0.4 :: "sen... o'sun."

2.7K 91 20
                                    

🃏

"Daha fazla ne kadar şaşırabilirim ki?"

Kendime bunu sordum ve cevabını anında aldım.

Hocadan ayrılıp tribünlere bakmaya devam ettim. Rüyamda gördüğüm kızdı. O kızdı, yemin edebilirdim.

Aynı kumral saçlar, kahverengi gözler, burun, dudaklar, fizik... Tıpatıp aynısıydı.

Böyle bir şeyin mümkün olup olmadığını çözemediğim için gözlerimi sıkıca yumdum ve geri açtım.

Beni gördü kafasını çevirince. Göz göze geldik, dudakları hafifçe aralandı ve gülümsedi. Hasiktir.

Ona sapık gibi dikkatlice baktığım için şaşırmış olmalıydı çünkü bakışları garipsermiş gibiydi.

O gece, rüyamda gördüğümden bin kat daha güzeldi, hâlâ bu aptalca durumun içerisinde olduğuma inanamıyordum.

Kız da inanılmazdı zaten; bence rüya görüyordum.

"Haydi yerine." diye sırtımdan itildim ve bu kendime gelmemi sağladı. Rüya değilmiş.

Defalarca arkama dönüp baktım, o da bana bakıyordu. Bu kesinlikle normal bir olay değildi, beni de işlerin düzgünü bulmazdı zaten.

Maç bitti ve maç bitiminde tribünde onu göremedim. Berabere kalmanın sıkıntısı üzerimdeyken şu an onunla uğraşamazdım ama bu işin peşine bırakacağım anlamına gelmezdi. O kızı eninde sonunda bulacaktım.

"Son anda geri döndük." dedi kaptan. Herkes yorgun bir biçimde kendini yerlerine bıraktı. "Aferin Berat, aferin Kadir. İkinizde süperdiniz."

"Eyvallah abim." dedim Uğurcan abiye. "Bu arada be-" diyecektim ama sustum.

"Ne?" diye sordu. Kızı gördüğümü söylemek istiyordum ama bundan anında vazgeçtim. Anlatacak neyi vardı?

Ayrıca ben olsam, biri bana bu tarz bir şey anlatsa "Kes palavrayı" der kesinlikle dalga geçerdim.

"Boş ver, önemli değildi."

Üstümü en erken ben değiştirdim ama soyunma odasından en geç çıkan ben olmuştum.

"Kolay gelsin abi." dedim arkası dönük olan görevli Ufuk abiye, fotoğraf işleriyle uğraşıyordu. "Sağ ol Bero'm. Nasılsın?"

"İyiyim, iyiyim..." dedim ve sona doğru gittikçe sesim kısıldı. Çünkü Ufuk abinin bana dönmesiyle, görüş açıma o girmişti.

"Anisa, sende yarınki antrenmana gel hemen başla."

Anisa...

"Teşekkür ederim," dedi heyecanla ve bana döndü. "Selam-"

"Berat." dedim lafını bölerek. Niye bu kadar heyecanlanmıştım? "Biliyorum. Ben de Anisa. Duydun sanırım..."

Kafamı salladım hızlıca. "Evet, duydum."

Aramızda garip bir sessizlik geçti. "Sen gerçekten o'sun." dediğimde dalga geçer bir şekilde güldü.

"Allah Allah.. Ben gerçekten kimim?"

Bahane ararken elindeki fotoğraflara gözümü çevirdim. "Bahsedilen fotoğrafçı kız. Yanlış mı biliyorum?"

Kesin daha fazla batırdın Berat.

"Ha," dedi ve çektiklerini elden geçirdi. "Evet. Benim. Hemen yayılmışız ya."

Kıkırdadım ve bana uzattıklarına baktım. Beni çekmişti. "İstiyorsan daha büyük boyutlarda çıkartabilirim. Dayım da yardımcı olur."

"Ufuk abi dayın mı?" Şaşırmıştım. "Evet. Uzun süredir buralara uğramadığım için beni görmemen normal."

"Görmedim harbiden," dedim. "Sen beni görmüşsündür ama." Egoistliğime karşı güldü.

Şu an rüyamda gördüğüm kızla konuşuyordum, evet.

"Ee, maç nasıldı sence?" diye sorunca dudaklarını büzdü. "Bu kadar kolay maçı nasıl kazanamadığımızı anlayamadım. O yüzden sinirliyim."

"Evet. Aslında top hep bizdeydi. Galatasaray'ı hiç oynatmadık." dediğimde eğdiği başını kaldırdı, kaşları çatıktı. Sonra bileğini kaldırdı ve sarı-kırmızı iki bileklik gördüm.

"Hasiktir." dedim şaşkınlıkla ama sonra gülmeye başlamıştım. "Ne işin var senin burada ya?"

Çıkışa doğru yürümeye başladığımızda gözlerini devirdi. "Çok uzun mesele."

"Dinleriz." dedim, arabasının anahtarını çantasından çıkardı. "Bir daha beni bulabilirsen." Göz kırptı ve gitti.

imdat yazip yazip stiyorum

imkansızım | özdemirWhere stories live. Discover now