Gözlerim korkuyla büyürken gecenin karanlığında odamda berjerin üstünde bacak bacak üstüne atmış oturan adamı izledim. Yatağımda doğrulmuş sırtımı başlığa dayamıştım. Ağustos sıcağına rağmen uyurken üstüme aldığım pikeye şükrederek iyice sarındım. Konuşmadan kıpırdamadan öylece duruyordu. Kalp atışımı o da duyuyor muydu bilmiyorum ama kulaklarımda kalbimin sesinden başka ses yoktu. Parmaklarının arasında sürekli hareket ettirdiği tesbihi olmasa uyuyor sanırdım. Yüzü tam görünmüyordu ama beni izlediğine emindim. Göz ucuyla kapıya baktığımda kapalıydı. Kilitte anahtarı yoktu. Kilitlemiş olma ihtimali panik olmama sebep oldu. Yerimde huzursuzca kıpırdanıp yatağımdan kalktım. Geri geri gidip elimi kapının kulbuna attım. Bu süreçte hiç müdahale etmedi. Kulbu aşağı indirdiğimde açılmayan kapı tüm kurtulma ihtimallerimi yok etmişti. Sesini kısık tutmaya bile gerek duymadan konuştu.
"Buraya gel Güleycan."
Bağırır gibi değildi ama gecenin sessizliğinde gür ses tonunu herkes duyabilirdi. Başımı sağa sola salladım. Ağlamama ramak kalmıştı. O kadar korkuyordum ki elim ayağım buz kesmiş dizlerimde derman kalmamıştı. Ben başımı sallarken ağır hareketlerle yerinden kalktı. Tesbihini şıklata şıklata yanıma geldi. Sırtım kapıya dayalıydı. Tesbihini parmaklarının arasında sıkıştırıp dik konuma getirdi. Yanağıma hafifçe vurarak, "Ben sana ne demiştim?" her kelimeyi bastırarak söylemişti. Konuşma kabiliyetim yok olmuştu. Sarsılarak ağlıyordum. Tesbihini bileğine geçirdi. Elleri yüzümü kavradı. Bir eli boynuma indi. Hafifçe eline boynumda gezdirirken birden olanca gücüyle sıkmaya başladı. Bir yandan da ağzından tükürüklerini yüzüme saçarak konuşuyordu.
"Ben sana benimle evleneceksin demedim mi? Bana karşı gelirsen bir dahaki geldiğimde acımam, durmam demedim mi?"
Nefesim kesiliyordu, bayılmak üzereymişim gibi hissediyordum. Elini hafifletti ama boğazımdan çekmemişti. Öksürmeye başladım. Psikopat gibi sırıtırken, "Seni sikmez miyim ben şimdi?" dedi. Dalga geçer gibi söylediği şeyden sonra kıkırdadı. "Mecazen değil, gerçekten." Bunu söylerken de kasıklarını kasıklarıma bastırmıştı.
"Yapma." Bir yandan ağlayıp bir yandan öksürürken korkuyla fısıldamıştım. Yüzündeki pis sırıtış daha da büyüdü. Ben ne olduğunu anlayamadan üstümdeki pijamayı sıyırdı. Ellerimi iç çamaşırımın üstüne kapatıp çıplaklığımı yok etmek istedim. Kollarımı kavrayıp sıkıca tuttu. Yönümü değiştirip yatağa fırlattı. Yatağın enine düştüğümde başım yataktan sarkıp bazanın kenarına çarptı. Canımın acısını önemsemeyip doğruldum. Ancak yataktan sırtımı bile ayıramadan üstüme yerleşti. Kumaş pantolonun sardığı bacakları bacaklarımı eziyordu. Ellerimi kollarımı çaresizce çırparak kurtulmaya çalışıyordum. Altında tepinmemden oldukça memnun gibiydi. Yüzünü yüzüme yaklaştırınca başımı hızla sağa sola sallayarak öpmesini engellemeye çalıştım. Hafif doğrulup elini kemerine attığında dışarıya ses gidecek olmasını umursamadan çığlık çığlığa ağlamaya başladım. Bu kadar ses çıkarmamı beklemiyor olacak ki yüzünden panik dalgası geçti. Elinin tersiyle yüzüme vurdu. Sonrasında kocaman avucunu dudaklarımın üstüne kapattı. O kadar sert bastırıyordu ki başımı yatak ve eli arasında ezmek istiyor gibiydi. Tek eliyle söktüğü kemeri ve düğmesi, sesi gelen fermuardan sonra kalça kısmını da kaldırıp pantolonu sıyırmaya çalıştı. Hafifçe kalkan bedenini tüm gücümle savurup erkekliğine tekme attım. Yatakta elini sarmış kıvranırken kapıya yaklaşıp vurmaya başladım.
"Yardım edin!"
Kime sesleneceğimi bilememiştim. Kendini hızla toparlayıp saçlarıma yapıştı. Kafamı hızla kapıya vurduğunda canımın acısı göz ardı edemeyeceğim kadar güçlüydü. Tekrar saçlarımdan tutup yere savurduğunda iç çamaşırını hiçbir çekince olmadan indirdi. Gördüğüm organı midemi bulandırmıştı. Bir elimle alnımı tutuyor bir elimi ağzıma kapatıyordum. Midemin bulamasını öğürtülerim takip ederken çıldırmış gibiydi. Kendi derdimden kapının ardından gelen sesleri duymuyordum. Bacaklarımı zorla ayırıp arasına yerleşince hem bağırıyor hem öğürmeye devam ediyordum. Sabit durmadığım için bir türlü yapmak istediğini yapmamıştı. Kapıdan gelen seslerden it gibi korkuyordu. Fark ediyordum. Ancak yine de yapmak istediğini yapmaya niyetliydi. Bir eli bacaklarımın arasına girip çamaşırımı kenara doğru çekiştirirken artık kurtuluşum olmadığını düşünüyordum. Pis organının tenime değmesiyle kapının gürültüyle açılıp abimin odaya dalması bir oldu. Ben ne olduğunu anlayamadan üstümden aldığı Berat'ın yüzüne yumruğunu patlatıp boğazından tutarak duvara sabitledi. Ben yerde ağlamaya devam ediyordum.

YOU ARE READING
İSYAN
Teen FictionElimde tuttuğum yazmayla yavaş adımlarla yürüyordum. Bu yolun sonu nereye gidiyor hiç bilmiyordum. Gözlerimin yaşı kurumuş, bitmişti. Nefes alırken göğsümden yükselen büyük bir ağrı vardı. Saçlarımın kökleri acıyor, yüzümün her yanı cayır cayır yanı...