üç tane beyaz glayör.

501 42 42
                                    

Soğuk bir sonbahar günüydü, yüzlerce kalbini adamış askerin toprak altında sonsuza dek yattığı o acı veren yere gelmişti.

Tekerlekli sandalyesini çekerek bir süs kirazı ağacının altında durdu, toprağın üstüne çivilenmiş olan soğuk mermer taşının üzerindeki tozu eliyle temizledi.

"Komutan Hange Zoe,
Güzel Uyumanız Dileğiyle."

Burayı her gün ziyaret edemese de, sık sık uğruyordu Levi. Her geldiğinde kulağının arkasına bir karanfil sıkıştırırdı, bir de üç tane beyaz glayör getirirdi yanında.

Kulağına taktığı karanfil, ona onu sevdiğinin göstergesiydi. Savaştan önce, okuduğu güzel bir kitaptan esinlenerek yapmıştı bunu. Eğer kulağa karanfil takıp insan karşı cinsini ziyaret ederse, bu ona duyduğu sevgiyi gösterir.

Üç tane glayörün sebebi ise, üç seni seviyorum demekti. Beyaz glayör seçmesinin nedeni, Hange Zoe'nin onun yalnızca yoldaşı ve aşığı değil, dostu olduğunu simgelemekti.

Levi, elinde tuttuğu buket haline getirdiği üç tane beyaz glayörü mezar taşının önüne koydu. Buraya gelirken kalbinin derinliğinde hissetiği acı hala tazeydi, tüm vücudunun kasılmasına neden oluyordu. Ellerinin istemsizce titremesine, gözlerindeki yaşları tutamamasına sebep oluyordu.

Yine aynı hisler, diye geçirdi içinden.

"Bugün hava güzel görünüyor. Süs kirazı yapraklarını dökmüş, daha da güzel görünüyorsun..."

'Daha da güzel görünüyorsun' bunu daha önce ona hiç söyleyememişti, yüzüne karşı. Sebebi ise, aşkın baktıkça kıyamamak olduğunu düşünmesiydi. Bu düşünceyi aklına sokan kişi de Hange'ydi, savaştan uzaklaşıp okyanusa vardıkları bir gece vakti ona sormuştu bu soruyu.

"Levi, sence aşk baktıkça doyamamak mıdır yoksa baktıkça kıyamamak mıdır?"

Yorgun adamın cevabı ise kısık sesle ikinci seçeneği seçmek olmuştu, konuşurken gözleri Hange'de değildi, okyanusa dönerek konuşmuştu. Hange ise Levi'ya bakarak "Hm, anlıyorum..." demişti. Uzun süre okyanusu izleyen adamı izlemişti o da, Levi bunun farkında olsa bile gözlerini Hange'ye çeviremedi. Eğer o güne dönebilseydi, gözlerindeki her kahve tonunu incelerdi.

"Hava soğuyor, hissediyor musun?" Diye kafasını gökyüzüne kaldırdı. Yüzündeki kesik izinin üzerinden bir gözyaşı kaydı, doğrudan beyaz glayörlerin üstüne düştü.

Şiddetli esen rüzgarla birlikte, kiraz ağacının yaprakları Hange ve Levi'ın üstüne düşüyordu. Belki şu an yanında, kalbi atıyor durumda olsaydı süs kirazının altında onu öpebilirdi.

"Seni özlüyorum, Hange."

"Ben gelene kadar, üşütme."

Siyah, kalın ceketini çıkartarak süs kirazının yapraklarıyla süslenmiş olan mezar taşının üstüne sardı, burukça gülümseyerek mezarın yanında duran kolyeye baktı.

"Gittiğin yerde mutlu ol Hange-san, Sevgilerimle; Armin."

𝐖𝐞'𝐥𝐥 𝐌𝐞𝐞𝐭 𝐀𝐠𝐚𝐢𝐧 • 𝓵𝓮𝓿𝓲 𝔁 𝓱𝓪𝓷𝓰𝓮Where stories live. Discover now