Bölüm 2: Tanışma

38 4 155
                                    



YN: Hızla gelen bir bölümle karşınızdayım, ne yazık ki hala giriş kısmındayız :'D Anlamadığınız bir şey olursa sormaktan çekinmeyin.

Teru yavaşça gözlerini aralarken gözünü alan güneş ışığıyla tekrar gözlerini sıkıca yumdu. Her tarafı sızlıyordu ve bacağında hafif bir ağrı hissediyordu.

"Sonunda uyanıyorsun." Erkeksi bir ses duyduğundan tekrar gözlerini araladı, bu sefer güneşin önünde gölge gibi görünen bir adam vardı.

"Senin için gerçekten endişelendim, hayatımın en stresli anlarıydı." Adam kenara çekildiğinde Teru yüzünü sonunda görebildi. Sol gözü bir korsan bandıyla kapalıyken sağ gözü eşsiz bir yeşille bezenmişti. Koyu kızıl saçlarına vuran güneşle adeta parlarken, yüzüne de tatlı bir gülümseme yerleşmişti. Üzerinde yakası geniş soluk mavi bir tişört vardı, alnında ise aşina olduğu üzerinde kırmızı bir çarpı olan siyah bir bandana vardı.

Öldüm ve cennete düştüm değil mi? Yoksa Lavi'yi görmemin imkanı yok...

"Lavi.."

"Efendim?"

"???"

"???" Teru bir anda uyku sersemliğini atlattı ve karşısındakini net bir şekilde gördü.

"AAAAAAAAAAAAAAAAĞĞ!!!"

"AAAAAAAA!" Kalbi yerinden çıkacak gibi atarken Lavi de çığlığına karşılık verdi.

"Ne çığlık atıyorsun!"

"Önce sen attın!" Bütün bunlar mümkün müydü? Başka bir dünyaya ışınlanmıştı ve şimdi de Lavi'yle karşılaşıyordu, bütün bu olanlar sanki rüyadaymış gibi hissettiriyordu.

"Nasıl yaa?"

"Ne nasıl? Burada bilgisiz olanın ben olduğumu sanıyordum, ama sende benim kadar şaşkın görünüyorsun." Teru tabi ki şaşkın olacaktı, çünkü hayatının büyük bölümünde sevdiği 2D karakter şimdi karşısında kanlı canlı duruyordu. Neredeyse rüyada olduğuna inanacaktı, taa ki bacağındaki sarılı kumaşı görene kadar. Dün aldığı yara hala acıyordu ve hayatında hiç dün yaşadığı kadar büyük bir acı hissetmemişti.

"Rüya değil.."

"Evet bende her şeyin rüya olmasını dilerdim ama görünüşe göre bu sadece iyimserlik." Teru derin bir nefes aldı tahmin ettiğinden daha çabuk Lavi'nin varlığını kabullenmişti. Belki de onun için o kadar önemliydi ki her zaman yanındaymış gibiydi, sadece hikayelerinde ve resimlerde hayat bulsa da, onu her zaman kendisine destek çıkan biri gibi düşünmüştü. Lavi'ye baktığında yüzünde aniden bir gülümseme oluştu, tıpkı hayallerindeki gibi olan bu yakışıklı yüze bakmak huzur vericiydi.

"Şimdi de acı yüzünden kafayı mı yedin?" Taa ki Lavi konuşana kadar, evet onun bu alaycı tavrını nasıl unutabilirdi?

"Yada belki de çok yakışıklı olmalıyım, bana bakmadan duramıyorsun." Lavi çapkınca gülümsediğinde Teru da ters etki yapmıştı. Doğru ya, o böyle bir aptaldı.

"Daha iyi hissediyor musun?" Teru yavaşça başını salladı.

"Ama öleceğime emindim, ilk etapta böyle bir yarayla hayatta kalmak imkansız olmalıydı. Kanama etkisi durmadan canımı götürüyordu, nasıl hayatta kaldım?"

"Şey o konuda~" Lavi kararsızca son kelimenin sonunu uzatırken bakışlarını kaçırdı. Bir kaç kere gergince yanağını kaşıdıktan sonra 'en iyisi birden söylemek' diye mırıldandı.

Pairing Up with YouDonde viven las historias. Descúbrelo ahora