Bölüm 61 | İris

63 2 0
                                    

Doğan'ın elleri önce omuzlarıma değdi, sonra parmak uçlarını yavaşça kaldırıp elini ellerime doğru uzattı. Bars'a döndüm. Bir kıskançlık oyunu için onun duygularını incitmek istemiyordum.

"Bana sorulmadı ama sanırım hepiniz cevabını biliyorsunuz."

Sözlerimden sonra ayağa kalktım. Bars'a doğru yöneldiğimde çoktan eli belime dolanmıştı. Kaşlarımın biraz üstüne yumuşak bir öpücük bıraktığında hissettiğim o tüm kelebekler odanın tavanını bile doldurmaya başlamışlardı. Gözlerimi büyüsüne daha çok kapılmamak adına ondan ayırıp Tunahan'a çevirdim. Tunahan elindeki sürahide yüzeye çıkan iğrençlikleri tekrar tekrar karıştırıyorken sorularına devam etmesini istedim.

"Tamaaam." dedi imayla karışık. Melek'e döndü. Onların aşkını seviyordum lakin Melek Tuna'nın çocukça hareketlerinden çoğu zaman rahatsız oluyor ve kendini eleştirmekten alıkoyamıyordu. Bu durum ikisi için de bazen kalp kırıcı olabiliyordu. Yine de buna büyük bir sorun denemezdi.

"Bak bu soruyla daha öncede karşılaşmıştım ve üç saat boyu seçim yapmaya çalışmaktan başıma ağrılar girmişti." Tepkisini ölçtükten sonra soruya geçti.

"Bu Dünyada yaşamış herhangi biriyle tanışmak isteseydin bu kim olurdu?"
Melek soruyu uzun süre düşündü. Bir yandan da Tunahan'ın elinden sürahiyi almaya çalışıyor ve etrafa sıçrattığı içecekler için ona sitem ediyordu.

"Marilyn Monroe... Van Gogh, Dali, Shakespeare..."

"E hadi birini seç."

Melek saydığı isimlerin arasından Van Gogh'u seçmiş ve eklemişti. "Birinin Gogh'un kulağını kesmeden önceki zamana gidip onu uyarması gerek."

Ağzında birkaç şey daha geveleyip gözlerini Tuna'ya çevirdi. Ellerini kıvırcık saçlarının arasından geçirip kulaklarının üzerine getirdiğinde yavaşça gülümsemişti. Sonra hızla sol kulağını tutup sesini yükseltti.

"Ya da kulağını yaramazlık yaptığı için biricik sevgilisi kesmiştir!"

O sırada salonda kahkaha atmayan tek kişi Doğan'dı. Üzerine düşünmek istemedim. Tuna nihayet ellerini sürahiden çekip havaya kaldırdı. Ondan çok korkuyormuş gibi yapıp koltuğun bir köşesine iyice yerleşirken Melek bana döndü. Bugün desteğini üzerimde hissediyordum. Belki Bars'ın memnuniyetsiz ve soğuk tavrından biraz olsun kurtulmak adına ona aynı soruyu sordu.

O; "Malcolm X" derken onunla aynı cevabı vermek yerine susup sırıttım. Malcolm X'in hayatını tam beş kez okumuş bitirmiş biri olarak söylüyorum ki, o benden iyi bilgi sahibi olamazdı.

"Bunu söyleyeceğini tahmin etmiştim." dedim yanağına bir öpücük kondurduktan sonra. Gülümsedi. Ortak yönümüzü bulmuştuk işte. Ve bunun gibi niceleri çıkacak, attığımız temel güçlenecekti.

Ondan beklenmedik şekilde konuşmaya devam etti. "X Bar... Adı bir protesto şekli. Malcolm X'in yaptığı gibi."

Bu asi adam yavaş yavaş beynimi de kazanırken onun denizine kavuşmuş, kaybolmak için kollarımı açmış bekliyordum. Hayatının her kesitini yaptığı işlere döküyordu. Tunahan buraya doğru gelirken yanımdaki sandalyeyi işaret edip oturmasını istedim. O da dinleyip eli çenesindeyken yapmaya çalıştığımız bu şeye bir ad takmaya çalışıyor gibiydi. Birazdan telepat mısınız diyeceğine emindim.

"Uzaylılara inanıyor musun?"

Tunanın ilgisini çekebilmişken Bars ilgisini yitirmişti. Başını geriye atmış, yeni yaktığı boynu bükük sigarasından bir nefes çekmiş ve dumanını hafifçe dışarı bırakmıştı. Bu süre boyunca ben Bars'ı izlerken Tunanın bakışları ikimiz arasında imali imali gidip gelmişti. Elindeki sigara paketinden bir tane daha çıkarıp Doğan'a çakmakla birlikte uzatmıştı. Bu süre boyunca ona bakmamayı tercih etmişti. Bars sonunda konuştuğunda sessiz kalmamanın verdiği mutlulukla gerindim.

SİYAHLI | Kelebek EtkisiМесто, где живут истории. Откройте их для себя