54.bölüm:boş ol

3.7K 205 24
                                    

İnsandır gözü kararan,
insandır yapmayacak şeyi yapan.
Ve yine insandır,
yaptıklarından bin pişman olan.

Kundakta sarılmış, bir melek gibi uyuyan bebeğimi usulca kucağıma alıp o cennet kokusunu içime çektim. Sonra da başından minik bir buse kondurarak huzurla gülümsedim.

" Çok güzelsin bebeğim. Hem de çok." Tatlı bir gülümsemeyle karşılık verirken, daha çok sarılıp dışarı çıkarak biraz hava almaya çalıştım. Fakat kapının önüne gider gitmez Savaş gülümseyerek bize döndü. Bahçede çitleri onarıyordu. Bizi fark eder etmez elindeki çekici bir kenara indirerek heyecanla yanımıza geldi. Sonra kucağımda uyuyan meleğimizi tutmaya çalışarak kucağina almaya çalıştı. Ben ilk başta itiraz etsem de, sonradan kıyamadım, almasına izin verdim.

Bebeğini kucağına alarak kundaktan çıkarırken, birden üç yaşına basmıştı. Ben de her şeyi normal görüyordum. Sanki olağan bir şeymiş gibi. Bir süre sonra bahçedeki ağacın dalına indirerek nasıl olduğunu sordu. Kızımız ise çok güzel olduğunu söyleyerek ağaca tırmandı. Ben korkudan onu durdurmaya çalışırken çoktan en üste çıkmıştı. Yüreğim ağzımda onu aramaya başladım. Ağacın üstünde olduğunu biliyordum fakat orada değilmiş gibi yerde arıyordum onu.

Dolan gözlerimle son kez ağaca baktığımda, birden uyanmıştım. Hafif bir irkiltiyle kıpırdarken kızların pencere kenarında tekli koltuklara dizilmiş sohpet ettiklerini fark ettim. Zaman kavramını algılamak için bir süre duvar saatine baktığımda gecenin on ikisiydi. Sanırım yemekten sonra üstümde büyük ağırlık çöktüğü için uyuyakalmışım.

Hiç kalkmadan uzanmaya devam ettim. O sırada bir süre boşluğa baktım kendime gelmek için. Sonra kızların sohbetine kulak misafiri olmuştum birden bire.

" Sence onu ileride ne bekliyor?"

"Bilmiyorum ama çok korktuğu belli. Hiç göstermiyor ama büyük bir adım attı." Yüzünü yan çevirdiğinde gülümseyen simasıyla devam etti.
" Cesaret taklit edilemeyen tek şeydir."

" peko kız kardeşini nasıl bulacak bu kız? Herhangi bir ip ucu bile yok. Kasetler desen tamir edilemeyecek haldeler."

" Bilmiyorum."

Derin bir nefes alarak o da pencereye baktı. İkisi de bağların oraya baka dururken Beren tekrar konuştu.

" Biliyor musun, burası bana çok tanıdık bir yer geliyor. Sanki daha önce gördüm. Sanki rüyamda görmüş gibiyim."

Aslı hüzünle pencereye bakarak iç çekti. " Belki de yıllardır istediğimiz bir yere benzediği için benimsedin."

Tekrar Beren'e dönerek devam etti. "Hatırlıyor musun? Hep buralardan uzak bir yerde tek başımıza yaşamak isterdik. Her şeyimiz tamam halde, tavuklarımızla ineklerimizle mutlu mesut yaşarız diye hayal ederdik."

Beren sırıtarak alayla baş salladı. "Hıhım, sonra da iki güne geri döneriz beceriksizliğimizden diyerek amaan hayat kısa kuşlar uçuyor diye saçmalardık."

İkisi de kırkırtılarla kendilerinden geçerken, kahvelerini yudumlayarak gülmeye devam ettiler. " Gerçekten neyimize güveniyoruz biz?"

" Bilmem, belki de birbirimize güvendigimiz içindir. Tıpkı Çilem'in bize güvendiği gibi."

" Belki de onu da bizim gibi kimsesiz gördüğümüz içindir." diye ekledi Beren.

Savaş Ağa Where stories live. Discover now