38.bölüm: şüphe

37K 1.4K 103
                                    

Kıyafetlerimizi özenle katlayarak dolaba koyarken, Savaş'ın banyodan bana seslenmesiyle elimdeki tişörtü rafa koyup banyo kapısının önüne geçtim.

" Güzelim, tıraş losyonunu verir misin oradan."

Ne istediğini duyar duymaz, makyaj masasının yanına gidip çekmeceden losyonu çıkarttım. Sonra yine banyoya doğru yürürek kapıyı tıklattım.

Kapı tıklatmamla kapı açılırken losyonu gösterdim.
"İstediğin bu losyon muydu?"

"Evet, sağol bebeğim."

Gülümseyerek " Rica ederim." Diye cevap verip tekrar yatağa geçtim ve kıyafetleri katlamaya devam ettim.

Aradan geçen bir kaç dakikanın ardında nihayet banyodan çıkmıştı. Saçını kurutarak makyaj aynasına geçtiğinde havluyu masaya indirerek saçlarına çeki düzen vermeye çalıştı.

" Tamam, yakışıklısın merak etme. Aynaya bu kadar bakmana gerek yok."

Saçlarını eliyle arkaya atarken, masadaki parfümü boynuna ve bileğine sıkarak bir fıs da göğsüne sıkıp tekrar yerine indirdi. Ben ise göz devirip boynuna sarılarak, ensesine elimle hafifçe sıktım.

" Savaş'cığım, bu hazırlığı neye borçluyuz acaba?"

Önce anlamamış bir ifadeyle kaşlarını çatarken, sonradan anlamış gibi gülümsedi. " Şöyle, çok güzel bir kızla tanıştım dün. Ama bir görsen nasıl güzel nasıl güzel. Bugün de bir iş görüşmesi için buluşmaya gideceğim işte. O yüzden güzel kokmaya özen göstermem..."

Karnına tekmeyi atmamla acıyla inlerken neye uğradığını şaşırmıştı. Ama hak etti. O da biliyor!

" Ağh! Çok acıdı lan!"

" Dua et başka yerlerine vurmadım Savaş! Demek güzel bir kız ha?"

Omzundan vurarak sinirle söylenmeye devam ettim. O ise darbelerime rağmen kollarımdan tutarak beni zapt etmeye çalıştı. " Bu şakaya sert çıkışıyorsan, gerçek toplantıya gitsem ne yaparsın kim bilir." Derken, bir yandan kısıkça küfrederek karnını tuttu.

" Seni parçalarım Savaş! Değil aldatmak, bir kadını iki saniyeden uzun süre bile bakarsan, buna bin pişman ederim seni!"

Karnısının acısı biraz durduğunda, fırsatını bulur bulmaz belime sarılıp beni kendine çekerek kıkırtılarla yanağımdan öpmeye çalıştı. "Sinirli olunca çok güzel oluyorsun."

" Sen gülüyorsun ama ben gülmüyorum yalnız. Komik değil bu."

" Biliyorum. Ama..."
İyice yüzüme yaklaşıp burnumdan öperek konuşmasına devam etti. "Senin bu kıskançlık hallerine bayılıyorum." Omuz silkerek beni daha çok kendine çekti. " Hoşuma gidiyor."

Göz devirerek omzundan vururken, çenemden tutarak iyice kendine çekti. "Beni kıskandığını gördükçe, bana daha çok ait olduğunu görebiliyorum. "

Söyledikleriyle yumuşamaya başlarken, belime daha çok sarılarak kendine çekip boynumdan usulca öptü.

" İyi ki varsın Peri kızı."
Gülümseyerek boynuna sarılıp karşılık verdim. " Sen de iyiki varsın Savaş."

Daha çok sarılarak yüzümü omzuna gömerken, parfüm kokusuyla duraksadım. Çok serin ve güzel bir kokuydu.

"Bu parfüm kokusunu çok sevdiğimi biliyor muydun?"

Kaşlarını çatarak hayır dediğinde, parfümü elime alarak kapağını kokladım. Sanki bir erkek arkadaşım olduğunu zannetmişti ama neyse.

Savaş Ağa حيث تعيش القصص. اكتشف الآن