24.Bölüm

31.9K 2.6K 876
                                    

📍 Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz

Ay aslında akşam erkenden atacaktım ama gün içinde birsürü işim çıktığı için yetiştiremedim maalesef.. Yine sabaha kaldık nsmssms

Severek yazdığım bir bölüm oldu, umarım siz de seversiniz..

Bu aradaa beni sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz her yerde Servestizm'im 🌸

Keyifli okumalar ❤️



°°°°°°°°°°°°

Vakit geldi kunâla
Dünyayı göreli çok oldu
Tam kırk yılda seni buldum
Bu can tenden geçmeden
Bu dünyadan çmeden
Bir kerecik sevmek çok değil..

°°°°°°°°°°°°°

"Öhmm.."

Dilrûba'nın kapısının önünde dururken iki üç kez boğazını temizledi Serim, ellerini ovaladı sıkıntıyla.

Birazdan yapacağı konuşma hayatının yönünü çizecekti ve kullandığı her kelimeyi en hassas terazide tartması, lafının nereye gideceğini iyi bilmesi gerekiyordu.

Çünkü o mendili Dilrûba'ya gösterecekti.

Avucunun içindeki mendili daha bir sıktı, dün geceden beri bunu düşünüyordu ve bu kararı onlarca kararsızlık arasından çekip almıştı. Yükselmek istiyorsa düşmeyi göze almalı, Dilrûba'nın güvenini kazanıp dostu olmalıydı.

Bu konuşmanın seyrinin de Giray'a meyilli olması gerekiyordu ki herhangi bir terslikte onula karşı karşıya gelmesin. Şu ana kadar bu köşkte bir Vali Bey'den bir de Giray'dan korkuyordu.

Başını iki yana salladı düşünceleri dağılsın diye, "Tasalanma Serim, sen kimlerin elinden kurtuldun da geldin buralara.. İki lafı bir araya mı getiremeyeceksin.."

Dilrûba zaten seviyordu Giray Bey'i, kıskanması kolay olurdu. Hem bir yandan hayır işliyor, sevenleri daha çabuk kavuşturuyordu. Dilrûba'nın biraz kendine güveni kıttı ama onu da aşılardı çabucak.

'Giray Bey'in gözleri sizden başkasını görmüyor ama peşinde dolananlar var..'

'Zaten sizden başkasına bakmaz Giray Bey, siz sade yanında daha çok görünün ki evli olduğunu bilsinler, ayaklarını denk alsınlar..'

Benzeri konuşmalar.. Zaten asıl konuşma kendisiyle değil Giray Bey'le olacaktı ve şimdiye kadar şahit olduğu kadarıyla epey de iyi geçecekti..

"Vay vay vaaay..." diye neredeyse keyifli bir ses geldi yanından, ama hemen ardından boğazı yırtılırcasına bir öksürük tuttu konuşan kişiyi. Serim başını çevirip bakmadı ama memnuniyetsiz tavrı yüzünden belli oluyordu..

"Sen biraz daha istirahat mı etsen Bahriyeli, iyi gelmiyor sana buralar."

Bahriyeli ağrıyan boğazını tuttu, sulanan gözlerini kırpıştırdı, "Asıl sana kalfa olmak iyi gelmemiş Serim Hanım, hangi dağa sakladın burnunu söyle de bulalım. Yazık olacak yoksa."

Serim genç oğlana dönüp güldü burnundan bir nefes vererek, "Hayırdır Bahriyeli, Beyhan Bey'in odasından kitap mı çalıyorsun? Cinası kinayeyi sökmüşsün?"

Bahriyeli daha dün çamaşır toplayan kızdan laf aldığı için sıkıldı biraz, omuzlarını gerdi, hatta kabardı olduğu yerde, "Sen nereden bilecekmişsin benim bildiklerimi, daha ancak üç gün oldu kalfa olup muhatabım olalı.. Hadsiz.." kelime bulamadı söyleyecek, "Çıyan."

GİRAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin