XXIII - Gölgeler Ardındadır Ölüm

63 33 0
                                    

Merhaba! #KaraGüz Team! Sizlerle yeni bir bölümde buluştuk.Hepinize iyi okumalar.Bölüm sonu yorumlarınızı bekliyorum.

#Zeynep Casalini - Duvar
#Güncel Gürsey Artıktay - Sar'altınım

KARA GÜZ
23.BÖLÜM : GÖLGELER ARDINDADIR ÖLÜM

🌙

Zaman şeytanın ivmesinde , karanlığın ininde saklanmıştı. Sanki özellikle benim kaybolmam için çarkı durdurmuşlardı ve ben kendimi bir cümlenin tekrarında buluyor , kafamın içinden kulağıma doğru fısıldamasını dinliyordum.

Ruhum öyle bir yorgunluğun , öyle umutsuzluğun içinde perçinlenmişti ki kaldırsam zincirlerini yine de esir hissedecekti kendini...

Kalbim durmaksızın zihnimde dönüp dolaşan kelimelerin prangasında kendisini kilitlemiş , orada ıssız bir köşeye çekilmişti. Artık hissetmiyordum. Şu dakikadan sonra duyduğum , gördüğüm her şeyin kötü bir kabus olduğunu düşünmek bana daha kolay geliyordu.

Dudağımdan çıkmasını beklediğim kelimeler öyle yumrulmuştu ki boğazımda , bir an sesimin kaybolduğunu hiç konuşamayacağımı zannettim. Böyle kaybolmuştum işte nefretin içinde.

Kendimi o odadan dışarıya nasıl attım , nasıl bir anda kapının ardındaki koridordaki duvara elimi kalbime yaslayarak beklediğimi anlamadım. Boğuluyordum. Nefesim ilmek ilmek kesiliyor , idam ağacında ipe sarılmış gibi boğazımı elimle sarıyordum.

Bu sefer yoğun olarak kanımdaki kini hissediyordum. Sadece nefret , ölesiye... Utanç ve kaygıyla birleşmiş , kaybolmanın en meçhul halini kendimde görüyordum.

Gözlerimin önündeki bulanıklık görüşümü engelliyordu. Fark etmemiştim elimi gözüme değdirene kadar ağladığımı ama göz yaşım parmak uçlarımdan kalbimdeki yangına doğru gittiğinde içimde bir şeyler körüklendi anlamıştım.

Aldığım nefes şu upuzun gelen koridorun atmosferinde sanki bana ayrılmış yerinde kalmamıştı. Boğulmam sadece fiziki değildi , bedenen hissettiğim yorgunluk manevi yorgunlukla birleşmiş , beni içinden çıkamadığım bir noktaya sevk etmişti.

Dayanamadım.

Kusmam gereken bir öfke , açığa çıkarmam gereken bir nefret taşıyordum içimde.Buna kim olsa katlanamazdı biliyordum. Şimdi duyduğum tek ses beni çileden çıkaran o cümleden ibaretti :

''İki tarafı savaşa değil de barışa çekecek bir evlilikle.''

Evlilik. İçinde kötülükten başka bir şey taşımayan , ruhu taştan kalbi buzdan bir insanla evlenmek.

Amcam kafayı yemişti. Başka bir açıklama , başka bir hal çaresini bulamıyordum.

O dakikada veremediğim tepkiyi delice , durduramadığım bir öfkeyle son dakika vermiştim.

İçimde dolup taşan öfkenin etkisiyle açık kalan kapıyı bir de ben ittim ve kapının arkada duvara çarpma sesini duyarken ''Bu kadar mısın?'' dedim amcama dönerek.''Nasıl bir vaziyete düştün sen amca...?''

Amcam bir anlık yükselmeme bakarken aynı zamanda gözlerini kaçırıyordu. Bunu yapmasından nefret ediyordum. Hızımı alamayıp yanında buldum kendimi. Yakasına yapıştım. Gömleğinin yakalarını çekiştirirken ''Babamın emanetiydim ben sana. Nasıl yapabiliyorsun ya sen bütün bunları? Hangi yüzle , hangi hakla!'' diye bağırdım. Poyraz Alahan odanın içinde kavgamı sakin bir edayla izliyor , yüzündeki yana doğru sırıtışından ne düşündüğünü az çok anlıyordum ancak üzerine düşemiyordum.''Beni bu pisliğin içine bıraktığın gibi şimdi tamamen avucunun içlerine mi düşürüyorsun?!''

KARA GÜZ Where stories live. Discover now