Gerçekler

163 22 122
                                    

"Şeytanın kızının planı işe yaramıştı. Siyah kanatlı çocuk o kadar sinirliydi ki tüm dünyayı yok edebilirdi. Gözü artık arkadaşını bile görmüyordu. Zavallı çocuk duvara yaslanmış ve kıpırdayamıyordu. Şeytanın kızı gülüyordu. Siyah kanatlı çocuk odayı buz gibi bir havayla doldurdu. Şeytanın kızı avcunu açtığında elinden ateş kıvılcımları çıktı. Bu soğuk ve sıcağın savaşıydı. Birbirlerine buz ve ateş fırlattılar. İkisi de birbirlerini eritti. Dakikalarca savaştılar ama asla birbirlerini yenemediler. Kimse zavallı çocuğu görmedi. Gücü tükenmeye başlamıştı. Nefesi tükenmeden tüm gücünü toplayıp son bir cümle kurdu, "Bana... Beni koruyacağına söz vermiştin...". Siyah kanatlı çocuk o an kendine geldi. Arkasını döndüğü an ateşle vuruldu. Hemen eliyle ıslattı ve ateşi söndürdü. Koşarak arkadaşının elinden tuttu. Onunla olunca her şeyi yapabilirdi. Bunu unutmuştu. Ona sıkıca sarıldı. Birden etraflarında mavi bir kalkan belirdi. Şeytanın kızı şaşırmıştı. Sevgi gerçekten bu kadar güçlü müydü? Ama o şeytandı. Madem güçleriyle yenemiyordu, sözleriyle yenerdi. Öyle bir cümle kurdu ki. İki arkadaşın kaderini sonsuza kadar değiştirdi."

***

"Beomgyu, lütfen beni dinle!"

Duymuyordu, kimseyi duymuyordu. Bana bakmadı bile.

Öyle büyük bir kar fırtınası yaptı ki Hee Young neye uğradığını şaşırdı. Ve psikopat gibi güldü.

"Haha! Tek yapabileceğim bu mu Beomgyu? Senden daha iyisini beklerdim!"

Ellerini yumruk yapıp tekrar açtı ve elleri bir mum gibi alev aldı. Kendi etrafında döndü ve kar hortumunu ateşe çevirdi. Kontrolu ele alıp hortumu Beomgyu'nun üzerine attı. Eğer bir saniye hızlı olmasaydı küle dönüşecekti. Çevik bir hareketle buz duvarı yaptı ve ateş ile buz birleşip eridi. Bir süre öylece savaşmaya devam ettiler.

Hee Young gücünü çok kullandığı için beni tutmayı bırakmıştı. Ama hala kıpırdayamıyordum. Neden?

Nefesimin kesildiğini hissettim. Öksürmeye başlamıştım. Birden kendimi yerde buldum. Hava fazla soğuktu. Aynı zamanda fazla sıcak. Onlara durmalarını söyleyemezdim.

"Beomgyu! Bana... Beni koruyacağına söz vermiştin..."

Gözlerim kapanmak üzereydi. Bulanık görmeye başlamıştım. Birden üzerime birinin koştuğunu fark ettim. Hee Young sonunda beni öldürecek miydi?

Hayır, Beomgyu. Buz gibi elleriyle gelip elimi tuttu.

"Özür dilerim."

Sıkıca sarıldı bana. Ben de sarılmak istedim ama kıpırdayamıyordum. Sadece duyabiliyordum. Kalp atışlarını.

Gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm şey mavi küçük parıltılardı.

*

(Beomgyu'nun anlatımıyla)

Yine onu koruyamadım. Gözleri kapanmıştı ama beni duyduğuna emindim. Kalbi atıyor, nefes alabiliyordu.

"Taehyun, söz veriyorum seni buradan kurtaracağım."

"Ben olsam tutamayacağım sözler vermezdim Beomgyu."

Aramızda mavi bir kalkan belirmişti ve ikimizi koruyordu. Ama ne kadar dayanırdı bilmiyordum. Hızlı bir plan yaptım. Önce dikkatini dağıtmalı, ardından merkeze dönmeliydim. Eğer kamp merkezine dönersem orada güçlerini gösteremezdi. Ben de gösteremezdim ama yardım isteyebilirdim.

Mumirón✔️Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt