44.Bölüm

517 64 61
                                    

[44]Dönmeden Önceki Son Şans

Min Yoongi

"İşiniz çok uzun sürecek mi?"

Cha Young, Taehyung ve Yeo Bin'e bakıp sorduğu sorusundan sonra cevap beklerken, ben onun biraz gerisinde yan tarafımdaki duvara yaslanmış ve kollarımı göğsümde bağdaş yapmıştım. Onların yanımızdan ayrılmasını gözlerken fazla sabırsızdım. Ne yapıp edip Cha Young'a olanları anlatmalıydım. Beni dinlemesini sağlamak zordu ama yarın öğlen dönecektik. Bu İtalya'daki son şansımdı.

"Anlaşmanın detaylarını konuşup netleştireceğiz ve sonra imzalanacak. Muhtemelen uzun sürer." Taehyung, bileğindeki saate bakıp konuştuktan sonra Yeo Bin'in elini sıkıca kavradı, ardından da bir dakika kadar önce durdurdukları taksiye binmek için hareketlendi. Fakat binmelerinden evvel Yeo Bin, Cha Young'a yaklaşıp sıkıca sarılmıştı. "Ben geri dönene kadar az yemek ye. Sonra da yemek istediğimiz her şeyi tıka basa birlikte yiyelim." Dedikten sonra da göz kırpıp Taehyung'un peşinden taksiye binmişti.

Cha Young, arkalarından bakıp benimkinin yanında minik kalan elini sallarken hafifçe gülümsedim. Sadece onu izlemek bile beni mutlu ediyordu. Bunu durmaksızın yapabilecekmişim gibi.

"Pekâlâ." Uzaklaşıp gözden kaybolan taksiyle bana dönmesi bir olduğunda, yine sevmediğim bir ciddiyetle konuştu. Bakışları tam üzerimde bile sayılmazdı. "Gidiyorum." Adımları bulunduğumuz kaldırımda benim olduğum tarafa yönelince, bana bakmadan geçeceğini anlayarak hızla yerimde dikleştim. Onun yanımda kalmasını sağlayacak bir şeyler yapmam gerekiyordu.

"Burası yabancı bir ülke, ya kaybolursam?" dedim birden. Akla gelebilecek belki de en saçma şeyi söylemiştim. Zira daha önce de burada bulunmuştum ve Cha Young bunu biliyordu. Resmen saçmalıyordum şu an ama acınası olsa da sağlam bir bahaneye ihtiyacım vardı. "Yoongi..." başını iki yana sallarken ismimi söylese de, devamını getirmemişti. Yüzü, üzüldüğünü anlamama yetecek kadar hüzünlü duruyordu.

Cevap vermeyeceğini anlamamla yeniden öne doğru hareketlendiğinde, sabırsızca parmaklarımı kıpırdatmaya başladım. Hızlı şekilde bir şeyler bulmam gerekiyordu ki, hem yanımda kalmasını hem de beni dinlemesini sağlayabilmeliydim. Aklıma gelen şeyle başım hızla kalktığında, saçma bir şekilde gülümsedim zira aklıma gelen de bir o kadar saçmaydı.

Bileğimi burkmuş numarası yaparsam bana yardımcı olur diye düşünüyordum. Evet, bu benim yapacağım türden bir şey değildi ama aşkı için mücadele eden bir adamdım şu an. Saçma da olsa bunu yapmalıydım!

Peşinden hızla birkaç adım attığımda, Tanrı numara yapmamı gereksiz bulmuş olacak ki gerçekten sağ ayak bileğimi burkmamla acıyla inlemem de bir olmuştu.

"Ahh!" eğilip bileğimi sıkıca kavradım. Yaptığım şey rol kesmek ya da gerçek olsun, birkaç adım ilerimdeki Cha Young hızla bana dönmüş, birkaç saniye içinde gözlerini üzerimde dolandırıp olanları anlamaya çalışan ve endişeye bürünen bakışlarla yanıma gelmişti.

"İyi misin? Ne oldu?" bunu sorarken eğilmiş, aynı zamanda da fark etmese bile elini elimin üzerine yerleştirmişti. Acıyla bakan suratımda, dudaklarım yukarı kıvrılmak için can atsa da gülüşümü bastırmaya çalıştım. En azından benim için endişeleniyordu!

"Bileğimi burktum." Sesimi biraz alçaltıp dudaklarımı büzerek konuşmuştum. Şu an gerçekten eski Min Yoongi'den eser yoktu. Cha Young, sadece sevgisi ve ona duyduğum sevgi ile beni böyle bir adam haline getirmişti. Bir yabancı gibi olsa da bu hallerim, tezat şekilde bir o kadar da tanıdıktı.

Dès Vu ❧ YoongiWhere stories live. Discover now