3. Hüzün kokan papatya

603 250 1.5K
                                    

Yukarıya bıraktığım şarkıyla bölümü okuyun lütfen 💜

Sınır: 25 oy 230 yorum

Keyifli okumalar~

"Hüzün kokuyorsun papatya! Boynunu öyle bükme, sen beyazlar içinde kır bahçelerinin asil gelinsin. Bakma bana öyle! Kanını akıtma yüreğime görmüyor musun bende yaralıyım."

Kapanan bilincim yavaş yavaş açılırken yumuşak bir şey'in üzerinde yatsamda sırtımdaki keskin acı hâlâ yerli yerindeydi üstelik kolum ve avucumun içide hafiften sızlıyordu.
Gözlerimi yavaşça araladığımda tavandaki ışık huzmesi gözümü acıttığı için tekrardan kapatmış olduğum ortama alışmayı beklemiştim. Su içmek istiyordum. Boğazımda ki kuruluk yutkundurmuyordu bile sanki bir haftadır su içmemişim gibiydi.

"Uyanıyor."

Tatlı bir kadın sesi ile sesin geldiği tarafa dönerek gözlerimi açtığımda hemşire olduğunu düşündüğüm uzun siyah saçlı kişi kapıdan çıkıyordu. Biri beni hastaneye getirmişti peki kimdi? Ya o gizemli kişiyse o olabilir mi?

Az önce çıkan hemşire yanında kırk yaşlarında saçlarına aklar düşmüş doktor ile odaya girmişti. Bana gülümseyerek yaklaşan doktora kaşlarımı çatarak bakmaktan başka bir şey yapmamıştım.

"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

Kendimi ölmüş ama sonradan dirilmiş gibi hissediyorum.
Her tarafım ağırıyordu üstelik çok susamıştım.

"Susuz.."
Kurumuş dudaklarımı aralayarak tek kelimeyi söyleyip tekrardan kapatmıştım. Doktor yanımda ki cam sürahiden bir bardağa su doldururken hemşirede doğrulmama yardımcı oluyordu.
Sonunda su'yu içtiğimde kendimi biraz olsun rahatlamış hissediyordum.

"Be-beni buraya kim getirdi?"

Utanarak sorduğum soru ile birbirlerine bakıp tekrardan bana dönmüşlerdi.

"Birazdan ifade almak için polisler geldiğinde sorularınıza cevap bulabilirsiniz bizim bu konu hakkında bir bilgimiz yok."

Başımı anlayışa salladığımda odadan çıkmışlardı.
Küçük ama ferah hastane odasında tek başıma kaldığımda birazcıkta olsa rahatlamıştım. İnsanları görmek veya konuşmak beni her zaman geriyor her an biri beni hırpalayıp zarar verecek gibi duruyordu.

Kapalı olan kapı tıklatılarak açıldığında iki tane polis karşıma dikilmişti. Biri otuzlu yaşlarındayken diğeri elli yaşına merdiven dayamış gibiydi. Terlemiş olan avuç içimi beyaz yatak çarşafına silerken gelen polislere beceriksizce gülümsemeye çalışmıştım.

"Kendizi nasıl hissediyorsunuz?"

Yatağımın yanına iki sandalye çekerek oturmuşlardı. Genç olanın elinde büyükçe bir defter vardı.

"Da-daha iyiyim."

"Öncelikle, geçmiş olsun."

Başımı sallayarak gülümsediğimde birbirlerine bakarak kimin konuşacağına karar vermeye çalışıyor gibi duruyorlardı.
Yaşlı olan polis konuşmaya karar vermişti.

"Sakin ol lütfen. Biz sadece sana ufak birkaç soru soracağız."

"Öncelikle ben bir şey sorabilir miyim?"

Gülümseyerek onayladığında konuşmaya devam etmiştim.
"Beni buraya kim getirdi?"

"Genç bir adam kapının açık sizinde yerde yaralı bir şekilde yattığınızı görünce sizi buraya getirmiş. Kendisi şu an dışarda bekliyor dilerseniz bizimle konuştuktan sonra onunla görüşebilirsiniz."

𝗕𝗹𝘂𝗲 𝗦𝗶𝗱𝗲                        𝙆𝙞𝙢 𝙎𝙚𝙤𝙠𝙟𝙞𝙣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin