*****
"Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın.
Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken...
Oy vermeyi vee satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın lütfeen
Keyifli okumalaaarrrr ❤️
*******
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*******
44.Bölüm
********
"Nazlı toparladı çok şükür. Bir evlatlarını yitirdiler ama diğeri hala tutunuyor, Allah bağışlasın." dedi Selime yumuşak bir sesle. Misafirleri vardı, kalabalık bir şekilde salonda oturuyorlardı ve Dilrûba tekli bir koltukta oturmuş herkesin odak noktasında duruyordu.
Son günlerde ortalık epey karışıktı. Şüphesiz bu misafirlerin niyeti Giray ve Giray'ın yapabileceği olası birkaç politik hamleyi duymak, öğrenmek ve başkalarına anlatmaktı.
Halkın bir kesiminin galeyana gelip Giray'ın olası bir isyan çıkarma ihtimalini konuşması meselesi Serim tarafından Dilrûba'nın kulağına ilk fısıldandığında çok ciddi olacağını düşünmemişti. O zamanlar en büyük derdi Kırım Hanının Leyla denen kızının Giray'a Mecnun gözüyle bakmasıydı.
Dilrûba'ya uyku uyutmamış, az kalsın derdinden yataklara düşürecek olmuştu bu hadise. Üstelik Giray'a bu konu hakkında detaylıca yazmamıştı da. Derdini anlatamamış, derman isteyememişti.
Kendi kendine bastırmaya çalışmıştı bu hissi, Giray'a olan güveni pek çok şeyin üzerindeydi. Fakat onunla aynı çatı altında bu niyetle duracak bir kadına tahammülü yoktu.
Dilrûba'nın aklını meşgul eden bu mesele hiç yokmuş gibi üzerine Serim'in anlattığı mesele daha bir patlak vermişti. İnsanların Giray'a, hünkâra isyan etmesi için bu kadar destek çıkmasını veya bu konuda olmayan bir ateşten duman çıkarmaya çalışmasını çok abes bulmuştu.
Hünkâr seferdeyken Giray'ın veya Ferhan denen bir komutanın isyan etme ihtimalini düşünüyor, buna heyecanlanıyordu bir kısım insan.
Böyle bir niyeti şimdiye kadar hiç gütmemişti Giray.
Akşamları diz dize yaptıkları o samimi sohbetlerde kocasının ağzından bu niyetle çıkan tek bir laf duymamıştı. Aksine, görevine sıkı sıkıya bağlıydı Giray. Doğası gereği sadakatliydi de.
Yine de bu dedikoduların illeri aşacağını, duymaması gereken kulaklara fısıldanacağını biliyordu. Şimdiye dek gerek Serim'in gerek Sefir Hanım'ın uyarıları Dilrûba'ya bazı konularda fikir yürütecek kadar siyasi bilgi vermişti.
Giray'ın olası bir düşmanı bunu Hünkâr'a fısıldayabilir, Giray'a duyulan güven sarsılabilirdi. Hatta bir tehdit olarak görülürse, idam bile edilebilirdi.
