-6-

113 57 78
                                    


Ben aşık değildim.


Yani, diğer -sıradan- insanların yaşadıklarının adı bu ise eğer ben aşık değildim. Olamazdım. Kendi hislerimin 'aşk' gibi köklerinden kopmuş, soysuz bir isim ile lekelenmesine izin veremezdim. Pembe ise onların aşkının rengi, ben kendime o rengi süremezdim.


Ya neydi o zaman gönülfırçamın ucundaki renk? O üç harfin çizgilerinden damlayan renk neydi? Kara ise bir Aşksiyahı, kökleri neyden beslenirdi? Dil dil sevgi sözlerine aç kalır mıydı ışığa hasım bir çiçek?


"İşte," dedim bir gün sana, "madem bir sevda var aramızda bizi birbirimize bağlayan. Madem başında ikimizin de aynı aşktâcı, o zaman senden sonsuzluğunun imzasını isteyeceğim."


Şaşırmıştın. Alışmış olsan da benim tuhaf tuhaf methiyelerime, heyecanlanmıştın.


"Sana sunacağım ömrümü dizlerimin üzerinde, ama istediği sözlerimin dünya evi değil."


Şaşırdın. Bu sefer mutlu bir şaşkınlık değil meraklı bir şaşkınlıktı yüzündeki.


"Ya ne?" dedin yüksek tonda bir ilgiyle.


"Sana evlilik teklif etmeyeceğim."


"Ya ne?" dedin artan merakınla iyice.


"Sana bir yüzük vermeyeceğim."


"Ya ne?" dedin anlayamayarak gittikçe.


İşte, dedim istediğim imzanın kalemini göstererek.

İşte, dedim onu ellerine vererek.

İşte, dedim önünde dizlerimin üzerine çökerek.

Kağıdın da kalemin de hazırdı işte.


Bir elindeki sarkık tüylü kaleme baktın. Bir de bana baktın. "Ben..." dedin başını sallayarak, "...anlamadım."


"Bir çizik senden istediğim. Ömür boyu kalsın. Ömür boyu seni hatırlatsın."


"Ben," dedin ürkek, donuk bir sesle, "bunu yapamam."


"Yaparsın. Eğer şimdi ricam ile, sevgin ile yapmazsan birazdan kin ile, öfke ile yapacaksın."


"Neden?" dedin aynı ürkek tavırla. O kalemi ben aldım elinden.


"Çünkü," dedim dalgalanan tüyleri avucuna yerleştirirken, "yapmak isteyeceksin. O dürtüyü istesen de engelleyemeyeceksin."


"Yapamam." dedin. Reddettin.


"Eğer ben yaparsam beni bir daha görmek istemeyeceksin."

AşksiyahıWhere stories live. Discover now