Gece çökdü yine yeryüzüne genç kız da bir baykuş edasıyla tünedi penceresinin kıyısına. Sokağının karanlığını ara sıra yoldan geçen cılız araba farları aydınlatıyor çehresine gölgeler düşürüyordu. Gözleri Ay'ın karanlığa aşkına, karanlığın Ay'a sarılışına takılı kalıyordu.
Bu tüm yalnız ruhların sığınağı ve örtüsü olan karanlık bile yalnız değildi.
Onun bile bir tamamlayıcısı bir mucizesi ve bu mucizeye şahit olan milyonlarca yıldız ve bir o kadar da ışığı sönmüş bakış vardı.
Genç kız bir arayış içerisindeydi sanki. Ruhunun sokaklarında ki ayak izleri kimlere aitti? Kimlerdi onlar ruhunun her sokağını gezip her köşe başında kendilerinden izler bırakanlar?
Kaybolmuşlardı.
O kadar varolmuş gibilerdi ki yoklukları ruhunun sokaklarına kasvet düşürüyor, bahçelerine soğuk vurduruyor, topraklarına kurak getiriyordu. Bunlardandır ki hiç varolmamış olmaları genç kız için kabul edilemez bir düşünceydi. Varlardı çünkü bu uğursuz eksik kalmışlık hissi peşini hiç bırakmıyordu. Sonuçta hiç olmamış bir şeye hasret kalamazdı ya. Bu düşünceler içinde boğuşurken kendini tutamadı genç kız. Kahve harelerinde çağlayan ırmaklar o kadar şiddetliydi ki durgunlaşmaları dakikalar aldı.
Kısık hıçkırıkları yavaş yavaş dinerken hatrına yine düşmeye başladı kovaladığı ama asla nerede olduğunu bilmediği ruhunun gezginleri. Herkes mi böyleydi acaba? Bir bilinmezlik çukurunun içinde, zifiri karanlıkta , yalnızca küçücük yüreklerinin ışığıyla nereye adım attıklarını bilmeden yürüyorlar mıydı onlarda?
Ait hissetmek uğruna karanlığa göğüs geriyorlar mıydı mesela? Bu düşünceler genç kızı çok yoruyor zihnine küfler düşürüyordu. Göz kapakları öyle ağırlaşıyordu ki artık sayısı gittikçe azalmış araba farları bile onu rahatsız ediyordu. Başını hafifçe tersine çevirdi bugün çocuksu bir hevesle aldığı bir kaç kez kurcalayıp okumaya fırsat bulamadığı o şiir kitabı öylece okunmayı bekliyordu dağınık raflarda. Gerisin geri tekrar önüne çevirdi başını genç kız. Buruktu içi, zihnin de cümbüşler yaratan karmakarışık düşünceler onu şiir okuma tutkusundan da alıkoyuyordu.
Geceden ruhunun gezginlerini dileyerek ve ruhuna da özür borcunu ödeyerek ayağa kalktı. Pencerenin hemen yanı başın da olan daha hiç bozulmamış yatağına girdi. Sonunda gözlerini usulca dünyanın karanlığından alıp kendi karanlığına hapsetti . Düşünmemeliydi. Zaten ömrü kısa olan uykusunu bölemezdi.E...
YOU ARE READING
•Kalbe Dokunan Satırlar•
PoetryOkuduğum ve yazdığım satırlardan alıntılar. Altında" gökyüzünün şairinden" yazanlar bana aittir.