8. Bölüm / Yangın!

221 37 13
                                    

Merhabalar, nasılsınız? 💐 Düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın lütfen. ❤️ Keyifli okumalar dilerim. 🥂

Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?

William Shakespeare

Devam ediyoruz 🪄

Farklı zamanlar, farklı yerler ve farklı acılar... Zamanı belli olmayan acılar ani gelişirdi, yeri belli olmayanlar yıkardı ancak bunların fiziksel olmasından daha çok ruhsal ve psikolojik acılar olurdu. Bir yasaya göre fazla çekilen acılar eylemsizlik modülüne dönüşürdü. Bunlar çokça yaşadığım durumlardı fakat herkes ayakta kalmaya mecburdu, bu dünya başka şekilde kabul etmiyordu.

Derin bir nefes çektim soluduğum havadan, yüreğim sıkışır gibi bir his vardı, bu önümde cayır cayır yanan binadanda geliyor olabilirdi. Vahşice sırıttım. Duman kokusu genzimi yakarken, inadına daha çok soludum havayı.

Omzuma dokundu. Daha yeni kendi dudakları arasında yaktığı sigarayı parmakları arasından dudaklarıma yerleştirdi. Parmaklarımla destek vererek ciğerlerime çektim dumanı. Özlemiştim. Gözlerimi önümde küle dönüşmeye yüz tutmuş ateşlerden alarak onun gözlerine sabitledim. Kahvenin en güzel tonları dehşetle parlamaya devam ediyordu, dudaklarımda ki sigaranın ucu gözlerine yansımıştı bu sefer de. Kan yoktu ateş vardı. Karşımızdaki büyük bina yanıyordu, küle dönüyordu.

Polis sirenleri kulaklarımıza doluyor öylece birbirimizi izliyorduk, bir de karşımızda çıkardığımız yangını... Bu hiçbir şeydi, o da biliyordu.

🥂

12 saat önce...

"Ali..." dedim çatallaşmış sesimle.

"Kapıyı aç hadi." Ne dediğini anlayamadım ancak ayaklandım ve kapıya doğru yürüdüm.

Kapıyı araladığımda tam karşımdaydı kahvenin en güzel tonları. Gözlerim hâlâ ıslak mıydı? Ağlamaya devam ediyor muydum? Güçsüz bir kadın değildim ben! Beni ağlarken görmemeliydi. Bakışlarım gözlerine sabitliydi, çekemiyordum. Onu da bana çeken bir şey varmış gibiydi. Kahvenin en güzel tonları, mavilerimden ayrılmıyordu.

Ben onu içeri almadan bir adım attı bana doğru. Aramızda pek bir mesafe kalmamıştı. Telefonu kulağından indirdi ancak benim telefonum hâlâ kulağıma yaslıydı. Elini havalandırdı ve çeneme süzülen yaşı parmağına aldı. Cebinden çıkardığı yasemin çiçeği baskılı peçeteye bastı parmağını ve peçeteyi gözyaşlarıma değdirdi. Katladı ve ceketinin iç cebine koydu. Telefonumu cebimden indirirken elimin tersiyle yanaklarımı tamamen sildim.

TIMARHANE KAÇKINIWhere stories live. Discover now