🎶ÖZEL🎶

414 63 120
                                    

3 YIL SONRA

Son dersin bitimiyle yurda gitmek için can atıyordum. Rüzgar esiyordu. Samsun'un havasına alışamadım, belki de alışmak istemedim. Son bir yıl kaldı Samsun. Gece gözyaşlarıma şahit olan şehir... Seni hiç unutmayacağım...

Dolan gözlerimi kırpıştırıp önüme gelen saç tellerimi kulağımın arkasına getirdim. Hava soğuk olduğu için saçımı salık bırakmıştım.

Telefonumdan yükselen seslerle duraksadım. Prensim...

Prensim/ Prensesim

Prensim/ Nuran teyze bugün Ankara'ya döneceğini söyledi ;)

Gördüğüm mesajlarla ağzımı hava ile doldurdum. Ben sürpriz yapacaktım...

Prensesim/ Hı hı

Prensim/ 😂😂😂

Prensesim/

Prensesim yazıyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Prensesim yazıyor...

Prensesim çevrimiçi

Prensesim yazıyor...

Prensim/ Evlendikten sonra bol bol sarılacağım sana :)

Prensesim/ Şey yanlış attım ama tamam

Prensim/ 😂😂😂

Prensim/ Gülce

Prensim/ Ben söz verdim

Prensim/ Seninle vedalaştığımız o gün

Prensim/ Daha dikkatli olmaya söz verdim

Prensim/ Seni kırmamaya

Prensim/ Seni çok özlemiş olsam da

Prensim/ Birbirimizden ayrı kaldığımız günler için de şükrediyorum Gülce

Prensim/ Senin değerini daha iyi kavradığımı hissediyorum

Prensim/ Ve senin değerlerinle hayatımın anlam bulduğunu

Prensim/ Seninle uzun uzun konuşmak istiyorum

Prensim/ Prensesim

Gözlerimi kırpıştırıp gülümsedim.

Prensesim/ Prensim

Prensim/ Benim karnım acıktı

Prensim/ Simit yer misin?

Prensesim/ Yerim

Prensesim/ Ne

Prensim/ 😂😂😂

Prensim/ Başını kaldırır mısın prensesim?

Gördüğüm mesajla ürkekçe başımı kaldırdım. Yüzündeki gülümseme eşliğinde bana doğru geliyordu. Adımlarım yavaşladı. Aramızda birkaç adım mesafe kalacak şekilde önümde durduğunda ellerimi birbirine kilitledim. Ben seni çok özledim...

Dağınık saçları rüzgarda hareketleniyordu. Gözlerine taktığı siyah güneş gözlüğü ile gözlerimi ondan ayıramadım. Gülümsüyordu.

"Seni çok özledim prensesim." dedi yüreğimi okşayan sesiyle. Sesi yorgun geliyordu. Teoman...

"Sen uyumadın mı yoksa? Ben gelecektim prensim-"

"Karnım aç, prensesim." dedi gülümseyerek. Hissettiğim mahcuplukla eziliyordum. Benim için o kadar yolu geldi. B-ben...

"Özür dilerim..."

Sesim kısık çıkmıştı. Kaşlarını çattı. Dolan gözlerimi kırpıştırıp başımı eğdim. Sinirlendiği belli olan sesiyle konuşmaya başladı.

"Üç ay içinde evlenmemiz şart oldu."

Sözleri üzerine hızla başımı kaldırdım. Gözlerimi kocaman açmış hâlde ona bakıyordum. İfadesi değişmemişti. Gözlerini de göremiyorum ki...

"Prensim... Gözlüğünü çıkartsana." dedim umutsuzca. Düşüncelerini gözlerinden anlayabiliyordum. Düşüncelerini benden saklıyordu.

Gülümsedi.

"Böyle kalsın... Hem iste beni anamdan, dememiş miydin?"

"Dedim-"

"İsteyeceğim işte..." dedi gülerek.

Hafiften yanan yanaklarımla gülümsedim. Aslında gözlüğünün olması iyi oldu. Onun gözlerine bakmakta güç bulamıyorum kendimde. Ondan sakınıyordum, artık daha dikkatli olmaya çabalıyorum. Namazlarımda hissettiğim o tatlı huzurun büyümesine sebep biliyorum bu hâlimi. Hem kendim için hem de sevdiğim için...

...

Yurttan eşyalarımı topladıktan sonra bineceğimiz otobüse yakın bir banka oturduk. Elinde geldiğinden beri tuttuğu simit poşetini ortamızdaki boşluğa bıraktı. Karnımın acıktığını hissettim o an. İçinden bir tane aldığında diğer simide uzanacağım vakit elindeki simidi bana uzattı. Hafiften yanan yanaklarımla elinden aldım. Diğer simidi de kendi için aldığında yemeğe başlamıştık.

Gözlerim arada ona gidiyordu. Hâlâ gözlüğünü çıkarmadı.

"Beni çok sevdiğini biliyorum." dedi gülerek. Hı?

Başını bana doğru çevirdiğinde şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Yüzünde oluşan küçük gülümseme ile önüne döndü.

"Ben sadece... Sadece gözlüğünü çıkarmamana takıldım."

Güldü. Yani çıkartmayadabilir. Ben neden bu kadar takıldım ki?

"Okul nasıl gidiyor?" dedim konuyu değiştirmek adına. Başını bana doğru çevirip gülümsedi.

"Öğrencilerle aramda bir sıkıntı yok. Öğretmenliğe alıştım."

Gülümsedim. Teoman Ankara'da bir ortaokulda müzik öğretmenliği yapıyor. Ataması Ankara'ya çıktı. Ben Ankara'da matematik öğretmenliği okumak istedim ama Samsun'da sınıf öğretmenliği kazandım. İlk tercihlerim Ankara olmuştu ama olmadı. Gidip gitmemekte kararsız kaldım. Annem tek başına kalacaktı. Ondan uzakta olacaktım... Annemin ısrarları sonucunda üçüncü sınıfım bitmiş, sadece bir yılım kalmıştı. Alışmıştım...

Yanıma döndüğümde karşısına odaklanmış hâlde duruyordu. Gözlüğünü çıkartmıştı. Göz altlarındaki hafif morluklarla boğazıma yumru oturmuştu. Yüzü yorgun duruyordu. Gözlüğünü çıkartmasını istememdeki sebebi hatırlamıştım şimdi.

"Teoman..."

Başını bana doğru çevirdiğinde göz göze geldik. Hafiften yanan yanaklarımla kalakaldım. Gözleriyle sarılıyordu bana. Sonra gözlerinden hüzün geçti. Başını eğdiğinde sardığı kollarında üşümüştüm sanki. Sıcaklığı ısıtmıyordu beni. Biz üşüyorduk. Yüreğimiz ısınmıyordu.

Dolan gözlerimle önüme döndüm.

"Gülce..."

Derin nefes alıp verdikten sonra devam etti konuşmasına. Gözlerimi kilitlediğim ellerimde sabitlemiştim. Üşüyordum.

"Sen... Çok özelsin. Gözümden sakındığımsın... Tek nefeslik yakınımdayken sana sarılmaya utanıyorum. Söz verdim... Söz... Dediğim gibi... Sen özelsin."

Durdu. Yanaklarımdan süzülen yaşları özensizce silip burnumu çektim. Başımı ona doğru çevirdiğimde gözlerini kaçırarak bana bakıyordu. Gözlerimi omuzlarında sabitledim.

"Ben... Sadece alışmaya çalışıyorum." dedi umutla. Gülümsüyordum. Hafif esen rüzgar yanaklarımı okşarken devam eden sözleriyle kalp atışlarımı hissettim.

"Özelsin... Gülce, benim özelim olur musun?"

Gözlerim gözlerine tutunmuştu. Kahvelerinde gülümsediğini anlayabiliyordum. Hafif yanan yanaklarımla gülümsedim.

"Olurum..."

Mesela | TextingWhere stories live. Discover now