the game

6

Yer altının en önemli üyeleri olan takım yuvarlak masanın etrafında oturmuş bazıları sohbet ederken bazıları kızları izliyordu.

Masada tek kız olan kim Jennie ise elindeki kırmızı şarabı ile bakışmak ile meşguldü.

Açıkçası onun için üzülmüştüm. Tek kız olması zor olmalıydı , hele kadınları küçümseyen kişiler ile aynı masada oturmak oldukça zordur onun için.
"Seokjin barmenin yanında"
Jisoo kulağıma yaklaşıp dediği şey ile tutuğum kolunu çekmiş bara doğru yönünü değiştirmişti.

Kim seokjin

Kim Jennie'nin öz mü öz abisi.

Ailevi bir durum mu, hiç bir fikrim yoktu lakin abisi dururken Jennie'in masaya üye olmasına nasıl izin verirler şaşırıyordum.

Abisinin hiçbir skandalı yoktu aksine oldukça başarılı olarak anılan tehminen zeki bir adamdı- kim Jennie kadar uyanık olmasada oda uyanıktı.
Ama erkek olduğu için onu önde tutacak bir ailesi vardı ne olmuştu da kardeşi orda otururken o içki iciniyorudu. Ne kadar büyük olabilir ki böyle profesyonel saf dışı bırakıldı.

"Bayan monaban"

Beni ilk fark eden babamın hem ortaklarından hemde yakın bir arkadaşı sayılacak seviyede olan bay CIO idi.
Adımlarım tam masanın önünde dururken başta onun bakışları olmak üzere herkesin odağı ben olmuş jisoo ve kim seokjin'i fark eden olmamıştı.

"Bay CIO"
Onun şaşkın sesine aksi benim içten çıkan yumuşak sesime karşılık yüzümdeki gülümseme gibi oda gülümsemişti.

Monabanların koltuğuna oturacak Bir isim olmadığından çoğu hakkı ve gücü jeonlar almıştı. Ama kurala göre biri oturmak zorunda olunca babam en güvendiği adamı oturtmuş zamanı gelince geri alacağını demişti.

"Buraya nasıl girdin"
Tam solumda kalan bedene dönerek yüzümdeki gülümsemeyi alaylı bir sırıtmaya çevirmiştim.
"Saygınıza hayran kaldım bay jeon. Bu ne resmiyet."

Yüzünde tek bir mimik oyamazken bugün üst üste yaşadığı şoklara rağmen kendinden ödün vermiyordu.
"Artık masada tek kadın olmayacaksınız galiba bayan kim Jennie"

"Bu ne demek"

Tek kaşı kalmış birşeyleri çözmek istermiş gibi gözlerime bakmaya başlamıştı.
Elbisesi ile uyumlu olan göz makyajı onun çekik gözlerini oldukça hoş gösteriyordu.

O her erkeğin hatta kadının arzulayacağı bir seviyedeydi.
"Bu. Şu demek, bundan sonra elim üstünüzde"

"Ne o masaya mı üye olucaksınız"

İtalyan olduğunu düşündüğüm adam yarım İngilizce biliyormuş gibi konuşuyordu.
Onun bu tavrına karşı adımlarım bay CIO nun yanında doğru gitmiş bir elimi omuzuna koymuş, odağımı italyan yerine kara gözlere odaklanmıştım.
"Tick"

"Ben. Kadınları sadece seks objesi olarak gören bu zihniyeteki erkekler ile değil ortak olmak aynı sofrada yemek bile yemem"
Gözlerimi ondan çekmiş italyana dönerek.

"Sadece bundan sonra bay CIO un benim kontrolüm altında olduğunu bilmenizi, öyle davranmanız hakkında sizleri bilgilendiriyorum yoksa benim Lisa olan tarafımı görmek istemezsiniz"