🎶EŞİM🎶

490 69 57
                                    

"Verdiğim testleri çözersiniz, faydalı olacaktır gençler. Şimdi teneffüse çıkabilirsiniz."

Dilşad hocanın sınıftan çıkmasıyla gözlerimi önümde duran teste çevirdim. Yüzümde hemen gülümseme belirmişti. İnşallah kazanacağım. Prensim gibi mezun olduğumda annemin mutluluğunu görmek istiyorum. Annem...

Dün annemle uzun uzun konuştum. Teoman ile aramızdaki bağı biliyordu. Kendisi ve bizim hakkımızda konuşmuşlar. Teoman müzik öğretmenliği yapabilmek için sınava girecek. Birkaç defa konuşmamızda sözü açılmıştı. İnşallah Ankara'ya ataması olur.

Annemle konuşurken evlilik meselesi açıldığında kalbimin hızlı atışına engel olamamıştım. Hayırlısını istedim hep. Annemi dikkatle dinlemiş, yanımda olduğu için şükretmiştim Rabbime.

Prensim bu hafta sonu ailesinin yanına dönüyor. Her ne kadar gitmesini istemesem de elimden bir şey gelmiyor. Onun bi ailesi var. Kendince çözmesi gereken sorunları var. Gitmek istemiyor ama aklı hep orda, biliyorum. Her ne kadar babasından yana zorluk çekse de babasını seviyor. Annesini ayrı seviyor. Ailesiyle tanışmak isterdim. Annesiyle sohbet etmeyi çok isterdim.

"Gülce..."

Kulağıma gelen sesle duraksadım. Başımı kaldırdığımda gördüğüm kişiyle kaşlarım çatılırken laubali hareketleri sinirlerimi zorluyordu. Bugün Feride okula gelmemişti.

"Güzelim seni çok düşünceli görüyorum. Beni mi düşünüyorsun?"

Gözlerimi devirip önüme döndüm. Fena halde dövesim var.

"Yoksa aklını başka birileri mi karıştırıyor?"

"Def ol git başımdan!"

Sesim sınıfta yankı yaparken birkaç kişinin yanımıza geldiğini gördüm.

"Uzak dursana şu kızdan. Sevgilin yok mu senin?"

Güven'in konuşması üzerine umursamaz bir tavırla yanıma oturdu. Yerimden kalkarken bileğimi kavramasıyla sendelemiştim.

"Kızım anla işte her şey senin için. Sadece sen varsın aklımda. Sırf seni kıskandırmak için Feride ile sevgili oldum. Yüzüme bile bakmadın. Beni sevmekten mi korkuyorsun? Seni aklımdan çıkaramıyorum. Lütfen bana bir şans ver. Özgürce sana bakabileyim, dokunabileyim."

Kolumu çekiştirsem de beni bırakmıyordu. Bileğimi daha fazla sıkarken ağzımdan küçük bir inilti çıktı. Kimse müdahale etmiyordu. Gözlerini benden çekmeyişi ile rahatsız olmuştum. Gözlerini dudaklarımda sabitledi. Ellerimle itmeye çalışsam da uzaklaştıramıyordum kendimden. Gözlerim dolmuş, kendimi güçsüz hissetmeye başlamıştım. Bu halimden nefret ettim. Kesinlikle hastaydı.

Kolumda hissettiğim baskıyla hafiflediğimi hissettim. Kulağıma uğultular geliyordu. Biri kollarını bana sarmıştı. Yerimde kıpırdanırken burnuma dolan kokuyla kalp atışlarımı hissettim. Teoman...

Kollarını benden yavaşça çektiğinde başımı kaldırdım. Tedirgince bana bakıyordu. Gözlerinde birçok duygu geçti. Boğazıma oturan yumruyla yutkunamadım.

"Affet..." dedi kısık sesle. Devam etti.

"Yanında olamadım."

"Burdaki rezaleti kim açıklayacak!"

Müdürün yüksek ve bir o kadar sert çıkan sesiyle ürkmüştüm. Başımı kaldırıp sınıfa göz gezdirdiğimde kimisi başı eğik hâlde dururken kimisi ise etrafına bakıyordu. Gözlerim Teoman'a gittiğinde çatılı kaşlarıyla bir yere odaklandığını gördüm. Baktığı yöne döndüğümde ister istemez gerilmiştim. Kaşları çatılı hâlde suçsuz bir tavır sergiliyordu etrafına. Tehlikeliydi.

"Müdür bey gereğini yapacağınıza inanıyorum." dedi Teoman emin bir şekilde.

"Sen kimsin lan!"

Yenilgiyi kabul etmek istemediğini ilan ettiğinde çoktan çırpınmaya başlamıştı bile.

"Gülce'nin sözlüsüyüm. Bir daha sözlümün yanında görmeyeceğim seni."

Duyduklarımla hızla yanıma döndüm. Gözlerimin içine bakıyordu. Kalakalmıştım.

"Doğukan odama geliyorsun."

Müdürün sesiyle kendime gelirken sıcaklamaya başladım.

"Bilgilendirmeleriniz için tekrar teşekkür ederim. Sağ olun."

Teoman ile müdür el sıkıştığında burada neden bulunduğunu sorgulamadığımı fark ettim. Müdür ile Doğukan sınıftan çıktığında sınıfta uğultu oluşmaya başlamıştı.

"Meslek tanıtımı için gelen abi değil mi bu?"

"Her şey planlıydı demek ki. O gün Gülce'den şarkı istemişti."

"Sözlüsüyüm, dedi kızım. Duymadın mı?"

Fısıltılı çıkan seslerle gerilmiştim. Başımı Teoman'a çevirdiğimde bana bakıyordu. Konuşmaya başladı.

"Son dersin ne?"

"Beden Eğitimi...  Teoman sen-"

"Hadi dışarı çıkalım."

Sırama ilerledi. Masamı toparlayıp çantamı ayarladıktan sonra elinde çantamla yanıma gelmişti. Yaşanan olaylarla kafam allak bullak olmuş, doğru düzgün tepki veremiyordum.

Okuldan çıktık. Okulun bahçesinde bulunan sakin bir banka oturduğumuzda sesini duydum.

"Gülce... Ben seni nasıl bırakıp gideceğim? İş hakkında müdürle konuşmak için okuluna geliyorum. Seninle vakit geçirme planları kurarken karşılaştığım durum... Gülümseyerek karşılamak istemiştim seni. Günler bitiyor, seni uzaklaştırıyor benden."

Dolan gözlerimi kırpıştırdım. Başımı ona çeviremiyordum. Biliyorum, yine yenileceğim kendime. Yine sarılmak isteyeceğim.

"B-ben seni çok seviyorum. Hem biz ilerde hiç ayrılmayacağız inşallah. Hem elimden ıslak kek yiyeceksin."

Gözlerimi ona doğru çevirdiğimde benim gibi gülümsediğini gördüm. Gözleri yaşarmıştı. Gözlerimin yanışına engel olamıyordum.

"Eşim diyeceksin bana... Sana tereddüt etmeden sarılacağım. Çocuklarımızın annesi olacaksın."

Sözleri üzerine onu bulanık görmeye başlamıştım. Gözyaşlarım yanaklarımdan hızla süzülürken gülümsemem eşliğinde dudağımı araladım.

"Eşim, diyeceğim sana..."

Mesela | TextingOnde histórias criam vida. Descubra agora