Bölüm 1: Yeni Dünyanın Yolcuları

53 5 184
                                    


YN: Evet kendimi tutamadım ve bu fikri sonunda yazıya döktüm XD gecenin 4üne kadar yazdığım bu 2500 kelimelik bölümü tamamen İstanbul'daki kara borçlusunuz asdfdssdfds sınavlarım ertelendi ve bir bölüm yazacak zaman buldum! Umarım beğenir ve bol bol yorum yaparsınız!

Her zaman yaptığı gibi beyaz renkli öğrenci kimliğini üzerindeki resme bakmamaya çalışarak turnikelere okuttuktan sonra hızla fakültesine doğru yürümeye başladı. Biraz ilerlediğinde üzerinde arı figürü olan kapıya uzun uzun bakmıştı. Bugün bu kapıdan son girişiydi.

Çantasında bulunan ayların emekleriyle dolu bitirme tezini hocaya sunduğunda ve bugünkü son sınavına girdiğinde resmi olarak mezun sayılırdı. Bu heyecanlı günü kutlamak için arkadaşlarıyla kulüp odasında buluşmaya sözleşmişti, hatta çantasını marketten aldığı abur cuburlarla doldurmuştu. Çoktan mezun olan bir kaç arkadaşının da geleceğini hatırladığında yüzünde buruk bir gülümseme oluştu, kendisi ve onun gibi bir iki kişi daha bu okulu bu dönem terk edecekti ve o zorlu çalışma hayatına atılacaktı. Yani bir savaş alanına adım atmak üzereydi.

Kapıya bakmayı bıraktıktan yukarı çıkan eteğini çekiştirerek aşağı indirdi, kulaklığını çıkarıp cebine koyduktan sonra başörtüsünü ve montunu düzeltti. Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar yola koyuldu, son günü için hazırdı.

Adımını atar atmaz karşısında mavi bir ekran belirdi.

[3348. Oyuncu seçildi.]

"Ne?" Daha ne olduğunu anlayamadan başka bir ekran daha belirdi ve süre 3'den geriye saymaya başladı.

[Öğretici'ye ışınlanma işlemi başladı.]

Süre bittiğinde bütün vücudunu saran ışığın parlaklığıyla sıkıca gözlerini yumdu. Işıkla beraber gelen sıcaklık yok olduğunda usulca gözlerini açtı ve inanılmaz bir şok yaşadı.

Bulunduğu yerde aralıklı bir şekilde kendisi gibi şaşkın bir çok insan görüyordu, kimileri birine ne olduğunu soruyor, kimileri stresten ağlıyor, kimileri ise sakince bir değişiklik olmasını bekliyordu. Aniden önünde aynı ekran belirdiğinde stresle dudağını ısırdı. Olabilir miydi?

[3348 numaralı oyuncu Teru, Öğretici'ye hoş geldiniz.]

Yıllardır okuduğu webtoonlardaki gibi acaba başıma gelir mi diye düşünüp binbir senaryo hazırladığı durumun tam da ortasındaydı, aklından bir çok düşünce bir anda geçerken zihni inanılmaz bir hızda çalışmaya başladı.

Neredeyim? Neden buradayım? Birazdan ne olacak? Canavarların saldırısına mı uğrayacağız? Bize durumu açıklayacak kimse yok mu? Bilmediğim bir dünyaya mı geldim? Bir webtoonun içine mi girdim? Bütün bu insanlar kim? Kaç kişi geldi? Kaç kişi hayatta kalacak? Evime geri dönebilecek miyim? Başarabilecek miyim? İlk ölen yan karakterlerden biri mi olacağım? Hayatta kalabilecek miyim?

Bütün bu sorular hızla aklından geçerken gözleri hızla etrafında dolanıyordu, herkesin kendisi gibi kafası karışmış ve korkmuş olduğunu görebiliyordu. Titreyen elleriyle yavaşça gözlüğünü çıkarıp gözlerini sildi, geri taktığında olabildiğince düşmeyecek şekilde sabitlemeye çalıştı. Önce sağına sonra soluna bir göz attıktan sonra olabildiğince kısık bir şekilde seslendi.

"Durum penceresi," cümleyle beraber sağ elinin iki parmağını hafif bir şekilde yana sallamıştı. Düşündüğü ekran karşısına gelince bir an irkildi, her ne kadar bunu hayal ediyor olsa da kesinlikle buna hazır değildi, dizleri gittikçe daha çok titremeye başladı.

Pairing Up with YouWhere stories live. Discover now