XV - Hatıralar Acı Ateşin İçinde

160 69 29
                                    

#Eylem Aktaş - Kömür Gözlerin
#Buray - Yüreksiz Tilki

KARA GÜZ
15.BÖLÜM : HATIRALAR ACI ATEŞİN İÇİNDE

🌙

Harlanmış bir kalbin pusulası her daim külleri gösterir. Harap ve bitik olmuş her cümlenin sonu satır bitmeden sona gelir , içinde bitiremediğin hislerin ızdırabı sen dudaklarını kapasan da oradan tuttuğun kalemin mürekkebinde izler bırakır.

Elime aldım koca , bitmek bilmeyen acı kelimelerini yazan kalemi. Yazdığım defterin her bir satırını ince ince işlerken aynı zamanda bileğimde bir tutukluk , kalbimde de bir burukluk vardı. Gitmeyecek bir hüzün , gelip mürekkebimin ucunda duruyordu.

Emir'in anlamaz tınıdaki sesi kulaklarıma ulaşırken sonradan duraksamaz bir şekilde "Tamam ben sana adresi atacağım. " Dedi ama sonra aklına yeni gelen bir detayı atlamak istemez gibi "Nehir. Buraya geldiğinde konuşmamız gerekiyor biliyorsun değil mi ?" Dedi.

Bir an düşündüm. Acaba amcam ve ailesinin de bu olaydan haberi var mıydı ? Muhtemelen vardı çünkü bilgi , Turan ailesi için ulaşılmaz bir şey değildi. Hele de haberlerde bastıra bastıra söylenen gerçek gün yüzündeyken onların duymama ihtimali yoktu.

Derin bir nefes aldım. Güneş öğlenin sıcağını yavaş yavaş üzerimden çekiyor gibi hissediyordum. Çünkü yarama esen tatlı rüzgarlar aynı zamanda hafifçe sızlamasına neden oluyordu.

Yürürken hattın karşısında cevap bekleyen Emir , konuşmamız gerektiğini söylerken benliğime sığdıramadığım ama kalbimi paramparça eden o adamdan mı bahsediyordu?

Boğazımı temizledim ve yürürken aynı zamanda caddeden geçen insanların yarama ve bana bakışları karşılığında Emir'e "Bekliyorum." Diyebildim. Arkadaşında kalıyorsa beraber ev bakmamız gerekecekti çünkü ben artık o evde yasayacak gücü kendinde bulamıyordum. Bütün çocukluğu kirlenmiş , beyaz sayfaların üzerine akan kirlerle bezenmiş o duvarlara bakamazdım.

Tanıdık caddeye geldiğimde eski kalabalığın şuan olmadığını , sadece top oynayan çocukları göz ucuyla izlediğimi fark ettim. Evin kapısı şuan kapalıydı. Polisler araştırmasını bitirmiş olmalıydı çünkü ben büyük hesaplaşmamı halletmiş ve kendi düşüncelerimle şimdi başbaşa kalmıştım. Aklıma ilk gelen soruyla zihnimin içinde gezinirken aynı zamanda nasıl bir yolda olduğumu da sorguluyordum.

Telefonu kapattığımda Emir'le olan bağlantım şu anlık kesildi. Şuan kimseyle karşı karşıya kalmak istemiyordum. Tek bir kişi hariç. O da artık kara toprağın altında , bedeni şeytanların ağzında belki de yattığı yerde bile rahat edemiyordu.

Benim kardeşim mezarında da gülemiyordu.

Benim de varolan kalbimi bir tabuta koymuşlar , atmasını bekliyorlarmış gibi şimdi başımda bekliyorlardı.

Ellerim yumruk halini aldiginda o eve doğru adım attım. Hemen karış kaldırımda kendi evinin merdiveninde oturan Gülsüm teyze "Nehir.Anahtar bende kızım." Dediğinde ona döndüm. Yüzümde bir enkazın saniyelerinde debelenen umudun izleri geziniyordu. Dışarıdan fark edilmiyordu çünkü maskeyle kapatmıştım yüzümü . Duygularımı içime gömdüğüm o maskeyle.

Kaldırımda attığım adımlar keskin , yüreğimin hançer yemiş tarafı ise kabuk tutmaya yakındı. Nefretim öyle büyüktü ki , yaramın kabuğunu yaratacaktı.Onun tekrar kanamasına izin vermeyecektim.

Hızlı adımlarla yaramın acısına aldırmadan Gülsüm Teyze'nin elleriyle bana uzattığı anahtarı aldım ve avucumun içinde sıktım."Kızım doktor çağırayım mı? Yaran kötü olmuş." Gülsüm Teyze yüzüme merakla bakarken bir şey söylemedim. Sadece başımı sallayarak onu reddettiğimi belirttim. Birkaç adım atarak onu yavaşça geride bıraktım.

KARA GÜZ Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt