Bölüm 1: İstanbul Yolcusu Kalmasın

427K 10.1K 1.9K
                                    

''Gece güne doğar ve yepyeni bir hayat başlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Gece güne doğar ve yepyeni bir hayat başlar.''

1. Bölüm

Fazlasıyla dolduğu için bir türlü kapatamadığım valizimin üzerine oturdum ve fermuarını kapatmaya çalıştım. Nefes nefese bir halde fermuarı çekmeye çalıştıkça elimin acısı bir yanda canıma okurken bir de annemin tüm evde çınlayan sesiyle "Biletini kontrol ettin mi kızım? Bak otogardan buraya geri döndürme bizi Zeynep!" diye söylenmesine karşılık canım burnumda bir halde sıkıntıyla oflayıp bileti çantama attığımı milyonuncu kez anneme hatırlattım.

Pek tekin durmasa da güç bela kapatmayı başardığım fermuarla iki dakika içinde kendimi olimpiyat şampiyonu ilan ederken annemin söylenmeleriyle hayal dünyamdan sıyrılıp valizimi çekerek yıllarıma şahitlik eden odamdan içime çöreklenen garip bir hüzünle ayrıldım. Şubat tatilinde kalan kıyafetlerimi de götüreceğim için şimdilik yanıma alacağım iki valizim bir de sırt çantam vardı. Mevsim gereği daha çok kışlık kıyafetlerimi yanıma almamın yeterli olacağını düşündüğümden fazlasına gerek duymamıştım.

Holden geçip valizi sürükleyerek bahçeye oradan da kapı önüne çıktığımda babam valizlerimi bagaja yerleştirirken annem de bahçe kapısını kapatıyordu. Ben de arabaya yaslanmış halde tüm çocukluğuma şahitlik eden evimle, sokağımla vedalaşırken tekne kazıntımız Selim çoktan arka koltuğa yerleşmişti bile... Dalıp gittiğim anılardan annemin "Hadi Zeynep," sesiyle sıyrılırken buruk bir tebessümle boş sokağa son bir bakış attım. Arabaya atlayıp yeni hayatıma doğru yol alırken ait olduğum hayattan fazlasıyla uzağa sürükleneceğim o ilk adımı atmıştım bile...

Yola çıkmamızla beraber boş olan caddeleri seyrederken daha şimdiden yuvama duyduğum özlem kalbimi acıtsa da diğer yandan bir bilinmeze doğru yol almanın garip heyecanı vardı içimde. Adım attığım bu yeni hayatımda beni nelerin beklediğini henüz bilmiyordum belki ama içimden bir ses buraya geri döndüğümde hiçbir şeyin eskisi gibi kalmayacağını söylüyordu.

Uzun sayılmayacak bir yolculuğun ardından otogara vardığımızda saat 21:40'ı gösteriyordu ve görünen o ki otobüsümün kalkmasına 20 dakika kadar bir süre vardı. Arabayı park edip aşağıya inmemizle beraber babam bagajdan çıkardığı valizleri Selim'le birlikte otobüse yerleştirirken ben de omuzlarımı düşürmüş, ilaveten de gözlerimi devirmiş bir halde tüm yaz boyu annemden dinlediğim nasihatleri sayamadığım bir tekrarla yeniden dinliyordum.

"Bak Zeynep, o telefon hiçbir zaman kapanmayacak anlaşıldı mı? Şarjı bitti, çekmedi, suya düştü, kedi kaptı falan anlamam ben. Her aradığımda sana ulaşamazsam soluğu yanında alacağımı biliyorsun, bak beni iki de bir yollara düşürme tamam mı güzel kızım?" diye sonlara doğru bezgin bir sesle söylenen annemle gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken "Of annem ya! Daha kaç kere, kaç dilde, kaç alfabede tamam diyeceğim ben sana? Tamam, sen merak etme sırf telefon kapsama alanından çıkmasın diye baz istasyonu çevresinde falan dolaşırım ben ama sonra radyasyondan nükleer silah gibi olursam karışmam bak!" diye eğlenerek söylendiğimde dalga geçmeme bozulup huysuzca kaşlarını çatarken iki numaralı silahı olan çimdiğiyle etimi sıkıştırarak kolumu morarttı.

Başımın BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin