yüzü neredeyse mayın tarlasına dönüşecek kadar sivilcelenmişti. 

Sivilcelerden kurtulmak için kullandığı kremler yan etki yapıp yüzünde kalıcı yaralara sebep olmuştu. Kötü olan yüzü iyice kötüleşmişti ve insanlar onun sıfatına baktığında bunu bakışlarıyla bile belli etmekten çekinmiyorlardı. 

Yüzünde maskesi olması rağmen sınıfta çıkarmak zorunluydu ve bu tam olarak yaralarını kapatmasına bile yetmiyordu. Hiçbir şey onu bu durumdan kurtaramazdı yani. Sınıfına girdiğinde arkalardan en köşede bir sıra seçti kendine. Çantasını sırasının altına tepiştirip kafasını sırasına gömdü. 

Ders dinlemek gibi bir niyeti hiç olmamıştı. Üniversiteye gitmeyi istemiyor ne notlarını ne de derslerini umursamıyordu. Tek ihtiyacı olan şey yüzünü ve bedenini saklayabileceği bir yerde ömrünü geçirmekti. Onu bu hayali dışında rahatlatan tek şey yemeklerdi. 

Çok geçmeden sınıf dolmaya ve insanlar birbirleriyle özlem gidermeye başladılar. Kimse onu umursamadı. Bu kendisi için en iyisiydi. Yeni sınıf hocası içeri girdi ve kendini tanıttı.  Buna rağmen kafasını kaldırmadı. Uykuya dalamadığı için sadece arka planda etrafı dinliyordu. 

“Evet arkadaşlar sınıfınıza yeni bir arkadaşınız nakil oldu. Kendini tanıt lütfen Soonyoung.”

Onunla dalga geçecek biri daha diye düşündü Jihoon. Çok kalabalık sınıfa yeni birisinin gelmesinin ne anlamı vardı. 

“Adım Soonyoung ancak önceki okulumdaki arkadaşlarım bana Hoshi derdi. Ailemin işi sebebiyle transfer oldum. Umarım iyi geçinebiliriz.”

Tatlı bir ses tonu vardı. Popüler olacağı çok kesindi. Yüzünü merak etti ancak birazcık bile kafasını kaldırma nezaketinde bulunmadı. Tekli sıraların en arkasında oturmasına karşı önündekinin çekildiğini duydu. Ona bu kadar yakın oturmaya cesaret edebilecek birileri mi vardı? 

Kafasını kaldırıp baktığında tanımadığı yüzle karşı karşıya geldi. Sırayı çekmiş oturmadan önce ona gülümsemiş ve öylece oturmuştu. Soonyoung bu muydu? Şaşırdı başta. Ona bakarken yüzünde herhangi itici bir ifade görmemişti. 

“Ona çok yaklaşma.”

Kyungwoo’nun sesini duyunca tekrar gömdü kafasını. Harika diye düşündü içinden. Bu popüler olmaya müsait çocuk artık önünde oturuyordu ve herkes onun yanına toplandığında Jihoon buradan da kaçması gerekecekti. 

Çünkü İyi Birisin | SoonhoonWhere stories live. Discover now