Bölüm 27

1.5K 207 30
                                    

(Arka arkaya bölümler attığım zaman sorunlar oluyo o yüzden LÜTFEN önceki bölümleri okuyup okumadığınızdan emin şekilde devam edin. İyi okumalar!~)

---------

Çiftlerin duş alma işi bitince hep birlikte Chan ve Seungmin'in olduğu salona gittiler. 

Hepsi de Jisung uyurken sessiz kalmaları gerektiğini biliyordu bu yüzden Hyunjin hiçbir şey demeden cebindeki kolyeyi çıkarıp diğer ikisine gösterdi. 

Takıyı gören vampirin çenesi kasıldı ve elleri yumruk oldu. Seungmin bunun anlamını bilmiyordu ama eşinin tavrına bakılırsa belli ki kötü bir şeydi. Chan yalnız kaldıklarında ona detaylı olarak anlatabilirdi nasıl olsa.

Jisung hala uyuduğu için grup fırsattan istifade çıkacakları 'tatili' düşünmeye başladı. Fısıldaşmaları gerektiği için bu biraz zor olmuştu ama bir şekilde Jisung-geçirmez bir plan yapmayı başardılar ve daha fazla beklemek istemiyorlardı çünkü Sokak Canavarları onlara epey yakındı.

---

Ertesi gün Jisung Minho'yla birlikte mutfakta bir şeyler yerken yenice uyanan Hyunjin ve Jeongin de onlara katıldı.

''Günaydın çocuklar'' dedi Jisung.

''Günaydın hyung, iyi uyuyabildin mi?'' diye sordu Jeongin.

''Fena değildi, hala bu kadar çok uyumaya alışamadım ama olsun'' diye güldü Jisung.

Herkes buna gülerken kahvaltılarını etmeye devam ettiler.

''Diğerleri nerede?'' diye sordu Minho sonradan gelen çifte bakarak.

Hyunjin ve Jeongin aynı anda omuz silkti ''Belki hala uyuyorlardır?''

Bir anda bir kırılma sesi duydular ve hep birlikte sesin geldiği yere doğru koştular.

Jisung en öndeyken Minho, Jeongin ve Hyunjin onun arkasındaydı. Hyunjin sessizce Minho'nun omzuna dokunup ona bütün bunlarının planlarının bir parçası olduğunu belli edecek şekilde göz kırptı.

Grup sesin geldiği yere varınca Felix ve Changbin'i karşı karşıya gördüler. İkisinin de yüzlerinde sinirli ifadeler vardı ve gelen grubu görmeden birbirilerine bağırıyorlardı.

''NEFES ALMAMA İZİN VER ARTIK! Artık buna dayanamıyorum!'' diye bağırdı Felix.

''Olmaz! Hiçbir yere gitmene izin vermiyorum! Özellikle de ben yanında değilken, anladın mı?!'' diye karşılık verdi Changbin, kendinin de eşinin de gözleri parlıyordu.

''Hayır! Seni anlayamıyorum! Bir süreliğine çıkıp gitsem ne olabilir ki? Sen benim eşimsin! Ben seni seçtim! Yani sakin olabilirsin!''

''Eskiden yaptığın gibi ortalıkta sürt diye mi? Bu musun sen? Bir sürtük mü?!''

Bu kez Jisung'un gözleri büyümüştü. Sadece onun değil, plandan haberi olanlarınki de büyüdü, basit bir rol için neden bu kadar ileri gidiyorlardı ki?

''Hey hey, sorun ne--''

Jisung daha cümlesini bitiremeden Felix elini kaldırdı ve...

...eşine bir tokat attı.

Changbin'in başı yana dönerken yanağındaki kırmızı el izi gayet netti. 

Felix'in gözleri dolmuştu ''Seni pislik!'' sonra da koşarak kendi odasına gitti ve arkasından kapıyı kapattı.

Çiftten biri artık burada olmadığı için Jisung ortalığın biraz sakinleşebileceğini düşünmüştü, tam o sırada da Chan ve Seungmin çıkageldiler. Onlar da planın bir parçasıydı tabii.

Chan neler olduğunu sorunca Changbin saçlarını geriye attı ve bir iç çekti.

''Ona dışarı çıkamayacağını söyledim. Dışarısı çok tehlikeli ama hayatı buna bağlıymış gibi çıkmak istiyor! Dışarıda ne var bu kadar önemli?! Gizli bir sevgili falan mı?!'' dedi sinirli bir sesle.

''Sakin ol Changbin'' dedi Chan ''Ona neden buna izin veremeyeceğini açıklaman gerekiyor. Seni aldattığını falan ima edersen sana bu şekilde tepki göstermesi çok normal. Seungmin'e baksana, bana hiç böyle davranmadı ve dışarı çıkmamayı direk kabul etti''

Chan bunu söyler söylemez Omegası ofladı ve eşini itekledi, vampirin buna kafası karışmış gibiydi.

''Aslında var ya, bence Felix haklı! Neden dışarı çıkmamıza izin yok? Bizler siz bizi kapalı tutun diye yaşayan ev hayvanları falan mıyız?'' dedi Seungmin, gözleri de parlamaya başlamıştı.

Chan bundan dolayı neredeyse rolünden çıkacaktı ama bir şekilde devam etmeyi başardı ''Seungmin! Beni dinle!''

Artık bütün gözler bu çiftin üstündeydi ama Seungmin arkasını dönüp Felix'in odasına doğru gitti.

''Git başımdan Chan!''

Jisung şoktaydı ''Sakin ve tatlı Seungmin bile mi?''

Yaptıkları oyunun zor kısmı bitmişti, şimdi geriye devamı kalmıştı.

Chan Changbin'e doğru gidip ona baktı ''Nesi var bunların böyle?''

''Gerçekten bilmiyorum''

Jisung bir iç çekti ''Eşlerinizle bu şekilde konuşamazsınız çocuklar. Özgürlüklerini istemekte hakları var''

''Evet, ve sonuçta kurt onlar. Dışarı çıkmak onların doğasında var sizi aptallar. İçlerindeki kurdun havaya ihtiyacı var'' diye ekledi Minho. Bütün bunların sadece bir oyun olduğunu biliyordu ama yine de Felix'i o halde görmek onu sinirlendirmişti.

Şimdi sıra Jeongin ve Hyunjin'deydi, 'tatil' fikrini ortaya atacak olan onlardı.

''İkisinin de kolay kolay sizi affedeceğini sanmıyorum'' dedi Hyunjin ''Bence onlara gidip bir şekilde kendinizi affettirmeniz lazım''

''Bekleyin. Çıkıp özgür olmak istemişlerdi değil mi? Bir çeşit geziye çıkmamıza ne dersiniz? Hepimize tatil gibi olur hem. Birlikte bolca zaman geçirip rahatlarız ve eminim ki eski mutlu halimize döneriz!'' dedi Jeongin.

''Tatil mi?'' Jisung şaşkın halde etrafındakilere baktı.

Chan ve Changbin başlarını olumlu anlamda salladılar ''Kulağa iyi bir fikir gibi geliyor aslında''

''Gidip onlarla konuşur musun Jisung? Şu anda bizi dinleyeceklerini sanmıyorum'' dedi Changbin.

Jisung bir iç çekip Felix'in odasına doğru gitti ''Ben olmasam ne yapacaktınız acaba'' 

Geride kalan herkes hamile vampirin arkasından sessizce gülüştü.

Son Kurtlar -Stray Kids Omegaverse/Vampire AU-Where stories live. Discover now