4, Yağmur kokusu

39 3 18
                                    

"Bir kez Tolga'yla onları ziyaret ettim, doğrusu Tolga'nın yüzü onlarla benzemiyordu" "Öyle mi? Bu arada onlara ne söyleyeceksin? Birden tek sen gelince şaşıracaklar bence" "Bence de, iyi bir fikrin  var mı?" diye sordum. Eğer ziyaret edip Tolga'ya ait birçok şey sorarsan onlara için ilginç gelecek. "Hımm öyleyse iş gezisi olarak yakına geldim ve sizi ziyaret ettim diyebilirsin, ne dersin?" dedi Sinan. "Mantıklı bir fikir sanırım" "Veya Tolga evlenecek diye onun hakkında çok soru sorarsan hiç ilginç değil" "Çok saçma, hemen yalan olduğu ortaya çıkacak" "Kusura bakma, şaka yaptım. Gerçekten onları ziyaret edecek misin?" "Evet ondan başka yapabileceğim bir şey yok" dedim ve biramdan içip bitirdim. "Daha çözmediğin şifrelenmiş kağıt var, değil mi?" "Evet onları Mehmet'e vereceğim ve ona çözdüreceğim" "Mehmet?" "Sen birkaç kez görüştün. Her neyse ona da danışmalıyım, ziyaret etmek için izin almam lazım" deyip boş bardağıma baktım.

Sinan da bardağını boşalttı "Anladım. Ben yavaş yavaş gidiyorum, yardım edebileceğim bir şey var mı?" dedi Sinan. "Tolga'nın vukuatlı nüfus kaydına bakabilir misin?" "Ne düşünüyorsun, Tarkan?" "Birkaç kez Tolga'ya ailesi hakkında sordum ama açıkça cevap vermedi" "Hiçbir şey açıkça konuşmuyor bence" deyip koltuktan kalktı Sinan. "Olabilir, neyse araştır lütfen" "Tamam ama çok şey araştırmayacağım" "Neden?" "Aslında kişisel bilgileri, o yüzden başkasına açıklamak çok zor, o yüzden benden fazla umutlanma lütfen" "Tamam anladım..." "Ben gidiyorum, bir şey belli olunca hemen sana yazacağım" "Tamam geldiğin ve bira için teşekkür ederim" dedim. Birden Tolga şimdi nerede ne yapıyor diye merak ettim . "Önemli değil, o zaman görüşürüz" deyip Sinan gitti. Sonra masadaki şifrelenmiş kağıda ve dört fotoğrafa baktım.

Şöyle bir şey söylememeliyim...Tolga'nın benden başka arkadaşı yokmuş. Ama Tolga tek başına olmayı seviyor bence. O yüzden Tolga için sorun yoktu ve ilk kez görüştüğü insanlara duygularını göstermezdi. Sanki duygusuz gibi görünüyor sanırım. Buna rağmen Yusuf beyin önünde konuşurken öyle değildi, ciddi anlatıyordu, Tolga'yı ilk defa öyle gördüm. Sonuç olarak Yusuf bey öyle Tolga'yı görüp bize yardım etmeye karar vermiş olabilir. Dört fotoğrafı basitçe anlatırsam şöyleydi, birincisi su yüzeyinden kafalarını çıkaran deniz gergedanı sürüsü, ikincisi eski daktilo, üçüncüsü selvi ağaçlı yol sanki Gogh'un tablosu gibiydi ve dördüncüsü Ölüler Adası. Bunları görünce aklıma hiçbir gelmedi ama Tolga bunları bana göstermek istedi. Bana üç kağıt ve dört fotoğraf vermesine rağmen ben hiç anlayamadım. Fazla bira içmişim, uzun zamandan beri ilk kez sarhoş oldum. Böyle bir durumda ne düşünürsem boş olacak diye uyumaya hazırlandım, yatağa yatınca hemen uykum geldi ve çocuk gibi hemen uykuya veya rüyaya daldım.

Sabah bisikletle şirkete gittim, bisiklete binmek güzel oldu. Ofise geldim, Tolga yine yoktu. Masama Mehmet'i çağırdım. "Ben Tolga'nın ailesini ziyaret etmeye gideceğim ve çözemediğim iki kağıdı sen çöz lütfen" "Tamam, ama benim çözmem olur mu?" "Evet çözmek önemli, senden başka kişi yok" "Tamam, çözeceğim ama..." "Ama?" "Çözüp çözemeyeceğimden emin değilim, bir bakışa göre anahtar olarak bir kelime gerekiyormuş" dedi Mehmet. "Gerçekten mi?" "Evet, o yüzden yardımın gerekiyor bence" "Neden?" "Tolga'yı en iyi sen biliyorsun" "Anladım" deyip çantamdan dosyayı çıkardım ve ona verdim. "Ne zaman gideceksin?" diye sordu Mehmet. "Yarın izin alacağım" "Senin işlerini kim yapacak?" "Sen yap lütfen" "O zaman kendi işim, şifrelenmiş kağıdı çözmek ve senin işin üstüme kalacak, işler yağmur gibi üstüme yağacak" dedi ve üstüne baktı Mehmet. "Evet ama lütfen hepsini bitir" dedim. Mehmet iç çekti "Hepsini bitirdiğimde bir şey hediye etmelisin" "Tamam anlaştık" Mehmet iç çektikten sonra kendi masasına dönüp gitti. Tolga'nın ailesinin evine kadar buradan metro ve otobüsle iki saat alır. Öğlen tek başıma yemek yiyecektim, ama Mehmet bana geldi "Yine beraber yemek yiyelim mi?" dedi bana.

Rüyanın Ekseni Where stories live. Discover now