1.Bölüm

4.4K 298 19
                                    

Koşuyordum, gücüm yettiği kadar koşuyordum. Şu an fazlasıyla kansız kalmıştım ve bu neredeyse beni delirtecekti. Kan lazımdı bana, acı çekiyordum resmen kana açlığımdan dolayı.

Tam bir haftadır kan bulamıyordum, neredeydim onu da bilmiyordum ki. Bir hafta önce gece ansızın çıkan kargaşadan kaçarken bir ormana girmiştim ama çıkamıyordum. Kaybolmuş olmam sorun değildi zaten bağımsız orada burada dolaşan sıradan bir vampirdim.

Ama herhangi bir canlı yoktu burada. Kafayı yiyecektim, kana ihtiyacım vardı. Çalılıkların orada bir ev gördüğümde kaşlarımı çattım. Bir haftadır dolaşmadığım kısım yok sanıyordum bu ormanda ama insanlar bile yaşıyor muydu burada?

Şu ana kadar cidden hep kötü insanları yemiştim ama açlıktan ölecekken o evde kim varsa yiyecek kadar açtı gözüm. Koşarak binayı dolaştım, çok büyük bir yere benziyordu.

"Ne çok insan vardır şimdi burada." Kendi kendime konuşup koklamaya çalıştım ama burnuma gelen yoğun kan kokusuyla kalbim hızlanmıştı adeta.

İçeri girmek için herhangi bir delik aradım ama bulamadım. Numara yaparak kapıyı açtırsam, içeri bir adım atsam tamamdı aslında. Evet evet, tek çare bu gibi görünüyordu.

Kapıya yaklaşıp kocaman zile bastım, çok büyük bir gürültüyle çalan zil irkilmemi sağlamış, çok da sorun etmemiştim. 

Kapı gürültüyle açıldığında gözlerimin renginin değişmemesi için çabalamıştım fazlasıyla. Kanı, beni saniyesinde delirtmişti.

"Sen kimsin, buraya nasıl geldin?" Demişti garipseyen bakışlarla arkama ve etrafa bakarken. Mağdur görünmeye çalışarak baktım yüzüne.

"Çok susadım ve kayboldum. Lütfen yardım eder misiniz?" Aklıma gelen ilk şeyi söylediğimde hala kaşları çatık olan çocuk dilini yanağının içinde döndürmüş ve huzursuz hissettiği belli olurken hala aynı bakışla bakmaya devam etmeye çalışıyordum, zordu ama başarıyordum.

"Bekle burada." Dediğinde içeri girmem gerektiği için birden aklıma gelen fikirle koluna dokunmuştum. O an vücudum sanki istediği sıcaklığa ulaşmış gibi hissetmiştim. Adam aşırı ama aşırı sıcaktı.

Kolunu tuttuğum elime bakıp kolunu çekmişti aniden. Elimi birden tutmuş ve iki eliyle vücudumun çıplak olan kısımlarını ellemeye başlamıştı. Kaşlarımı çattım.

"Ne yapıyorsun!?" Bağırdığımda bana ciddi bir öfkeyle bakmıştı. Elimi çeksem de bırakmıyordu.

"Sen fazla soğuksun, yoksa- siktir!" İçeriden gelen uzun yapılı esmer adamla gözlerimi büyüttüm. Hayır hayır, beni tanıyan biriyle nasıl karşılaşabilirdim ki, cidden şanssızlığım o kadar büyüktü ki bıkmıştım artık.

"Taehyung!?" Namjoon hyung bağırarak üzerime gelmiş ve kollarımdan sıkıca tutmuştu. Bu defa öyle sıkı tutuyordu ki kaçmama müsaade etmeyecekti. Ben de de şans olsa koskoca ormanda bu evi bulmazdım zaten.

"Hyung?" Diğer çocuk Namjoon hyunga şaşkınca bakmaya başlamıştı. Artık saklayacak bir şeyim yoltu, yakalanmıştım işte. Kendimi tutmayı bıraktığım an gözlerim kırmızı rengini alırken dişlerim çıkmış ve elimde olmadan hırlar gibi ses çıkartmıştım.

O çocuk hemen bana karşı savunmaya geçtiğinde Namjoon hyung ensemi tutup boynuna götürmüştü. O bu yüzden en sevdiğim kurt adamdı. O zaman şu sıcak çocuk da kurt adam olmalıydı. Dişlerini çıkartarak bana köpek gibi hırlamasından belliydi zaten.

"İç şu kanımdan biraz." Diyen Namjoon hyunga teşekkür edip ellerimi omuzlarına koyup boynunda damara gelmeyecek yerine dişlerimi saplamıştım.

Damarı ısırsam zehrimi akıtır, onu vampir yapmış olurdum ki bu onu da kendim gibi bir canavar yapmış olacaktım ki sevdiğim birine böyle berbat bir şeyi asla yapmazdım.

Kanı çekmeye başladığımda resmen şekere kavuşmuş bir çocuk gibi hırsla iştahla içmeye başlamıştım. Şu çocuğa çevirdim bakışlarımı, şaşkınlığı o kadar komikti ki gülmek için dişlerimi çektim yavaşça hyungun boynundan.

Çeneme akan kanı umursamadan ona bakıp kendimi tutmakla falan uğraşmayıp hyunga geri dönmüştüm. Boynuna eğilmemi bekliyordu belli ki hala, o yüzden hala aynı şekilde duruyordu. Tekrar geçirdim dişlerimi.

Blood 'taekook'Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon