Kader

87 20 143
                                    

"Siyah kanatlı çocuk ve arkadaşının kaderi, sona yaklaşıyordu. Şeytanın kızı bir süreliğine ortalıktan kaybolurken, onlar gerçeğe adım adım yaklaşıyordu. Ama planlar hiçbir zaman istendiği gibi gitmezdi. Şeytanın kızı ölünceye kadar savaşacaktı. Bu sefer kararlıydı. Ama iki tarafın da planlarını bozacak bir şey daha vardı. Kaderde olmayan bir şey. Masalın tüm kaderini değiştirebilecek bir şey. Peki bu şey mutlu son mu sağlayacaktı? Yoksa sadece acı mı getirecekti? Güneş son seçimini yapmak zorundaydı. Ve bu seçim masalın sonunu belirleyecekti."

***

Ne kadar süre öyle durduk bilmiyordum ama birden kalbimde bir ağrı hissettim. Gözümü açtığımda etrafımızda parlayan beyaz bir ışık gördüm. O da fark etmişti. Tam yere düşeceğim sırada tutup düşmemi engelledi. Nefes almaya çalışıyordum ama alamıyordum. Konuşuyordu ama duyamıyordum. Gözlerim açıktı ama göremiyordum. Canım o kadar acıyordu ki o an sadece uyumak istiyordum.

"TAEHYUN UYUMA!"

Birden gözlerim açıldı ve görmeye başladım. Nefes almaya çalıştığım için öksürüyordum.

"Sakin ol geçecek. Ölmeyeceksin."

Kendimi çok yorgun hissediyordum. Etrafımızda hala beyaz ışıklar vardı. Sonra bir siren sesi duydum. Her şeyi duyuyordum ve görüyordum ama tepki veremiyordum. Bir süre sonra ağzıma takılan oksijen maskesi yüzünden görüşüm bulanıklaştı ve karanlığa gömüldüm.

*

Uyandığımda hastanedeydim. Uyandığımı görür görmez elimi tuttu.

"İyi misin? Tepki verebiliyor musun?"

"Evet." dedim halsizce.

"Özür dilerim. Benim yüzümd-"

Cümlesini bitiremeden doktor içeri girdi.

"Uyanmışsınız. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

"Yorgun."

"Ufak çaplı bir kalp krizi geçirdiniz. Bilindik bir hastalığınız veya alerjiniz var mıydı?

"Hayır."

"Peki stresli bir dönemden mi geçiyordunuz?"

"Sayılır."

"O zaman haberler iyi. Kan testi sonucunuzda herhangi bir sorun çıkmamış. Kendinizi fazla stres yapmamanız gerekiyor. İki ilaç yazdım eğer kendinizi stresli hissederseniz hemen için ki bu durum tekrarlanmasın."

"Teşekkürler."

"Pekala, ben sizi erkek arkadaşınızla yalnız bırakayım. Sizin için çok endişelendi kendisi."

"NE?"

Doktor odadan çıkar çıkmaz ona döndüm.

"Böyle mi söyledin?"

"Başka türlü içeri almayacaklardı. Bunu göstermem gerek."

Sol elini kaldırdığında bileğindeki beyaz parlak bilekliği gördüm. O da benim sağ elimi kaldırdığında benim de bileğimde aynısı olduğunu fark ettim.

"Bunlar... Ne?"

"Özür dilerim."

"Sen kötü bir şey yapmadın."

"Benim yüzümden sen de öleceksin."

"Daha birkaç saat önce yok körü körüne inanma falan diyen sen değil miydin?"

Mumirón✔️Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang